Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Şubat '11

 
Kategori
Kitap
 

Ceyda, Sevgililer Günü

Ceyda, Sevgililer Günü
 

Dengesizdi, tutundu !


 

Güzel bir kadın olduğunun farkındaydı. Beyaz giyinmeyi severdi. Omuzlarına dökülen dalgalı simsiyah saçlarıyla bir periye dönüştüğünü de biliyordu. Hayranlıkla onu izleyen erkekleri görmemeyi öğrenmişti. O, karşısında oturan yakışıklının bakışlarında kaybolmayı seviyordu.

"Ne kadar zarifsin aşkım. Harika bir yer burası. Biliyor musun, artık kendi şehrimi özlemiyorum. Alıştım buraya. Deniz bile daha güzel sanki. Sahi, bu güller ne zaman saçıldı masaya?"

"Biz gelmeden hemen önce. Bu gece her şey çok güzel ve kusursuz olmalıydı. Kutlamayacağız diye öyle korktum ki."

"Canım sevgilim benim. Bayılıyorum o gözlerine, gülüşüne. Sana aşık olmak hayatımın en doğru kararıydı. Bana ilk sarılışını, öpüşünü hatırlıyor musun? İçimde sanki yangınlar çıkmıştı. Oysa titriyordum."

"Nasıl unuturum aşkım. Sımsıkı sarılmıştım sana. Güzel saçlarına dokunmaya kıyamazdım. Hâlâ da kıyamıyorum ya."

Karşısındaki erkeğin duygu nemine teslim olmuş gözlerine baktı. Bu harikulâde insanı aylardır nasıl da üzmüştü. Nefret etti kendinden.

"Seni çok seviyorum Berke."

"Ben de seni Ceyda. Ama sana söylemek istediğim bir şey daha var."

"Sus Berke!! Başka bir şey söyleme n'olur. Bu güzel geceyi hiçbir şeyin gölgelemesini istemiyorum. Sadece ben birkaç kelime söyleyeceğim ve sonra da gecenin tadını çıkaracağız. Sabaha kadar dans etmek istiyorum seninle. Kulağıma beni sevdiğini fısıldamanı istiyorum. Sana sarılmak, kokunu içime çekmek sonra da doyasıya sevişmek istiyorum."

"Be ben ne diyeceğimi bilemiyorum. Öyle mutluyum ki hayatım. Sanırım ağlayacağım."

"Buğulu gözlü erkeğim benim."

"Sen de benim tatlı dillimsin."

"İnsan hayatı çeşitli sahnelerden oluşur Berke'cim. Tıpkı tiyatro gibi. Kimi sahnede kahkahalara boğulursun, bir diğerinde ise gözyaşı vardır. Evlilik de öyledir işte. Her yeni güne birbirimize karşı aynı hislerle başlamamız mümkün olmayabilir. Zor bir süreç geçirdim. İş ve sosyal yaşamım çarkıma okudu. Sen ve Sıla da çok etkilendiniz, farkındayım. Ama geçti artık. İkiniz de benim için çok değerlisiniz. Hayatta vazgeçemeyeceğim iki insansınız."

"İş yaşamındaki hırsını ve sıkıntılarını biliyorum da sosyal yaşamındaki problem neydi aşkım? Gerçi son zamanlarda özel yaşamımız da pek iyi sayılmazdı ya."

"Bana yaklaşmasına izin verdiğim bir insan kafamı karıştırdı. Dengemi bozdu. Ben olmaktan çıktım. Ama şimdi iyiyim. Hepsi düzelecek Berke."

"Çok sevindim hayatım, sormaya korkuyorum; ama..."

"Sakın Berke, sakın!! Bir kelime daha etme. Endişe edecek bir şey yok. Yüksek bir duvar çektim etrafımıza ve bu duvar bizi koruyacak."

"Peki aşkım. Sana hediyeni verebilir miyim? Bakalım beğenecek misin."

"Tatlım, bu ne güzel bir kolye. C ve B, Ceyda ile Berke mi?"

