Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Nisan '11

 
Kategori
Öykü
 

Çerçeve

“Hayatın çerçevesinden geliyorum” dedi adam usulca kadına. 

“O ne demek?”... 

“Gerçekten anlatmamı ister misiniz?” diye ekledi adam. 

“Nasıl olsa burada daha 2 saat daha tren bekleyeceğiz. Kaybedecek bir zaman görmüyorum” diye vurguladı durumu kadın. 

“Aslında analatacağım hikaye öyle mühim bir hikaye değil ama bir insan hikayesi. Benim hikayem de kesinlikle değil. Belki yaşanmış bile değil ama adı üstünde hikaye. Çok gevezeyim değil mi?” 

“Zararı yok devam edin. Zaten amaç gevezelik”. 

“Siz eşime benzemiyorsunuz; çok anlayışlısınız” diye sordu adam. 

“Çünkü ben eşiniz değilim ve benzememen çok doğal! Lutfen devam ediniz...” 

“Söz veriyorum, bundan sonra kendi hikayemi bölmeyeceğim. Hikayenin geçtiği yerin önemi yok adını dünya koyalım. Bir adam varmış sakin ve sessiz ama yaratıcı. Yaratıcı olduğu için farklı bir kişilikmiş ve yalnız.” 

“Bir birey”... 

“Evet bir bireymiş. Hem de herşeye rağmen Türkmüş”. 

“Yani Kürt milliyetçiliğine rağmen mi demek istediniz...” 

“Hanfendi, lütfen beni bölmeyiniz....” 

“Olur; bundan sonra çıt çıkarmam...” 

“Herşeye rağmenden kasıt çok farklı. İşte çerçeveyi bu “herşeye rağmen” lafı belirliyor. Ve meraklanmayın anlatacağım. Bu adamla şimdi empati kuracağım. Yalnızlığın bir eşsizlik olduğunu Atatürk ile öğrendim ben. Nasıl anlatsam? Bir adamın yalnız olması her zaman ürkünç gelmiştir. Oysa Atatürk de yalnızdı. Fikriye’den sonra bir daha toparlanamadı. Adamamızı yani kahramanımız da Atatürk gibi yalnız bir zat. O da düşünerek yaşayan nadir insanlardan, yani bir Nadir adam. Gün olur bu adam bir eski kitapta hayatın sırrını, çerçevesini okur ve oluşturur. Hikaye bu ya kitap büyülüdür. Bizim içine kapanık yalnız adamımız, ne olduysa Clark Kent’likten Superman’liğe terfi eder. Okuduğu aslında tek bir cümledir. Kitapta “Kendin ol yeter” yazmaktadır. 

“Bu kadar basit mi mi şimdi?” 

“Bu kadar basit değil çünkü kitap büyülü”... 

“Yani?????”. 

“Büyülü olduğu için büyü onu okuyan kişiye geçiyor”. 

“Saçma!!!” 

“Olabilir zaten hep denmez mi ki hikaye bu ya. Ben tekrarlayayım: Hikaye bu ya!” 

“Bana çerçeveden uzaklaşıyorsunuz gibi geliyor”. 

“Siz de hanım aceleciliği var!” 

“Çünkü ben bir bayanım ve bu çok doğal”... 

“Haklısınız; kabalık ettim. Hikayeme geri dönüyorum. Evet nam-ı diğer Superadamımız başkalaştığını o an anlamış. Nasıl anlatsam ruhunda bir açılma olmuş. Yani Nirvana’ya ulaşmış. Çünkü yıllardır aradığı büyülü sözcüğü sonunda bulmuş.” 

“Yine bölüyorum ancak herşey bu kadar basit olabilir mi?”... 

“İsminiz neydi hanfendi?” “Aslı...” 

“Benim de Kerem; memnun oldum...” 

“Ben de...” 

“Sabredin hikeyemi bitireyim...Sizin anlayamdığınız şeyin cevabı çok basit: Evet gerçekten herşey o kadar basit değil. Fakat herşeyin bir açıklaması var. Belki kaderin bile. Bu cümle Necati’nin kaderi olmuş o günden sonra. Yani cümle hayatının cümlesi. O günden sonra öyle başarlı olmuş ki, bu cümleyi çerçeveletip duvarına asmış. Soranlara bu ben demiş.” 

“Mesleğiniz ne?”. 

“Ben bir psikoloğum..” 

“Psikolog ne işe yarar?” 

“İnsanlara yardım etmeye”.. 

“Siz insanlara yardım etmek için böyle uyduruk hikayeler mi anlatıyorsunuz...” 

“Yoksa beğenmediniz mi Aslı hanım?” 

“Sizi fazla ciddiye aldım ben Kerem bey. Bunun yakışıklı olmanızla bir ilgisi olabilir. Hatta tek ilgisi olabilir.” 

“Lütfen devam edin...” 

“Söylemek istediğim o çerçeveyi alın. Bi. ......nıza monte edin diyorum..” 

“Aslı hanım; size birşey ifade edebilir miyim?” 

“Buyrunnn!!!!!” 

“Göğüsleriniz gerçek mi silikon mu???” “Gerçek!!!” 

“Benim hikayem de en az sizin göğüsleriniz kadar güzel!!!”. 

“Terbiyesizleşiyorsunuz...” 

“Sizin karşınızda mı? Sanmam!” “Kendinize çok güveniyorsunuz...” 

“Bu akşam yemeğe çıkalım mı Aslı hanım? 

“Memnuniyetle...” 

 

By Eric Van Buyten... 

 
Toplam blog
: 631
: 293
Kayıt tarihi
: 10.04.11
 
 

Eric'i külden yarattım. Tamamıyla benim eserim. Söyleyeceği çok sözü, söylemek istediği az sözü. ..