Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Prof. Dr. İbrahim Ortaş

http://blog.milliyet.com.tr/ibrahimortas

22 Ekim '07

 
Kategori
Çevre Bilinci
 

Çevre bilinci insan olma bilincinin bir sonucudur

İnsanlık Ciddi Çevre Sorunları İle Karşı Karşıyadır

Hepimiz günümüzde kuzeyden-güneye, fakirden-zengin, şehirden-köye insanın bilerek veya bilmeyerek yaratığı ciddi bir çevre sorunu yaşıyoruz. Bu sorunu biz insanların kendimiz ve yeryüzünü yönetmesi sorunu ile ortaya çıkıştır. Şimdi yaşadığımız artan çevre kirliliği, su sıkıntısı, iklim değimleri, artan kent çöplükleri biz insanların dünyayı doğru yönetmediğimizi gösteriyor.

Bir yerde insan varsa sorunda vardır. İnsanın insan olması sorunu nasıl çözdüğü insanın eğitimi, kalitesi ve hümanistliğini gösterir. Sorunu, ben her şeyi iyi bilirim, benim dediğim olmazsa şiddet ve korkutarak çözerim anlayışı yerine, sorunu yaşayan kişiler ile konuşarak, farklı sesleri de dinleyerek insan ve doğa için doğru olanı yapmak daha akılcı ve sonuç alıcıdır. Akılı, planlı yaşayan, ne yaptığını bilen insan için konuşmak, tartışmak ve kafa yorarak akıl ile yol alamsı anlamlı. Bize de bu yakışır.

Çevre Bilinci Bugün Dünyanın Ajandasında İlk Yeri Almaktadır

Herkes soruna çözüm arıyor ancak yüksek kar hırsı, özelleştirme, bireysel anlayış proje üretme ve düşünce oluşturmaya müsaade etmemektedir. Ancak Dünya zorlu bir çağda yaşamaktadır. Artık kaçış yok.

Ya var olacağız ya da yok.

Biz var olmak için, güzel günler için var olacağız, doğanın bize sunduğu eşsiz güzelliklere güzellik katarak geleceğimizi yarınlarımızı mutlu ve huzurlu geçirmek istiyoruz.

Hepimiz yad ellere neden gidiyoruz, anamızdan bacımızdan kardeşimizden, sevgilimizden ayrı kalıyoruz. Yaşamak güzel yaşamak için, yalnızca karın doyurmak için değil elbete. İnsan 50 g peynir, bir ekmek ile gününü gün eder, ancak yaşam bu kadar değil. Başka duyguları da var insanın. Ancak bu duyguların yaşanması başkalarının duygularının yaşanmasına engel olmamalı. Başkasının yaşam alanı engellenmemeli. Çok kazanmak için doğayı tahrip edecek projelere girişmemek gerekir. İnsanlık birkaç yüzyıllıdır ciddi biçimde insanın temel ihtiyacının dışında pazara yönelik üretim yapmakta ve kara yönelik çalışmaktadır. İnsan kazanmalı, ticaret yapmalı ancak, doğayı tahrip ederek, diğer insanın ve doğanın yaşam alanlarını tahrip etmemelidir. Milyonlarca insanı yerinden yurdundan edip kentlerin etrafındaki gettolara sıkıştırmamalı. İnsanın doğasında kopması, zor koşullarda yaşaması insanı insan yapmaz, insanı daha tutucu, daha radikal anlaşılmaz durumlara getirmektedir. Bugün büyük kentlerimizde gördüğümüz manzara bunun gösteriyor.

İnsanın kırsaldan koparılıp pazar için kentlere sıkıştırılması, beraberinde ciddi barınma, yiyecek ve sonuç olarak ta artıkları da doğurmaktadır. Artıkları bugün uzaklaştırılacak alan aramaktadır. Geçmişte düşünülmeyen bu sorun 1900 yıllardan sonra büyük kentlerin başına bela olmaya başladı. Bu konu şimdi fakülte ve enstitüler altında değişik disiplinlerde bilimsel olarak çalışılmaktadır. Halen arzu edildiği gibi bir sonuca varılmış değildir. 7 Milyon insanın günde ortalama kişi başına 1 kg çöp ürettiği ve üretilen çöpün bertaraf edilmesi için yeni yöntemler üzerinde çalışmamız gerekir.

Narlı ve Çevresi köylüleri Güzelleştirme Derneği Çevre ve Çöp Bilinci Oluşturuyor.

Bugün hepimizin kabul ettiği en basit ve etkili yöntem çöplerin yerinde ayıklanması ve ayrıştırmasıdır. Bu bir bilinç gerektirir. Bu konuda Narlı Pazarcık Köyleri Çevreyi Güzelleştirme Derneği büyük ödüle değer iş yapmaktadır. Bu işi başından beriye ciddiye alan köylüler ve çaba gösteren gönüllü çevreciler her türlü övgüye değer çalışma gayreti gösteriyorlar. Yurtiçinde ve dışında toplantı yaparak duyarlılık gösteriyorlar, ilgilileri harekete geçiriyorlar. Bizleri diğer bilim adamlarını sorululuğa davet ediyorlar.

