Cep telefonu ve el bombası...

Gazetelerde bir haber! İlginç mi ilginç…

Evet, Genelkurmay Başkanlığı yerleşkesinde bulunan Milli Savunma Bakanlığı bölümünün nizamiyesine asılan afişte telefon ve el bombası kıyaslanarak, fondaki büyük soru işaretinin üzerinde “Hangisi daha tehlikeli?” sorusu yer alıyormuş.

Ayrıca, afişteki cep telefonu resminin üzerinde “Sürekli kullanılır hissetmezsin”, el bombası resminin üzerinde de “bir defa kullanılır hissedersin” ifadeleri yer alıyormuş.

Ne kadar haklılar!

El bombasının bir pimi vardır çekersen ve mandalı bırakırsan 15 sn içinde patlar! Eğer o pime dokunmazsan kimseye bir zarar vermez.

Ya cep telefonlarında?

Konuşmalarınız dinlenebilir, yeriniz belirlenebilir, hareketleriniz takip edilebilir, mesajlarınız okunabilir, istemediğiniz görüntüler kaydedilebilir, bilgisayarınızdaki bilgiler alınabilir, patlayıcı madde düzenekleri ateşlenebilir. Vs…

İşin en kötüsü ne biliyor musunuz?

Cep telefonunuzdan dinlenen konuşmalar bir gün karşınıza delil(!) olarak çıkabilir ve sizi Ergenekon Terör Örgütü(!) üyesi olmaktan, başınıza bastırılarak, sabaha karşı gözaltına alınmanıza, evinizin veya işyerinizin didik didik aranmasına, müzik CD lerinizin bile delil olabilir gerekçesi ile alınmasına sebep olabilir!

Daha ağzınızı açmanıza ve kendinizi savunmanıza bile zaman bulamadan, soluğu malum yerde alıp, üç veya dört gün gözaltında tutulduktan sonra, Cumhuriyet Savcısının karşısına çıkarsınız.

Eğer arkanızda büyük bir güç yoksa muhtemelen içeri tıkılabilirsiniz!

Veya Cep telefonunuzla vereceğiniz bir mal siparişi nedeniyle, dinlemeye takılıp, o malı aldığınız yerin vergi borcu 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili hakkındaki kanunun bilmem ... kaçıncı maddesi gereği sizden tahsil edilmek istenilebilir!

Burada şunu unutmamak gerekiyor. Eğer Vergi Dairesi Başkanlığından böyle bir davet alırsanız, sakın yasal süre sınırını geçirmeyin! Yoksa o borcu size tıpış, tıpış ödetirler!

Evet, işte size hemen, hemen herkesin kullandığı cep telefonunun saymakla bitmeyen eşsiz faydalarından(!) birkaç örnek!

O zaman ne yapmak gerekiyor?

Tıpkı Ulaştırma Bakanının dediği gibi konuşmamak!

Hatırlarsanız ne demişti Ulaştırma Bakanı? “Herkes dinlenmeden şikâyetçi, o zaman telefonla konuşmayın”

Ha bu yazıyı okuyup ta teknoloji düşmanı falan olduğumu düşünmeyin! Ben teknolojiye son derece açık birisiyim. Normal demokratik koşullarda, telefon dinlenmesi mahkeme kararı ile olur. Oysa bizde hemen hemen herkes dinleniyor.

Gerçi benim dinlenme gibi bir sorunum yok! Milliyet Gazetesinin okuyucularına sunduğu böylesi bir imkânı kullanıp, görüşlerimi, siz değerli okuyanlar ile paylaşıyorum.