Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Aralık '11

 
Kategori
Deneme
 

Çevresi geniş İnsanlar

Çok insanla muhatap oluyoruz. Şunu da ifade etmem gerekir ki, çok insan konuşmalarının çoğu ne kendine ne karşısındakine faydası olmayan kelimelerden  seçmekteler. Bu insanların okumadığını, faydalı konuşmaları dinlemedikleri, muhatap oldukları insanlarında bilgi seviyelerinin yetersiz olduğunu göstermekte bana.

Lise öğrencisinden yerel yazar ve şairlere kadar muhatap olduğum insanlardan en çok duyduğum cümle de “ benim çevrem geniştir” oluyor.

Bu sözü duyunca hakiki manada gülümsemeden edemiyorum. “ İyi gün dostu çoktur, iş kötü gün dostundan belli olur” diye düşünüyorum.

Hacı bayramı Veli’nin  bir kıssasını hatırlıyorum “ Benim çevrem geniş “ diyenlere

Hacı Bayram’ı veli’ye derlermiş ki “ Senin amma da çok müridin var” o da tebessüm eder, “ Benim gerçek müridim ancak birkaç tanedir. İsterseniz ispat ederim” der.

Bir gün Çadırda olduğu zaman çadırına birkaç tane koyun saklamış ve müritlerine önceden haber vererek çadırın dışında toplanmalarını söylemiş.Toplanan kalabalıktan kendisini en çok seveni çadıra davet etmiş. Sonra da çadırda sakladığı bir koyunu  keserek kanın çadırın dışına taşmasını sağlamış. Müriti de çadırdan çıkarmamış. Sonra “en çok beni kim seviyor? “diye sormaya devam ederek  bir müridini daha çağırmış. Gerçek müridi hemen efendisinin yanına koşmuş. O’nu da bir kenara saklanmasını söyleyerek çadırda sakladığı öteki koyunu da keserek kanının çadır dışında akmasını sağlamış. Bunu görenler  birer ikişer şeyhin  müritlerinİ kestiğini düşünerek oradan uzaklaşmışlar. Bunun üzerine  birkaç kişi kalmış çevresinde ve “işte benim gerçek müritlerim” demiş.

Bazen bana da “ senin çok arkadaşın var”  diyenler olduğu zaman hemen bu menkibe aklıma geliyor.

Bunları söyleyenlere çok şey söylemek lazım ama susmam en iyisi. Çünkü konuşsam anlamayacaklar. Anlayanlarda yanlış anlayacaklar. En iyisi mi susmak.

Yıllardan beri çözemediğimiz sorunları  düşündükçe, çevremizde bu sorunları çözecek çok insan olduğu halde bu sorunların neden çözülmemiş olduğuna hayret etmekteyim. Bizim sorunlarımızı çözecek gücü olduğu halde sanki sorunlarımızı çözüyormuş gibi yaparak, sorunları daha karmaşık hale getiren, çözüyormuş gibi yaparak karmaşıklaştıran insanlara biz dış görünüme bakarak “benim çevrem geniş, dostum çok”  diyemiyorum.

Lise öğrencileri ile tanışmaktayım. Bu “ benim çevrem geniş dostum çok” diyenlere soruyorum “ siz Üniversiteye hazırlanan gençlersiniz. Üniversiteyi kazanmayı çok arzulamaktasınız ve  istemektesiniz. Bu çevrendeki arkadaşların senin Üniversite kazanmana mı  destek olmakta yoksa günlük geyik muhabbetleri mi yapmaktasınız ?”

Bu arkadaşların çokları “biz okumaktan  yani Üniversite kazanmaya çaba harcamaktan çok  arkadaşlığa  önem vermekteyiz “ demeleri karşısında hayrete  düşmekteyim. Çünkü belki de biraz daha çok çalışmalarının karşılığında çok  daha güzel okulu kazanacaklar ve orada edinecekleri arkadaşlarda ona  daha faydalı olacak.

Bunu yazarken aklıma geldi. İlkokul öğretmenimiz bize demişti ki  “Okuldan mezun  olan ve ortaokula gidecek olanlar, hepiniz aynı sınıfa olmaya gayret edin. Burada sürdürdüğünüz arkadaşlık ortaokulda da devam etsin”  (O zaman ortaokul  isteğe bağlı olarak okunuyordu ve küçük yerlerde ortaokul ve lise beraberdi)  Bizde  ortaokula başlayınca ortaokulun Müdür yardımcısı bu isteğimize gülmüş ve “ burası ilkokulun devamı değil. Burada daha farklı arkadaşlar edinecek ve hayata böyle sosyalleşerek, değişik arkadaşlar edinerek devam edeceksiniz” demişti. O zaman pek anlamamıştık ama zamanla anladık bu gerçeğide. İlkokul öğretmenimizde iyi niyetle söylemişti ama ortaokulda da güzel arkadaşlıklar edindik.

