Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ekim '07

 
Kategori
Haber
 

Çeşitleme...

Çeşitleme...
 

Yazıma, değerli dostum Sayın Şakir KARPAT’ın e-posta ile gönderdiği bir fıkra ile başlamak istiyorum ve buradan da fıkrayı gönderdiği için teşekkür ediyorum.

Fıkra şöyle…

Ateist bir adam, Ramazan günlerinde ormanda gezintiye çıkmış. Etrafındaki “doğal güzellikleri” seyredenken “Evrim, ne güzellikler yaratıyor” diye düşünüyor ve zevkten dört köşe oluyormuş.

Tam bu sırada ormanın içinde bir ayı belirmiş. Adamın üzerine doğru geliyor. Adam kaçmaya başlamış. Bir taraftan da arkasına dönüp dönüp bakıyor ama ayı gittikçe yaklaşıyor. Koşarken ayağı bir dala çarpmış ve yere düşmüş. Ayı, adamın üzerine atlayıp tam pençeleri ile parçalamak üzereyken, adam can havliyle “Allahım” diye bağırmış.

O anda, ayı taş kesilmiş. Zaman durmuş, akan ırmaklar akmaz olmuş. Gökyüzünden bir ışık adamın üzerine süzülmüş ve ilahi bir ses “Yıllarca bana inanmadın. Yaratılışı kozmik bir kazaya bağladın. Şimdi ben seni bu durumdan kurtarmalı mıyım? Seni sevgili kulum mu saymalıyım” demiş.

Adam utana sıkıla: ”Biliyorum, bunca yıldan sonra dindar olmayı istemem haksızlık olur. Ama hiç değilse ayıyı dindar yapabilir misin” demiş.

İlahi ses “Peki” demiş. Işık kaybolmuş, dereler akmaya başlamış, adamın üzerinde donup kalan ayı tekrar canlanmış, pençelerini adamın üzerinden çekerek göğe doğru kaldırmış ve “Allahım, sana inandım, verdiğin nimet ile orucumu açıyorum, hamdolsun verdiğin nimetlere” demiş.

***

Biliyor ve izliyorsunuz ki, hemen her televizyon kanalında Pazar ve Pazartesi akşamları yoğun şekilde “Spor programları(!)” var ve bu programlarda da birileri konuşuyor.

Gerçi konuşulan, Türkiye Süper Ligindeki üç takımdır. Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş… Yani onların dışında kalan 15 takım, ligin sanırsınız figüranlarıdır.

Yine bu programlarda üzerinde en çok durulan konuların başında iki şey gelir. Birincisi ve özellikle maçı yöneten hakemler, diğeri ise bu üç takımın “Teknik Direktör”leridir.

O programlarda, tenkit edilen kişiler yoktur, ayrıca “Savunma hakları” da yoktur. Gerçi “Telefonla bağlanabilirler” gibi duyurular yapılır ama adamlar hangi bir kanalı izleyecekler de telefonla bağlanacaklar ki? Sonuçta programa katılanlarca ve genellikle “Oybirliği” ile suçlular bulunur, kararlar verilir ve “Sözlü” olarak cezaları da kesilir. Ancak, konuşmalar yapılırken çoğunlukla da ölçü endaze kaçıktır.

İşte yine böyle bir program sırasında RÜTK Başkanı Zahit AKMAN dayanamamış ve programa bağlanarak “Yanlışları” katılımcılara “Uyarı” niteliğinde iletmiş. Programı seyretmedim ama, genel formatını bildiğim için söylüyorum, bu “Uyarı” niteliğindeki konuşma sonrası, katılımcıların bir “Kahkaha” ile gülmeleri eksik kalmıştır. Çünkü onlar otorite (!) kişilerdir ve uyarılamazlar.

Canlı yayın devam ederken yorumcu Ahmet Çakar, RTÜK Başkanı Zahit AKMAN’ın “Uyarısı” için yorum yapıp yapmamakta tereddüt ederek: "Ben yorum yapmazsam dayanamam. Halk bunu istiyor ve bekliyor. Sayın Akman ile tartışacak halim yok, çok kibar bir şekilde bir devlet adamı olarak bağlandı ve konuştu. Ama şimdi ben hangi yorumun suç olup olmadığını bilmeliyim, bilsem ona göre konuşurum. Korkuyorum arkadaşlar Ne RTÜK ile ne de devletle problem yaşamak istemem. Kanalın da başını belaya sokmak istemem" demiş.

Diyene bakın şimdi…

***

Bir adam…

Adı Fatih AKIN ve mesleği de sinema yönetmenliği. Yurt dışında yaşıyor, filmleri gişe yapıyor(muş) ve "Yaşamın Kıyısında" isimli son filmi de tüm Avrupa'da gösterime girmiş…

Şimdi bakın bu kişi “Türk Vatandaşı” sıfatını taşırken ne diyor?

“Ben daha Türkiye'de askerlik yapmak zorundayım. Ama bunu istemiyorum. Gönlüm yok. Zorlama olursa vatandaşlıktan çıkarım. Ben elime silah almaktansa bir parça kâğıttan feragat etmeyi tercih ederim. Tabi bu benim kimliğim elimden alınıyor anlamına gelmez. İstanbullu olarak kalırım."

Elbette… Tercih senin ve zaten elinde bulundurduğun kimliğini “…bir parça kâğıt…” olarak tanımlıyorsan “Vatandaş” sıfatını da hak etmiyorsun demektir ki Türkiye’ye bundan böyle gelmeyi de hak etmeyeceksin demektir. Senin gibi “İstanbullu” olarak tanınan çok kişi var Türkiye dışında yaşayan. Ha bir fazla olmuş ha bir eksik. Türkiye’ye bir şey kazandırmaz da kaybettirmez de.

Ha… Bir de unutmadan…

Senden “daha iyi” çok “yönetmen” var Türkiye’de. Hem “Kimliklerini” inkâr etmeyen hem de vatan görevini yerine getiren. Sen olmasan da olur.

02 EKİM 2007

FOTOĞRAF:http://www.gulum.net/kartlari-resimleri/hayvan-resimleri/ayi/

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..