Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Eylül '08

 
Kategori
Fizik
 

Cern deneyinin düşündürdükleri ve XV yüzyıl önceki İslam mucizesi - 1

Cern deneyinin düşündürdükleri ve XV yüzyıl önceki İslam mucizesi - 1
 

İlmi de ibadet saydılar...


İsviçre-Fransa sınırındaki Avrupa Nükleer Araştırmalar Merkezi (CERN)’nde başlayan Big Bang (Evreni ortaya çıkaran büyük patlama) teorisiyle ilgili parçacık deneyi, varsayım olarak Büyük Patlama’nın sonrasındaki anların canlandırılmasından ibarettir. Ne kadar başarılı oldu bilmiyorum, gerçi başarılı diyorlar, ama değişik yerlerde olan depremleri tetiklediği ve yamyam moleküllerin oluşmasına yol açacağı ileri sürüldü! Tüm söylemlere karşın inanç konusunda dalgalanmalar oluşturduğu kesin… Deneyin gerçekleştirilme aşamalarını Fizikçilere bırakarak, inanç dünyasındaki yankıları ve düşündürdüklerine bakalım.

Gerek İslâmiyet, gerekse diğer dinlerin temsilcileri ve ateistler bu deneyi ilgiyle izleyip yorumlarda bulundular. Kimi bilimin inanç karşısında sessiz kalacağı durumu, kimi ateistlere bilimin içindeki Tanrı’nın varlığını, kimi de inancının gücünü ve tüm bilimsel gerçeklerin Kutsal Kitaplar’da yer aldığını kanıtlamaya çalıştılar.(1)

Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu; “Bilimsel nitelikteki deneyler, Sünnetullah çerçevesinde gerçekleşir. Keşif, olan bir şeyi açığa çıkarmaktır. Bu tür keşiflerin ilahî iradeyle çatışan keşifler olduğu kanaatinde değilim. Zaten yapılan deney, varoluşla ilgili ipuçlarını keşfeder. İnsanoğlu Allahın verdiği akılla yol alıyor.” Derken; diğer İlâhiyatçılar şu yorumlarda bulundular:

“Evrenin nasıl var olduğu ve yapısı konusunda bilim yöntemlerini kullanarak araştırmada bulunmak, İslâmın istediği bir şey. Hem insanlar, hem de cansız varlıklar incelendiğinde görülüyor ki, muazzam bir hesaplama ve işçilik söz konusu. Bütün bunları serseri bir tesadüfe bağlamak, akla ziyan.” Prof.H.Karaman

“Dağlar nasıl dikilmiş, yer nasıl düzeltilmiş, gök nasıl yükseltilmiş, bunları araştırmaz mısınız, canlılar nasıl yaratılmış bu konuyu incelemez misiniz? anlamında ayetler var. Kur’an-daki bu emrin açıklanması ve uygulanması gibi de düşünülebilir bu deney.” Prof.S.Yeprem

“Eskiden kutsal kitabı ulema(bilginler) yorumluyordu ve deneysel çalışmalarla buna aykırı sonuç çıkarsa reddediliyordu. Ancak reddetme fayda görmedi. Allah bunu böyle yarattıysa ve insanların da bilmesini istiyorsa, ulema ne derse desin, doğrusu budur. ‘Yeryüzünde gezin, Allahın nasıl yaratmaya başladığını görün’ ifadesi sık sık Kur’an-da geçer. Başlangıç Dönemindeki Müslümanlar, ilmi de ibadet gibi kabul edip, bütçe ayırdılar.”Prof.Beyza Bilgin

İlâhiyatçılar, her türlü bilimsel keşfin ardından, Kur’an-da geçtiğini ileri sürerler, ama iş işten geçmiş oluyor. Gerçekten de, XIX.yüzyılda başlayıp, XX.yüzyıl boyunca süren ve günümüze aktarılan İnsanı Yücelten bilimsel araştırmaların çoğu, kutsal kitabımıza uygundur. Ama ne yazık ki, bunların hepsi Hıristiyan Batı ve Ateist Ruslara aittir. Müslüman bilginler tek tük son zamanlarda bu araştırmalarda yer almaya başladılarsa da, gerçekte onların bulduklarına hazıra konmaktan başka bir şey yapmıyoruz.