Bu tutumun halen lise öğrencileri arasında devam ettiğini ve  “aman çalışalım da hep beraber aynı Üniversiteye gidelim” mantığının devam ettiğini üzülerek görmekteyim.  Bizlerde Büyük şehirlerde okurken Üniversitede değişik illerden gelen güzel arkadaşlıklar kurmuştuk ki, bu arkadaşlarımızın çoğu ortaokul ve lise arkadaşlarımızdan daha bilgili ve seviyeliydi. Aradan 10 yıllar geçse de bu arkadaşlarımızla halen görüşürüz.

Aslında çevremizin geniş mi dar mı olduğunu anlamamız için bir müsibete uğramak yeterli. Bunu bilen atalarımız “ bir müsibet (dara düşmek)  bin nasihattan hayırlıdır” diyerek  bizlere dersler vermişlerdir. Gene atalarımız “ düşenin dostu olmaz” diyerek, düştüğümüz zaman çevremizde kimler varsa onların bizim gerçek dostumuz  olduğunu  ata sözü ile bize anlatırlar.

İnsanlar “çevremiz  geniş” diye kendisinin önemli bir insan olduğunu izlenimi  vermeye çalıştığını  gözlemlemekteyim. Biz çevremiz geniş olmaktan ziyade ilim sahibi olmaya boş ve yararsız konuşmalardan uzak kalarak, ilim sahibi  olarak önce kendimizin sonrasında da çevremizin boş konuşmalardan davranışlardan uzak kalarak hayatı kolaylaştıracak daha zevkli olacak şeylere yönelmemiz bizim için daha hayırlı olacaktır zannederim.

İnsan yaratılış icabı övülmeyi sever. Ancak kamil insanlar övülmekten rahatsız olurlar. Kendilerini anlatmaktan çok hayattan güzellikleri anlatarak insanların bulundukları seviyeden daha üst seviyeye çıkması için konuşur ve öyle davranırlar. Yani  hep ileri gitmek  insanın gayesi olmalı. Çevremizde çok sayıda yalandan dost olacağına, hakiki manada bizi seven ve sorunlarımız olduğunda bize destek olan iki üç tane dostumuz olsa yeterlidir.

Herhangi bir toplulukta tanıştığımız  ve her zaman konuşmak için  telefonlarımızı birbirimize verdiğimiz bir iki konuşmadan sonra artık konuşmadığımız ve unutulduğumuz dostluklara da ben dostluk diyemiyorum ve  o insanları çevremde olan insanlar olarak algılayamıyorum ne yazık ki.

Çevresinde, kendisine anlattıkları  ile hayatı kolaylaştıracak  insanların sırf yaşı başı büyük diye  önyargılar  ile uzak durarak, gene sırf yaşıtımız diyerek veya karşı cinsten diyerek kendisini boş işler ile meşgul eden insanlara  “bunlar benim dostum” diyen insanları da inandırıcı bulamam  Çünkü bizim çevremizde olanlar bize artı değer katanlardır ve bu da yaşla başla ya da cinsiyetle değil, güzel söz ve davranışlar ile olur.

Kendimizi çevremizdeki insanların sayısına bakarak “benim çevrem geniş” diye avutmak yerine, çevremizdeki insanların bilgi kültür seviyesine bakarak  insanların   kalitesine bakarak “ benim az ama öz, bilgili ve kaliteli bir dar çevrem var” diyebilmek bence asıl söylememiz gereken ve gerçekler ile örtüşen bir söz olur.

“İnsanın en büyük düşmanı nefsidir” diye bir söz vardır. Ben bu sözü çok severim ve  inanarak  “insanın en büyük düşmanı gene kendisidir” diyerek kendini “ benim çevrem geniş, beni seven çok “ diye aldatan insanları gördükçe bu gerçeği bir kere daha  görmenin sevincini değil, üzüntüsünü yaşarım. Çünkü “ benim çevrem geniş” diyen çoğu insanlar kendilerini aldattıklarının farkında değiller.

Bunun için yukarıda anlattığım  kısadan hisse  hikayeleri okumak, beynimize nakşetmek ve  bunu da çevremize anlatmak bizlerin görevi olmalı. Çünkü alimler anlatılması zor olayları yukarda anlattığım gibi olaylar ile kısaca yaşatarak anlatmışlardır rahat anlaşılsın diye.

Tabii ki  “benim çevrem geniş” diyenlerin tamamı yanlıyor diyemem ama genel görüntü bu yönde ve benim uyarım ve tespitim de zaten bunun farkına varamayanlara.

Yanlışlarımızda ısrar etmeyerek hayatın güzelliklerine hayatlarımızı düzelterek şahit olmak bizlere her zaman güzellikler sunar.

Daha güzel günler dileklerimle… 

TURAN YALÇIN-TOKAT

 
Toplam blog
: 1096
: 1558
Kayıt tarihi
: 28.12.07
 
 

1967 Tokat'ın  Pazar ilçesi doğumluyum. İşitme engelliyim. İstanbul Üniversitesi iktisat Fakültes..