"Hayır, o harflerin anlamı: Ceyda'm, Biriciğim."

"Biriciğim olmasın! Sevmedim. Berke'm diyelim mi?"

"Bir şey anlamadım; ama peki, öyle olsun canım."

"Sıla da kupa hediye etti bugün bana. Üzerinde resimlerimiz var. İş yerinde kahve içerken babamla beni görürsün dedi. Benim sana hediyem de gecenin ilerleyen saatlerinde, evde."

"Acaba danstan vazgeçip hemen eve mi gitsek."

"Kaytarmak yok. Sizi dansa davet edebilir miyim yakışıklı?"

"Zevkle. Aa, sen ağlıyor musun aşkım?"

*****

"Bu geceyi yalnız geçirmene şaşırdım."

"Yalnız geçireceğimi de kim söyledi Jon, Ali gelecek az sonra."

"Murat gitti, şimdi de Ali mi çıktı başımıza! Seninle uğraşmak yetmiyormuş gibi bir de roman kahramanlarını musallat ediyorsun başımıza. Geçen geceki rüyanı mı anlatacaksın?"

"Aman sus! Sakın duymasın çocuk. Hiç anlatılır mıyım! Ceyda'sından uzak ya bu gece, benimle dertleşmek istemiş. Hah, bak geldi işte."

"Abi, nasılsın? İyi akşamlar. Bu akşam seni yalnız yakalamak büyük şans oldu."

"Aşk olsun yani Ali. Seni de duyan, her akşam başka bir hatunla geziyorum sanacak. Sen varsın ya işte, dertleşiriz erkek erkeğe. Sen nasılsın, Ceyda nasıl? Bak sen de kitabın dışına çıktın. Hani Kız Kulesi'nde kutlayacaktınız bu geceyi."

"Ah abicim, keşke her şey senin yazdığın gibi olsa. Ceyda'm iyi de Sıla biraz hastaymış. Neyse, Berke ile baş başa kutlayacak halleri yok ya, Sıla'yı yalnız bırakmayacaklarmış bu gece."

"Eminim öyledir! Ee, kitabı filan da taktığınız yok, anlat bakalım. Benim bilmediğim ilişkiniz ne alemde?"

"Ceyda bu akşam seninle buluşacağımı biliyor. Kim bilir neler anlatır Ata sana dedi. Ama dur önce ben anlatayım halimi. Abi, valla müthiş bir aşk yaşıyoruz. Ben hayatım boyunca hiçbir kadın için böyle duygular beslemedim. Evet, önce çok korktum. Çünkü evliydi, anneydi. Neticede o; Berke'ye, Sıla'ya sarılabilir ve beni üzebilirdi. Ama öyle güçlü ki, aşkı öyle iyi tanıyor ki... Sıla üzülmemeli dediğimde, elbette ki üzülmemeli; ama benim mutluluğum da önemli ve ben seni istiyorum Ali dedi. O'na tapıyorum abi. O inanılmaz, muhteşem, kelimelerle ifade edilemeyecek bir kadın. Ve o kadın beni seviyor. Ben hiç böyle sevilmedim ki."

"Demek o kadar çok seviyor seni! Peki, bundan sonra ne yapacaksınız?"

"Çok sıkıntılı bir dönem geçiriyoruz abi. Çünkü birbirimizi rahatça göremiyoruz. Moralimin çok bozulduğu anlar oluyor. Biliyor musun, kendimi mesai saatleri erkeği olarak tanımlıyorum. Hafta içi 09-18 yani. Akşam arayamazsın, hafta sonu arayamazsın. Gündüz de işinden başını kaşıyamıyor. Bazen kendimi kapısındaki paspasta oturur görüyorum! Kapıyı açıp beni okşamasını, sevmesini bekliyorum. Aralanan perdeden içeri baktığımda gelip hızla kapıyor, bir anlam veremiyorum. Ne yapayım, ben evli bir kadına aşık oldum. Gönül ferman dinler mi? Aşk sadece bekarlara mı konar? Neyse, anlattığı kadarıyla Berke de iyi bir insanmış. Ceyda'ma diyorum ki Berke'nin iyi bir insan olmasına seviniyorum. Çünkü sen artık benim ona emanetimsin."

