- Kategori
- Şiir
Ceviz ağacı
Köy de büyüdü..
Bu bahar
yolum Ankara’ma düştü
Elini öptüm anamın
Ve sonra gel dedim babama
Gel gidelim köyümüze
görelim oraları dedim,
Çok uzun zaman oldu;
O toprağın kokusu,
O bağların nazlı duruşu,
Yumurta çaldığım tavuk KÜMESİ,
Dedemin evi,
Uzun uzun hayretle seyrettiğim CEVİZ,
Üstünde çırpındığımız DUT AĞACI
Gözümde tütüyor dedim..
Hayal kırıklığıydı
Köye girdiğimizde
tüm benliğimde hissettiğim.
Kokusu değişmişti köyümün
O bildik kokuyu alamadım,
Havası değişmişti
Ölü toprağı serpilmiş.
Çıplak ayaklı çocuklar
Şimdi son model arabaların bile
peşinden koşmuyorlar.
Kim bilir
Babaannemi dedemi özlüyordu köyüm..
Biraz daha ilerledik
Bağımız ayağımızın altındaki yamaçtı
Aman Yarabbi
Ne kadar da küçüktü öyle!
Oysa bir baştan bir başa
Ufuksuz gibiydi ben çocukken.
Aslınsa.. eve de pek uzak değilmiş bağımız,
Küçük gözlerim nasıl da beni kandırmış…
Üzerine bindiğimde
çılgınlar gibi eğlendiğim döğen de
görünürde yoktu
Kim bilir, belki de
Pek kalamadığımdan görememiştik..
Babama, bırak dedim
Bırak ben bulayım dedemin evini.
Çarşıyı tanıdım geçerken
Semerci de yerinde yoktu artık.
Ceviz ağacını aradım,
Ceviz ağacını bulacak
Ve o heybetli cevizin altında
Bir sigara içecek
küçük derenin sesini dinleyecektim
Oradan da dedemin evine gidecektim
Dere yoktu artık
Ceviz ağacımı ise.. kesmişlerdi.
Nasıl burkuldu içim
Nasıl daraldım, sıkıştım
Köyüm gibi!
Dedemin evini bulmuştum nihayet
Bir tek o yerindeydi
İki katlı bir köy evi değil abideydi!
Hemen kümese koştum,
Yerindeydi de
Tavuklarımız yoktu artık
Terkedilmiş, mahzun,
ağlamaklı..
.........
Dut ağacı mı?..
O hala yerindeydi.
Cesaret edip
görmeye gidemedim..
1997