Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Mart '10

 
Kategori
Güncel
 

Ceza Kanunu Paketi ne zaman çıkacak?

Ceza Kanunu Paketi ne zaman çıkacak?
 

İstanbul'daki bu tramvayın kimselere çarpmaması için bir VARDACI yolu açarmış(ozerraymanblog.com)


İstanbul Merter'de 11 Mart 2010 günü beş lise öğrencisinden üçü, her zaman olduğu gibi yine tehlikeli bir geçiş yapmak isterken karşıdan gelen tramvayın çarpması sonucu hayatlarını kaybetmişlerdi. Gencecik yavrularımız bir anda uçup gitmişlerdi. Olay yerinde öğrenciler ile anne babalar bazı gösteriler yaptı: Tramvay için geçen yıl da bir geçit yapılması istenmiş ancak yapılmamıştı. Bir anlamda ''hemzemin geçit'' konumundaki bu alanda öğrencilerin karşıdan karşıya geçişlerini sağlamak için ne bir ışık düzeni ne bir polis ne bir okul yetkilisi ne de bir kaç Belediye Zabıtası görevlendiriliyordu.

Benzeri durumlar ne yazık ki gözlemlerime göre bütün ülkemizde tam bir başıboşluk içinde yaşanmakta; her yıl ölümlü ya da yaralanmalı nice kazalar meydana geliyordu. Sözüm ona acı olaylardan sonra sürücüler cezalandırılıyor; ne yol ne hız ne de ışıklı sinyaller konusunda her hangi bir yetkili için suç duyurusunda bulunuluyordu. Neden? Çünkü artık kafalara yerleşmiş olan: Ölenle ölünmez. Kazadır, ne yapsak, ne söylesek boştur. Verilecek cezalar ile o canlar geri gelmeyeceğine göre müsebbible rile anlaşınız. Olay büyümesin. Ölenin de kazaya kurban gidenlerin de suçu vardır, gibi bir sürü bizlik sözler ile olayların üstü küllenmeye, unutturulmaya çalışılıyordu.

Oysa ''kazın ayağı'' hiç de öyle değil. Ceza Kanunu'na göre bu gibi durumlarda öngörülen 2 yıl ile 15 yıllık ağır hapis cezası neden yalnızca sürücülere reva görülüyor. Bu kazalarda yolun durumuna göre gerekli teknik ve idari tedbirleri almamış olan okul yöneticileri yanında ''müteharrik vasıta'' sorumluları ile sesli ve ışıklı tedbirleri almak konumundaki yetkililer, neden belirli oranlarda sorumlu tutulmazlar. Bu gibi karşılıklı ilişkiler hukuk derslerinde savcılar, yargıçlar ile savunma mevkindeki avukatlar öğretilmiyor mu? Öğretildiğini biliyoruz, bilmesinde de; neden olaylar başımıza geldiğinde sorunların çözümü için daha geniş açılardan bakmıyoruz? Adaletin önünde ne gibi engeller var? Neden: Bu kaza ya da bu musibet bir us pahası olsun, bir daha da bu gibi yerlerde hiç bir kaza meydana gelmesin, diyemiyoruz.

ADALET yalnızca ''mülk'' için kurulmaya çalışılır ise sonuçta yukarıdaki kaza örneğindeki ÜÇ GENÇ CAN için bugün yapılan ilk duruşmada; müsebbibler olarak belirlenen vatmanlar için KANUNLAR 2 YIL ile 15 YIL arasında bir ceza öngörüyormuş anlaşılan. Tek kelime ile K O R K U N Ç!

Bu kazada yalnızca vatmanlar mı suçlu? Olayın diğer bağlantıları neden araştırılmıyor? Bunu anne babalar mı yapacak? Can kaygusu ve hayatta kalabilmek yükümlülüğü artık her an her yerde başımıza bir dert olmaya başladı. Özellikle trafik akışındaki düzensizlikler olanca hızı ile devam ediyor. Artan yakıt fiyatlarına rağmen araçların da %75'inin yenilendiğini düşününce, bu gidişin her yönü ile hiç de sağlıklı olmadığı ortaya çıkıyor. Ayrıca teröre ve teröriste övgü yağdıranlara karşı siyasi olduğu kadar adli olarak da maddi ve manevi yaptırımların gerektiği gibi uygulanmaması bu alandaki acı heberleri de çirkin ve sinsi eylemleri de artırmaktadır, ne yazık ki .

Olayların gidişini kendimce yargılamak anlamında sanırım sormak zorundayım: Bu gibi kazalar için YARGI MAKAMI hiç bir şey öne sürmez, olayın diğer yan unsurlarını da dikkate alalım diyemezler mi? Bu görev yalnızca iddia makamındaki savcılar ile avukatların vicdanına mı kalmıştır? Önce güvenlik, diye bir yaklaşım vardır İş Güvenliği'nde. Bu gibi kazalarda neden bu soru sorulmaz yetkililere?

Bu kanunları yapanlar bu gibi sonuçlardan dolayı şimdi mutlu mu, bilmek isterim. Bir de Hızlı Trenleri sefere koymak adına işlenen bir kaç kaza için verilen cezaların da neler olduğunu gördük; kahrolduk. Yunus EMRE'nin 800 yıl kadar önce yazmış olduğu gibi nice canlar ''GÖK EKİNİ BİÇMİŞ GİBİ'' nice ihmaller, nice çıkar ilişkileri, nice vurdum duymazlıklar uğruna yok olup gidiyor. Umarım ADALET ve KALKINMA PARTİSİ bu dehşet engiz ADALETSİZLİK ile CEZALARDAKİ ORANTISIZLIK açmazlarının var olduğunu anlar da TBMM çatısı altında, bir an önce gereğini yapar.

Aklıma geldi; Son günlerde dilerden düşmeyen o meş'um değişiklik paketi'nde neden İNSAN CANINI yücelten CEZA MADDELERİ yok?

Umarım C A N L A R I M I Z bu kadar ucuz pahaya gitmez; gerekli CEZA KANUNU DEĞİŞİKLİKLERİ de tez elden yürülüğe konur. Yoksa cennetten bir parça olduğuna inandığımız ülkemiz; daha nice yalan yanlış ölümlerden dolayı göz yaşlarına boğulacak. Mal canın yongasıdır, atasözümüz ile birlikte düşündüğümüzde ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR sözü h i ç mi canlarımızı kapsamaz?

Bir kazaya kurban gitmiş olsa bile bir İNSAN CANI bir yonga kadar da mı değerli olmayacak giderek? Bu konudaki hukuki yorumlamaları kimler yapacak? Bu konudaki sorumlular ne zaman mertçe ayağa kalkarak: S U Ç da S O R U M L U L U K da BENİMDİR, diyebilecek. Kişinin kendi canı ile malını koruyamadığı yerlerde Devlet ile ona bağlı olarak gelişen yönetimlerin hiç mi sorumlulukları yok? Bazı işler için yapılmış olan görevlendirilmeler hiç mi can ve mal sorumluluğu ile önceden uyarılmaz? İnsani değerlerin giderek yükseldiğini sandığımız(?) bu çağda da mı HAYAT eskiden olduğu gibi yine ''kim kime dum duma'' gidecek?

1960'lardan bu yana hızla artan Trafik Kazaları sürecinde yitirdiğimiz yüzbinlerce canlara ALLAH'tan rahmet dilerim.

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..