"O ne diyor?"

"Gülümsüyor."

"Evet, ben senin Berke'ye emanetinim. Merak etme, senin için bana iyi bakıyor demiyor mu?"

"Demiyor; ama ne var bunda abi? Berke onun kocası da olsa Ceyda'm artık onun için hissiz bir et olmuştur. Uygun bir zamanda da konuşup ayrılmak istediğini söyleyecekmiş zaten."

"Peki o ayrılıncaya dek sen kapıda mı oturacaksın? Kapalı perdeler arkasında neler olduğunu hep merak edecek, kapıya çıkıp başını okşamasını mı bekleyeceksin?"

"Abi neler diyorsun, köpek miyim ben?"

"Hâşâ! Senin söylediklerini daha açık bir şekilde tekrar sana söylüyorum. Paspasta oturuyorum dedin ya! O perdenin arkasında sence ne var Ali?"

"Ne bileyim abi. Belki de Berke ona sırnaşıyordur, Ceyda'm da itiyordur ve benim görmemi istemiyordur filan. Bana diyor ki iki yaşamımın arasına bir duvar çektim. Mesela perdeyi duvar olarak düşün. Dışarı çıktığımda seninleyim, Berke'yi unutuyorum."

"Sen bizim Murat'tan da saf çıktın! Boşuna çıldırmıyor Jon. Ya duvarın Berke tarafına geçtiğinde, mesela bugün Sevgililer Günü?"

"Murat da kim abi? Neyse, bu gecenin de diğerlerinden farkı yok, Sıla'nın başında oturuyordur; ama aklı bendedir. Benimle olamadığı için de çıldırıyordur. Ama önemli olan Sıla ve sevgimizin gücüyle dayanacağız abi."

"Vah vah!! Çok üzüldüm Ceyda'ya da! Sen hiç değilse benimle yemek yiyorsun, kim bilir onun canı nasıl sıkılıyordur! Neyse, varsayalım boşandı. Berke ondan tiksinecek. Sıla'nın artık bir ailesi olmayacak ve kim bilir annesine hangi gözle bakacak. Sence Ceyda tüm bunları göze alabilecek mi, senin için yani?"

"Ata Abi, senin gibi hamurunda aşk olan bir adamın şu söylediklerine inanamıyorum!! Aşk engel tanır mı? Biz birbirimize deliler gibi aşığız diyorum, anlamıyor musun? Berke'yi, Sıla'yı görür mü Ceyda'nın gözü?

"İnanması zor ya, diyelim ki Berke'yi görmedi; ama Sıla'yı görür. Sonunda senin üzülmenden korkuyorum Ali. Neden kitabın dışına çıkarsınız, anlamam ki."

"Korkma abi. Ben Ceyda'ma güveniyorum. O güçlü bir kadın ve beni çok seviyor. Biz çok mutlu olacağız. Sıla'yı da en az babası kadar seveceğim. Ve bir kızımız daha olmasını çok istiyoruz. Hatta adı bile hazır."

"Doğmamış bebeğe don da biçtiniz yani! O zaman, büyük aşkınızın şerefine içelim."

*****
"Sana inanamıyorum Ata!! Neden gerçeği anlatmadın Ali'ye? Eninde sonunda Ceyda'nın gerçek yüzünü görecek ve yıkılacak çocuk!"

"Kitaptaki kaderlerine müdahale edebilirim; ama gerçek kaderlerini değiştiremem Jon. Tanrı bu acıyı çekmesini istiyorsa Ali de o acıyı çekecektir. Dumas'nın da dediği gibi, Kadınlar sevmedikleri adama hiç acımazlar."

 
Toplam blog
: 462
: 1159
Kayıt tarihi
: 07.03.09
 
 

Ne güzel bloglar yazdık, ne muhteşem dostluklar kurduk; onlar kaldı baki... ..