Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Sabiha Rana Melekler Yüreğinizden Öpsün

http://blog.milliyet.com.tr/sabiharana

06 Ocak '07

 
Kategori
Edebiyat
 

Cenap Şahabettin

Cenap Şahabettin
 

Şair ve Yazar Üstat Cenap Şahabettin bir gün, dost meclisine geciken bir dostunun karnım çok acıktı önce izninizle bir yemek yesek de öyle sohbet etsek nasıl olur sözü üzerine üstat, hiç düşünmeden ve karşı tarafı da teskin etmek istediği o büyük sözünü söyler..

'' Karnı aç olanlardan çok, kalbi aç olanlara acırım.'' der.. Üstadım buyurunuz önce aç karnınızı doyurunuz.

Edilen sözü daha derin düşünürsek ; karnı aç olan bir insana bir kap yemek, bir tas çorba veya bir somun ekmek verdiğimizde aç olan insanın karnını tabi ki doyururuz.. Ya kalbi aç olan bir insanı nasıl doyurabiliriz diye düşündüm ve işte soruyorum bize?

Hiç düşünmeyelim çok zor bir iş!!!

Sözün güzelliği ve de doğruluğu zaten burada başlıyor..

İşte bu sözün gerçekliği yüzünden kendine acımanın iyi olmadığını söyleseler de uzmanlar, ben kendime çok acıyorum dostlar. Neden derseniz, acaba kalbin açlığı derken kalbin boşluğu mu kastedildi? Böyle de anlaşılıyor çünkü; Gerçekten kalbin boşluğu kastedilmişse yine de acımak gerekir..

Aslında açlık midede olmalı kalpte ne işi var kardeşim.. Ahh ahh boş bir yüreğin çektiği ıstırabı hangi ilaçla geçiştirebilir hangi tedaviyle iyileştirebiliriz ki?

Aşk denen şeyden yoksun bir kalp düşünemiyorum, o ne büyük bir yalnızlıktır.. ( Hayret nasıl biliyorsam )

Başka açıdan düşündüğümde ise vallahi ben ikisine de çok acıdığımı ve acıktığımı düşündüm. Aslında iki açlığı da Allah hiç kimseye vermesin.

Lütfen samimi düşünelim dostlar.

Bir açlık daha var.

YA BEYNİ AÇ OLANLAR ?

Dağlara taşlara kuru ağaçlara Allah muhafaza..

'' HAKİKAT-I SEVDÂ ''

Bir şüphe-i hissiyye ile dalgalanır dil;
Bir heykel-i gül-rû dikilir kalb üzerinde;
İnsan bütün ahzân ü meserrâta muâdil
Bir tatlı dönüş hisseder âvâre serinde

Her cevf-i hayâtî, sevilen şeyden ibaret
Bir lem´a-i nev, şa´şaasıyla eder ihfâ;
Bir berk arkasından ederek ömrü temâşâ
Bin müddet için göz kamaşır... İşte muhabbet!

Pek boştur o his, lakin o boşlukla dolar dil;
Âfâk-ı hayatiyyedeki cevfi o örter;
Herkes hep o boşlukta arar bir tutacak yer
Pîrâmen-i ömründeki girdâbâ mukâbil

Sevdâya mukabil duyulur rûhta her gâh
Bir def-i pey-â-pey ile bir cezb-i pey-â-pey;
Bir istiyor insan onu, bir istemiyor, âh
Sevmek bile doğmak gibi, ölmek gibi bir şey!

Cenap Şahabettin

1870 yılında Manastır'da doğdu. Askerî okullarda okudu. Askerî Tıbbiyeyi bitirdi. Paris'te ihtisasını tamamladı. Çeşitli yerlerde hekimlik yaptı. Emekli olduktan sonra Darülfünûn'da Türk Edebiyatı Tarihi derslerini okuttu. Fransız sembolizmi etkisinde kaldı. Servet-i Fünûn dergisinde yazdı.1934 yılında öldü.

ESERLERİ
İlk şiirleri Tamat adıyla basıldı. Şiirleri, ölümünden sonra "Cenab Şahabettin'in Bütün Şiirleri" adıyla yayımlandı

 
Toplam blog
: 1989
: 4996
Kayıt tarihi
: 26.10.06
 
 

Gazeteci - Yazar (NLP Uzmanı - İlişki ve Yaşam Koçu) Yaşarken dünyayı dolaşmayı, topraktan güneşe..