CERN deneyinde bilim; ‘sabit’ evren anlayışından ‘genişleyen’ evren anlayışına geçti ve bu anlatım Kur’an-daki Zariyat Sûresinin, 47. ayetinde bulunmaktadır.

“vessemâe beneynehâ bieydin ve innâ lemûsiûn.”

“Göğü kendi ellerimizle biz bina ettik ve biz (onu) elbette genişleticiyiz.”(2)

Yüzyıllarca Kur’an-ın sırları üzerinde çalışanlar, neden başka dinden olan bilginlerin yerini almadılar? Geçmişte yaşanan İslâm Rönesansı neden gelişeceğine geriledi? XV.yüzyıla kadar bir değil, birkaç alanla uğraşan (Astronomi, Cebir, Fizik, Kimya gibi) Kindi, Maaşallah, Hazini, Cabir bin Hayyan, Battanî, Bitruci, Farabi, Harizmî, Musa Kardeşler, Razi, Sabit Bin Kurra, İbni Sina, El Biruni, Ferganî, Zerkali, Ebu Kamil Şuca, Ebu'l Vefa, Kerhî, İdrisî, İhvanü-s Safa, Ömer Hayyam, Muzaffer İsfizari, İbni Havkal, Cabir bin Eflah, İbni Rüşd, İbni Türk, İbni Yunus, Kazvini, Kemaleddin Farisî, Artuklu Cezerî, Kadızade-i Rumî, Giyasüddin Cemşid, Nasıriddin Tusi, Necmeddin Mısrî, Şemsettin Halili, Uluğ Bey, Ali Kuşçu, Takiyuddin Er Raşit, Mağribi, Lagari Hasan Çelebi, Kurşunoğlu Behram gibi Müslüman Bilginlerin yerini neden başkaları almadı ve neden İslâm Dünyası hep geriledi?

Eğer Türkler olmasaydı, Arabistan çöllerinde yaşamaya mahkûm olan İslâmiyet;

-İçtihat(yorum) kapısının IX.yüzyılda kapanması,

-XI-XIII. Yüzyıllar arasındaki Haçlı Seferleri,

-XIII. Yüzyıldaki Moğol İstilası sonucunda çok kan kaybetti.

Moğolların talan ettiği kütüphanelerdeki Antik ve Ortaçağ’a ait bilimsel kitaplar, Dicle nehrinin sularında yüzüp, kargıların ucunda yakılırken, bilim güneşi Hümanizma adıyla Batı’da yükselmeye başlayıp, Rönesans ve Reformla doruğa ulaştı. Osmanlı İmparatorluğu bu güneşe sırtını dönünce de, İslâm Dünyası karanlığa gömülmeye başladı. Meleklerin altı görülür diye Astronomiyi yasaklayan Kadızadeliler, işlerini kaybetme korkusuyla matbaayı istemeyip, gericilerle isyan çıkartan esnaf ve savaş zamanını müneccimlere soran padişahlar bu karanlığı yoğunlaştırdılar.

Bugün Pakistan ve İran dışında, diğer İslâm ülkelerinde bir çaba görülmemektedir. Onlardan daha iyi durumda olan Türkiye Cumhuriyeti, bugünkü durumunu Atatürk’e borçludur. Ellerindeki kaynakları zevk ve eğlenceye harcayan Araplar, geçmişte atalarının yokluk içinde gerçekleştirdiği mucizeyi unutmuşa benzemektedir. O konuya da 2.bölümde devam ederiz.

Araştırmacı, bilgilendirici ruhumuzun uyanması ve harekete geçmesi dileğiyle…

DİP NOTLAR

1-11, 12.9.2008 tarihli Hürriyet, Milliyet, Yeni Şafak, Sabah Gazeteleri

2-Kur’ân-ı Kerim ve Açıklamalı Meâli : Komisyon, Türkiye Diyanet Vakfı yayını, 5.baskı-1998

 
Toplam blog
: 214
: 5488
Kayıt tarihi
: 03.08.08
 
 

Emekli eğitimci, araştırmacı yazar, şairim. Ülkemin cennet ile cehennemi bir arada yaşadığı bir zama..