Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Kasım '14

 
Kategori
Felsefe
 

Cennete açılan kapı:La ilahe İllallah

Cennete açılan kapı:La ilahe İllallah
 

Tüm dinlerin ve eğitimlerin amacı, insan denen canlının, yontulup gerçek insan haline getirilmesidir. Evrende her şey, kemale doğru ilerlemektedir. Hayvancılıkta daha üstün nitelikli hayvanların yetiştirilmesinden, teknolojide cep telefonlarına, bilgisayarlara kadar her geçen gün artan bir ‘’Daha İyiye Yol Alma’’ telaşı mevcuttur. İnsanın da yaşamsal yolculuğunda, orijinal formatına dönüp, kendi kemalini bulması olasıdır. Bu, İslamı idrak ederek yaşamak ve derinden teslimiyetle mümkündür.

Müslüman olup selamete çıkmak  ‘’Kelime-i Tevhid’’i derinden yaşamayı gerektirir. Buna ulaşamayansa ancak dilde Müslümandır. Kendini bedenden ibaret sanıp, koca bir kainat olduğunun bilincinde olmayan insan için, tevhid yolunda seyr etmek olası değildir. Akıl, fikir, ilim, her şey Allah’ındır. Ancak kişinin de bedeninden öte varlığının farkında olup, yola koyulma cesareti göstermesi gereklidir. İnsan, çalışmadan meleke sahibi olamaz. Ne kadar çok çalışırsa, Allah ona ilminden o kadar verir. Onun için kişinin aklını, fikrini masivadan çekip, ‘’La ilahe İllallah’’ bilincine yol alması lazımdır. Bu bilince ulaşması, ölüyken tekrar diri hale gelmesini sağlar .

Yüzlerce, binlerce defa ‘’La illahe İllallah’’ demek, insanı hakikate erdirmez. Tevhitten gaye, bireysel keyfiyetlerden kurtulup, kainatın tümünü kapsayan bir aleme dahil olmaktır. Bu da öncelikle, etrafını kuşatan tüm ilahlardan arınmakla mümkündür. İlahlar, birer birer dağılınca, geriye sadece kişinin kendi ilahlığı kalır. İnsanların bu yolda ilerleyememelerin nedeni, işte bu aşamada kendini gösterir. Bireyin benliğinden geçmesi kolay değildir. Aldığı tüm eğitimleri, okuduğu tüm kitapları, bildiği her şeyi bir kenara bırakıp, kendine ‘’La’’ demesi nasibi ölçüsündedir.

Zevke varabilmek için kainatı ayrı bilmemek, onu kendi gönlünde bulmak lazımdır. Varlığı özünde bulmaksa, önce kendinde yok olmayı gerektirir. Varlık, yokluğun içindedir. Bu da karanlıklardan usulca, teslimiyetle ve sabırla ilerlemekle mümkündür.

Tevhid yolunda ilerleyenin Hakk yolda duyduğu tüm manaları biraraya getirip harmanlaması, cem etmesi yararınadır. İşitilen her bilgi, okunan her cümle, tek bir mananın yansımalarıdır. Her birini iç içe geçirip tek bir manaya erişmelidir.

Hakkın kapısında uzun uzun beklemekten güzel ne vardır ? Kendini çağıran başka hiçbir şeye itimat etmeden, kavrulan bir gönülle, kapının tokmağına vurmak ve hiç cevap alamamak… Gözyaşları okyanusunda boğulmak ve sonra yeniden dirilmek…

Tevhide ulaşmak, saf ve katışıksız neşeye ulaşmaktır. Hiç bir koşula bağlı olmadan, varoluşun coşkusunda açığa çıkmaktır. Sorunların sorun olmadığı, birliğin ve tekliğin olduğu bir dünyada, yeniden doğmaktır. Bu yol benliğinden ölenin, Zatta dirilişidir. Sonrasında O’nun eliyle, O’nun diliyle  ‘’La ilahe İllallah’tan’’ Muhammeden Resullulah’’a sefer başlar.

 Ayperi Ferda Oral

 Eğitimci Yazar  

 
Toplam blog
: 103
: 6084
Kayıt tarihi
: 06.02.13
 
 

Hacettepe Üniversitesi  İngiliz Dil Öğretmenliği mezunu Ayperi Ferda Oral, üstatlardan, Metafizik..