Hepimizin talep ettiği çevre bilinci kolay gerçekleşen bir olgu değil. Ancak Narlı ve çevresi köyleri bu bilinci sağlayabilmektedirler. Geçen sene ve bu sene yurtdışında ve Narlıda düzenlene miting ve toplantılar ile köylülerimizin yaratığı Atatürk Ormanlığı ve koruluğu buna en güzel örneklerdir. Bundan böyle de söz ile değil, özde çevreciler olarak, birlikte yaşamak, güzel günler yaratmak, stressiz temiz bir ortam için hep beraber diyelim. Bunu önce bu bölgede yaşayan güzel pak, masum insanlar hake diyor. Bu bölgedeki köylülerin çabalarının boşa olmadığını ve bir gün mutlaka karşılığını bulacağını biliyorum. Çünkü insanlık artan çevre kirliğinin sağlığını tehdit ettiğini görmüştür. Kentlerin çevre konusundaki en ciddi sorunu ise çöp olgusudur. İnsan artık çöp olgusu ile yüzleşmiştir. Ülkemizdeki 3300 belediyeden anacak 21 tanesi ancak çöp depolama sorunun çözebilmiş. Diğerleri halen yığınlama yöntemi ile boş alana bırakmaktadırlar. Kentlere yakın alanlara bırakılan çöplerden yayılan kokular kilometrelerce uzaktaki insanları rahatsız etmektedir.

“Bir Şeyi Nasıl Görmek İstiyorsan Öyle Bırak”

Önce Biz Talep Edenler Çevreyi koruyalım.

Ahlakta en önemli ölçüt, “bir şeyi nasıl görmek istiyorsanız öyle bırakın”. Bizde özde çevreciler olarak görmek istediğimiz ortam uygun olarak her alanda çevre bilincine uygun davranışlar içinde olacağız. Bizler her yönü ile çevre kirliliğine karşı duyarlı olacağız. Narlıdaki mitingden sonra kişilerin, çöplerini toplamaya kalkması çok anlamlı. Biz örnek olacağız, başkasından da bekleyeceğiz.


Ülkemizde Çevre Bilinci Gelişiyor

Narlı ve çevresi gibi verimli ve bereketli topraklarda üretmek ve ürettiği ile mutlu olmak zorunda olan çiftçilerimizin kendi özgür topraklarda ve başı dik olarak yaşamsı için başta devletimizin ve bizlerin yarımcı olması gerekir. Bu insanların uzun süredir yaşadıkları toprakları çöp depolama alanı olarak kullanılması, onları ortamdan koparacaktır. Doğal alanlarından koparılması ve kentlerin varoşlarına sıkıştırılması bildik görüntülerin ve sorunların artmasından başka işe yaramayacaktır. Hele bu insanlar son derece saf, iyi niyetli çok olup biteni bilmeyen insanlar ise onların bu iyi niyetini de istismar etmemek gerekir. İnsanların yaşadığı ortam bir taraftan çöp yığını diğer taraftan çimento fabrikaları kurarak insanların yaşam alanlarını daraltmanın çok yaralı olduğunu düşünmüyorum. İki devasal çimento fabrikası bir taraftan, diğer taraftan çöp depolama alanı Narlıyı nefes alamaz ve yaşayamaz duruma getirecektir.

Çöp ve Fabrikaya Karşı Değil, Yerine Karşı Çıkalım

Bölge köylüleri ve duyalı yurttaşlar olarak çöp gerçeğini kabul ederek mutlaka bir yerlerde depolanmasının önemini kavrayarak uygun yer seçiminin yapılmasını önerelim. Ayrıca çimento fabrikaları için insandan ari alanların belirlenmesinin daha akılcı ve sağlıklı olacağını belirtelim. Kendi ellerimizle kendi doğamızı kirletmek yerine, daha uygun, doğaya ve insan daha az zarar verecek alanları seçelim önerisini ilgililere iletelim.

Birlik olalım diri olalım, bir elin nesi var iki elin sesi var anlayışı ile bir araya gelelim ve kendimize neyi sorun görüyorsak onu hep beraber çözelim.

Prof. Dr. İbrahim Ortaş,

Çukurova Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Toprak Bölümü, Adana

 
Toplam blog
: 190
: 1163
Kayıt tarihi
: 21.06.07
 
 

1985 yılında Çukurova Üniversitesi, Ziraat Fakültesi’nde mezun oldum. 1986 yılında Şanlıurfa Köy Hiz..