Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ağustos '12

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Ceviz ağacı

Erkenden kalktım, gazeteleri sırayla okudum. Biraz dolaşayım, biraz da ev için gerekli olan ihtiyaçları alayım geleyim diye evden çıktım.

Evin yanıbaşında küçük bir zeytinlik, ağaçlık alan var. Küçük ama, ben buraya "orman" diyorum. Her zaman buradan geçerim. Büyük ağaçlar var, küçük ağaçlar var, filizlenmiş büyümekte olanları var. Ağaçlık, yeşillik çok güzel bir bağlık, bahçelik yer.

Bazen yağmur yağar, patika yol çamur olur; olsun gene de buradan geçerim. Yolum uzar, ayakkabılarım çamura bulanır, üstüm de yer yer çamurdan kısmetini alır, bütün bunlara rağmen bu yeşil alanı görmeden edemem. Ağaçlara tek tek bakarım; geçerken de gelirken de... Hatta konuşurum onlarla... Küçük fidanları kurt köpeği besleyenler kırarlar, başka çirkin eller de kırar bu fidanları... Sanra yeniden büyürler... İnadına daha çabuk büyür ve daha çok uzarlar... Yemyeşil kocaman dallı ve yapraklı olanları var... Bakmaya kıyılmaz...

Bir de baharla birlikte ağaçların olduğu alan, neredeyse insan boyu kadar çimenlerle, otlarla, çiçekli bitkilerle dolar, taşar... Bir güzel çiçek kokusu sarar orayı, artık öylece kalası geliyor insanın. Ta çocukluğuma giderim, o çok güzel çiçeklerin, kır çiçeklerinin binbir çeşidinin olduğu köyüme gider aklım..

Bu ağaçlık alanda insan boyu kadar uzayan otları temizlemek için, günün birinde bir grayder gelir ve otlarla birlikte yeni boy vermiş ağaç filizlerini, küçük ağaçları da kökünden kazıyıp, söküp yokeder. Öfkeden deliye dönerim. Çevredeki sakinlere söylenirim; "Neden müdahele etmediniz?" diye. Etmiyorlar işte...

Çoğalması gereken, yeni yetişen ağaçlarla daha sıklaşması gereken bu küçük ormanlık alan, devamlı saldırya uğruyor. Ağaç düşmanı insan eli, görevli grayder şoförü ve başkaları arsızca saldırıyorlar.

Güzel ormanın ilk girişinde kocaman bir ceviz ağacı var. Koca bir çınar ağacını andırıyor. Her sene cevizi olur ve birileri de toplar; toplarken de dallarını kırar... Bu mübarek ceviz ağacı gelecek senelerde gene verir cevizini...

Ama...

Evet ama, bugün itibariyle bu ceviz ağacı artık yok!..

Dün çok sert esen Kuzey Rüzgarları ceviz ağacımızı, tam kökünün üzerinden kırmış, yıkıp yere devirmiş. Hala yeşil, hala yaş... O güzel yaprakları ağlayan birer insan gözü sanki... İçim sızladı, dayanamadım başladım ağlamaya... Etrafından dört döndüm, yapraklarına, dallarına, gövdesine sürdüm ellerimi... Öptüm o güzel yapraklarını... Yere düşen yapraklarından birkaçını yanıma aldım, saklarım diye...

Ceviz ağacı ayakta zor duruyormuş. Kökün tam üzerinde başlayan gövdesinin yarısından fazlası çürükmüş... Etrafında çalılıklar olduğundan bunu fark edememişim.

Koca heybetli, dallı, budaklı ceviz ağacı gövdesinden yaralıymış... Bu yara, bugün ceviz ağacının yaşama şansını elinden aldı.

Bir ağaç...

Bir ağaç deyip geçmeyin...

Tek tek ağaçlar bağ, bahçe, orman oluyor...

Biz insanlar gibi...

Tek bir insan...

Ve tek tek insanlar bir araya gelerek aile oluyor, toplum oluyor, millet oluyor; nihayetinde insanlık oluyor...

Evet tek bir insan değerlidir....

Ve bütün insanlar değerlidir...

Tabiat; bütün bu canlılığın, sevginin; yaşama sevincinin toplamıdır...

Evden çıkınca ilk gördüğüm ağaçtı, o ceviz ağacı... Heybetli, büyük, yeşil, sevimli bir o kadar da verimli...

Gitti, o da gitti... 

O da bu mucizevi tabiatın ölü canlarından biri artık...

 
Toplam blog
: 323
: 2029
Kayıt tarihi
: 04.09.06
 
 

Yaşanan her hayat en iyi hayattır; yeter ki içinde kötülük olmasın!.. ..