Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ocak '12

 
Kategori
Felsefe
 

Cennet Algısı 8

8-]İnsanlar, cennet yaşamları süresince; kendi çevrelerinde av olaraktan aradıkları besinleri; cennetten çıktıktan sonra şimdi kendi yanlarında; koyun, sığır sürüleri olacakla, ambar artığı tahıl saklamalarıyla biriktirilir olacakla, bulundurmaktaydılar. İnsanların bu kabil sağlanır olanları hazırda ellerinin altında bulundurur olma muktedirliklerinin, bir maliyeti vardı.  Bu maliyet başta kişisel güç yoğunlaşmasıydı.

Sağlanırlar sahipli bulundurma eylemi maliyetiyle; çevrenin otlak olacakla meralaşmasına ve tarım alanları olacakla da, çevrenin tahribine yol açıyordular. Yine doğal olan flora ortamlar ve faunalar insan yerleşmelerine açılmasıyla, bunlar da giderekten yok oluyorlardı. Cennet ilişkileriyle sağlanır olma emekler değiş tokuşuyla ve köleci ilişkilerle sağlanır olmaya dönüşmüştü. Maliyet ağırdı. Ama sağlasan olanların cennette olmayan bir hazcı ve özel yaşam devinmesi de, o kadar vaz geçilmezdi. Yani insan cennetten yeni ortam içine doğru hem gelin olacaktı, hem ağlayacaktı. Artık rekabet vardı.

Bir habitat gerileşirken diğer bir habitat konumlanıyordu. Cennet yaşamının doğal ekosistemi olan ortamlar, av ve besin alanları; insan yararına yeniden bir inşa oluşla, diğer yaşam sistemlerinin aksine gerileşmesi şeklinde bir durumu ortaya çıkartmıştı. Yeni olan, insan bencillikle ve insan uygarlıktı sistem, yeni insan doğal ekosistemi; doğanın dengeleri aleyhine olurla gelişiyordu.

Doğa yepyeni bir baş belası, sosyal ve toplumsal yaşamla; baş başa kalmıştı. Bu yaşam Dünya’yı kendisine göre yaşantı aştıran ve istila eden bir organ-organ elcilikti organizma (insan) istilasıydı.  Dünya; şimdiden sonra; bir çeşit viral, ya da bakteriyel işgalle burun burunaydı. Nasıl baş edeceğini de bilmiyordu.

Dünya’nın yeni olguyla baş etmesi, iki şekilde olasıydı. Bu baş etme şekillerinden birisi, yeni olgunun (insan etkimeli olayların), insanın kendisinden ötürü, kendi süreçlerinin; kendi üzerine yansımasıyla oluyordu. İkinci halde de, Dünya’nın kendi acımasız süreçleriyle, bu gibi durumlar, frenlenecekti. 

Söz gelimi Dünya’nın kendi içinde ilişkin zorunlu bağlarının olması; Dünya’nın alan ve kaynak olacakla sınırlı olması; bu baş etmede etkin olduğu gibi; insanların çevreyi kimyasal yollarla zehirleyen ve ozon tabakasını delen hareketlerinin, geri kendi üzerlerine etkimesi olan nedenlerle, insanların alabildiğine keyfi olmalarını önleyen bir kendilik mücadele türü, oluyordular.

Her bir insan yaşam alanı, bir ilişkin birlikti. Başlanışta bu sosyal birlikti alan, bir habitat alanları iken; yerleşik düzenle bu ilişkindik alanlar, önce köy tipi yapılaşmaları meydana koymuş. Sonra da bunların sur içine alınan entegre biçimiyle, daha büyük gruplaşmalarıyla şehir denen yapı ilişki alanlarını ortaya koydular.

Köy ilişki alanı, şehirlere göre, hızlı ileti şilen bir alandır. Hemen hayatın her alanı köyde, enformasyon içinde denetlenir. Şehirlerde bu, köye göre biraz zaman alır ve biraz gevşemiştir. Şehirler ilişki alanları, köy ilişki alanlarını içererekten, şehirler konfederatifleri olmuşturlar. Böylece devleti yapı ilişki alanına doğru kayarak; enformasyon tekel gücü yönetimi ortaya çıkmıştır.

Devletler iliş kinlikler alanı da, Dünya konfederasyonlar birliği, küreselleşme sürecine girmişti. Bu ilişkiler ilk başlarda, en az verimin bir araya getirdiği çekim sel ilişki alanlarıydılar. Yani bu ilişkilere değin bütün bağlantı enformasyonlar ağı, birden bire kurulmamıştı. Zaten olamazdı da. Enformasyona ağ oluşma epey zaman alışla, en az verim çevresinde, zaman içinde girişirler.

Bunlar zaman içinde olgulaşan birikmelerle, vücudun içindeki enformasyon ağına göre vücut dışında oluşla, bu günkü komünikasyon haberleşmeler şebeke ağına dönmüştüler. Ama dıştaki bu ilişkindik tele komünikasyona ağ da, vücutlar arası bir bağ (kişi kişiler arası zorunlu bağ) olmakla ve birçok yapısal farklılıkları içermekle beraber, tek bir sosyal yapı organizma içi enformasyonu gibi görülebilir.

Aynı ilişkindik ileti ağı, toplumun bireyleri arasında da; toplumun otomatikleşen otomasyon yapılar şebekesinde ve toplumun kurumları arasında da, toplum organizması içi ilişkiler ağıyla mevcutturlar.

Başlangıçta sosyal birlik komün içinde bu iletilme ağı çok hızlı idi. İttifaklarla yeni yapılaşan durum bir takım iletilme sarsılmalarını geçirdi ise de, bunu zamanla düzenlediler. Köyler şehirler devlet ilişkisi olacakla bu haberleşme, bu güne göre yavaştı. Ama bu zorunluluk bu gün düne göre çok üst seviye ile aşılmıştır. Görüldüğü gibi yapılaşma birden olmayıp, zamanla; yalın hallerin entegresi ile olmaktadır. Her birleşme, öncesine göre;  yepyeni bir özelliğin ilişkindik enformasyon şebeke ağı olmaktadırlar.

Artık Dünyanın her yeri, bir anda; daha bir ilişkilensen olurla, en çok verim ilkesi ile devinir olmuştu. Vücut organ el işbirlikleri de, başlangıçta; en az verimin çekimle şen tutumu ile bir araya gelmiş verimliliktiler.

Bunların her birinin kendisine özgü işlemle şen metabolizma izleri (sinyal olma özelliklerini) taşıyan atıkları bu birlik içinde bir baş belası iken, giderek ondan (birleşmenin ortaya koyduğu atık kusurdan) yararlanmanın eğimleşmesini ortaya çıkardılar. Çok sonraları ortaya konan bu bağıntılarla en az verim iletişiminin yanına, çok gelişmiş haberleşir olmaları ilişkilenebilmişlerdir.


Sürecek

 
Toplam blog
: 418
: 104
Kayıt tarihi
: 26.11.10
 
 

26 yıllık sınıf öğretmenliğinden sonra emekli oldu. Şiir çalışmaları ve deneme türü olan, toplum ..