Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Haziran '12

 
Kategori
Deneme
 

Cesaret nedir? Kime cesur insan denir?

Cesaret nedir? Kime cesur insan denir?
 

Bazen, kaybedeceğini bilsen de, sonuna kadar savaşman gerekir. Böylesine çetin bir savaşa, hazır mısın sen de?


Her kavramın olduğu gibi, cesaretin de, düşünen insan sayısı kadar farklı tanımı vardır belki de... Gayet normaldir bu durum...

Başkalarının tanımlarını bilemem ama; ben, kendi cesaret tanımımı yaparak başlamak istiyorum bugünkü sohbetimize...

Cesaret, İnsanın, herhangi bir konuda, alması gereken bir karar karşısında, kendisine yöneltilmiş ciddi bir tehditle yüzleşirken, sahip olduğu tüm gücü, içinde barındırdığı tüm potansiyeli kullanarak, akıl ölçüleri içinde kalarak, kendini ifade ediş, kendini ortaya koyuş biçimidir bence.

Kişinin, gösterdiği cesaret düzeyi, cesaretini gösterirken, tercih ettiği cesaret biçimi, aynı zamanda karekter şifrelerini de ele verir.

Cesaretli olması gereken durumlarda, cahil cesaretiyle, yani, hiçbir şeyi hesap etmeden, o anki duygularının etkisiyle ve çoğunlukla da, kendi gücünün sınırlarını bilmeden, gücünün sınırlarını kat kat aşarak kafa tutan, kabadayıvari cesaretle hareket eden kişi, çok büyük oranda, hayatının her alanında da, dengesiz ve tutarsızca davranır. Cahil cesaretiyle hareket edenlerden, kesinlikle uzak durmak gerekir.

Bir de, bunun tam tersi olan bir cesaret modeli vardır. Bu modelde, kişi, hep bir ayağı frende, hep ihtiyatla hareket eder. En sert tepki göstermesi gereken durumlarda bile, ha babam, de babam alttan alır. En çözümsüz, en pazarlıksız durumlarda bile, kendi potansiyeline zerre güveni olmadığından, hep uzlaşı arar ve eninde, sonunda teslim olmaya da, dünden razıdır. Bu yaptığım tanım da, korkaklığın en yumuşatılmış halidir.

Kimileri de, cesaretini hep başkalarından, ona gaz verenlerden, arkasından ittirenlerden ya da içinde bulunduğu topluluğun, kendini ait hissettiği grubun, toplam gücünden alır. Topluluk ya da grup dağıldığında, ortadan kaybolduğunda ya da söz konusu insan topluluğuyla kişinin arası bozulduğunda, ilişkileri kötüye, olumsuza doğru gittiğinde, kişi, takınılabilecek en cesaretsiz tavrı giyinir üzerine...

Sürekli cesaret blöfü yapanlara da sıkça rastlanabilir insan toplumlarında... " Isıracak it diş göstermez! " sözünü iyi bilenler, bu türden boş blöflerin, çakma aktörlerini çok kolay farkedip, çabucak ters yüz etse de... Bunu yapabilmek için, çok ciddi bir farkındalık becerisi gerekir. Toplumlarda, farkındalık becerisi yüksek olan insanların sayısı genellikle çok düşük olduğundan, bu cesaret blöfçüleri, her daim ekmek bulur, çakmadan cesaretlerini ödüllendiren...

Gerçekten cesur olan bir insansa, en önce kendisinin farkındadır. Güçlü ve zayıf yanlarını çok iyi tanır. Farkındalık becerisi çok yüksektir. İçinde yaşadığı çevre ve evrenle de son derece ilgili, kendisi dışında kalan değişkenlere, yaşadığı Dünya'da olup bitenlere de, tüm varlığıyla odaklanmıştır.

En cesur adam, en bilgili adamdır aynı zamanda... Ne kadar bilirse bilsin, evren karşısında hiçliğinin, yaşamla ölüm arasında gidip, gelişlerinin de farkındadır; cesur adam...

En çok da, karşısındakinin gücünü, güçlü ve zayıf yönlerini analiz ederken, dikkatlidir cesur bir insan... Ne kendi gücünü, ne düşmanının güçsüzlüğünü abartır... Kendisine de, karşısındakine de, en sevmedikleri, en nefret ettiklerine karşı bile saygılıdır; gerçekten cesur olan bir insan...

Hırsı, öfkesi, nefsi, cesareti hiçbir zaman onu esir alamaz; hiçbir zaman kendisi için başkalarını da tehlikeye atmaz, atamaz gerçekten cesur olan bir insan.

Gerçekten cesur olan bir insan, neyi, nereye kadar götürebileceğini çok iyi bilir.Onun yolunu, aklının yolu aydınlatır. En çok da duygularının, insan duygularının farkındadır cesur insan...

Kendinden güçsüze efelenmenin, cesaret değil, olsa olsa, acizlik olduğunu çok iyi bilir; kendine güvenli, gerçekten cesur olan insan...

Öte yandan, herkesin bu Dünyaya tek başına gelip, yanlız başına ayrıldığını bildiğinden, bu diyarlardan; tek başına kalacağını bilse bile, şu koca Dünya'da, bir başına kaldığında da, doğru bildiğinden ayrılmaz, gücünün son zerresine kadar çarpışır; gün gelip savaşı kaybedebileceğini bilse bile...

Cesaret, sadece kazanmak için saldırmak değildir. En büyük cesareti, kaybettiğini kabullenmen gerektiğinde göstermen gerekir.

Aklından yoksun bıraktığın bir cesaret, cesaret değil, olsa olsa ahmaklıktır. Dünya kurulduğu günden beri yapılan tüm savaşları, aklıyla cesaretini birleştirebilenler kazanmıştır; ahmaklar değil...

Eğer gerçekten akıllı bir insan değilsen, asla gerçekten cesur bir insan da olamazsın.

Eğer kendini gerçekten tanımak istiyorsan, en önce aklınla cesaretini kendi gerçek terazinle, yani sağduyunla tartmalısın.

Çünkü üzerine çıktığın başkalarına ait bir terazı, asla sana doğruları söylemez.

Not: Yazıda kullanılan görsel www.thespotlessminds.wordpress.com adresinden alınmıştır.

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..