Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ocak '11

 
Kategori
Güncel
 

CHP, AK Parti'ye çalışıyor

CHP, AK Parti'ye çalışıyor
 

AK Parti bu sefer, %55'le gelirse hiç şaşırmam...


CHP'li Süheyl Batum'un, Ergenekon Sanıklarını, Hapishane'den çıkarma plânı tutar mı bilemem ama Süheyl Batum'lu CHP de, AK Parti'ye çalışacak gibi bu seçimlerde. 

Yargılanan kişilerin suçları henüz kesinleşmiş olmasa da; bu Ergenekon Çetesi'nin, (halkın gözünde) ne denli bir organize işlerle uğraştığı gâyet iyi bilinmekte artık. 

Bu Millet'in, Darbe yapanlara ve Darbe teşebbüsünde bulunanlara; yıllardır, seçimlede nasıl ders verdiğini, CHP hâlâ anlamamış gibi gözüküyor. İsterseniz biz, birazcık hatırlatalım: 

İşte 1950'de, Despotizme karşı halkın yaptığı, DEMOKRASİ ' ye GEÇİŞ İHTİLÂLİ...
1950'de halkın gerçekleştirdiği DEMOKRASİ ihtilâli ile iktidara gelen Merhum Adnan Menderes döneminde, 10 yıl boyunca âdetâ bayram yaptı bu millet. 10 yıl boyunca Adnan Menders'i ve Demokrat Parti'lileri bağrına bastı bu millet. 

İşte 1960 ihtilâli;  

Kim kazandı bu darbe'den sonra peki?.. DP'yi kapatıp, Rahmetli Adnan Menderes'i asanlarla CHP bir oldu da ne oldu?... 

AP(Adalet Partisi) isimli bir parti ve Süleyman Demirel diye biri çıktı(veya çıkarıldı), ortalığı kasıp kavurdu. Yıllarca bu milletin kaderine, iyi veya kötü müdahele etti. CHP yıllarca iktidar yüzü göremedi... 

İşte 12 mart 1971 muhtırası; 

Asker, Demirel'e muhtıra verdi de ne oldu?!.. 

Ardından yapılan seçimlerden sonra, Erbakan'ın MSP(millî selâmet partisi) ' si ile Ecevit'in CHP'si KOALİSYON Hükümeti kurmak zorunda kaldılar... 

Kıbrıs Barış Harekâtı ve gelsin sonra yine karışıklıklar, karışıklıklar...Ardından Ecevit'in Başbakanlığında; CHP, DP ve CGP hükümeti... Yine yokluklar, kıtlıklar, karaborsalar ve kuyruklar içerisinde baş göstermeye başlayan anarşizim... 

O kan gölü ve kaos ortamı içerisinde hükümet yıkılıyor. Devlet başsız kalacak değil ya; MHP ve MSP geçmişteki iki acı MC (Milliyetçi Cephe) Hükümetlerinden ağızları yanmış olacak ki, yeni bir MC (Milliyetçi Cephe) Hükümeti'ne yanaşmadılar. Dışardan AP(Adalet Partisi)'yi destekleyerek, Süleyman Demirel Hükümetinin kurulmasına zemin hazırladılar. 

İşte 12 eylül 1980 Darbesi; 

Demirel ' in Başbakanlığında 13 Kasım 1979'da kurulan AP azınlık Hükümeti döneminde, kan gövdeyi götürmeye devam etti. 11 Eylül 1980'in, 12 eylül 1980'e bağlandığı gece; Darbecibaşı General Kenan Evren'in, tek kanallı TRT'nin siyah-beyaz TV'sinden ve Radyo'lardan okuduğu; ''Türk Silahlı Kuvvetleri Yönetim'e El koymuştur!..'' nâraları ile; Türkiye'nin en ücrâ köşelerinde asker postalları ve tankları belirdi... 

Belirdi de ne oldu?!.. 

Yine baskılar, zulümler ve sağ-sol ayrımı gözetmeden işkenceler!.. İşkenceler!.. 

Peki daha sonra?..Daha sonra, delik-deşik olacak olan yeni bir anayasa ile yine seçim sandığı... 

Birçok tenkit edilebilecek yanlarına rağmen; Türkiye'nin yıldızının parıldamaya başladığı ve Gerçek Demokrasi'nin tohumlarının atılmaya başlandığı ANAP'lı ve Özal'lı yıllar. 

Yıllar yılları kovaladı; eski, değişmeyen isimler, münavebeli olarak iktidar oldular seçimlerle. Ama hep, birtakım güçler devrede idi... 

CHP hiçbir zaman iktidarda değil, kısa aralıklarla KOALİSYONLR'a katıldı.
Sizce de enteresan değil mi peki, yıllarca sağ iktidarlar o kadar yıpranıyor, ihtilaller oluyor, ardından da seçimler!.. Ama CHP bütün bunlardan sonra bile iktidara gelemiyor!.. 

İşte 28 şubat 1997 Millî Güvenlik Darbesi; 

''İrtica geliyooor!..'' bahaneleri ve Millî Güvenlik Kurulu bildirisi ile Sincan'da yürüyen tanklar!.. 

Arkasından yine baskılar, zulümler ve işkenceler!..İşkenceler!..Bu kez öncekilerden farklı idi yalnız. Sağ-sol değil, dindarlara karşı uygulanan baskılar, zulümler... 

Demokrasi kahramanı diye yıllarca peşinden koştuğumuz Cumhurbaşkanı Demirel bile bu darbeye çanak tuttu... 

Ardından yapılan seçimlerden sonra kurulan Hükümetler, Milletin yüzünü güldürmrdi hiç...Ekonomi berbat oldu. Amerika'dan, ithal edilen Derviş bile çâre olamadı. Ekonomik sıkıntılar bir yana; '' 28 Şubat bin yıl sürecek!..'' diyenlerin, Dindar Kesim'e uyguladığı baskılar, Milleti iyîice bunaltmıştı. 

İşte tam bu anda; kendi içinden biri olarak kabul edip, ezici bir çoğunlukla bu Millet, Erdoğan'ı Başbakan yaptı. 

İşte bu olmadı!.. Buna hiç ihtimal vermeyen bâzı kesimler şapşallaştı kaldı. O an'dan îtibâren ''Zinde güçleri'' harekete geçirmişlerdi. Aslında onlar hep hareket hâlinde idiler. Ama hesap etmedikleri bir şey olmuştu. Yasakladıkları ve hapse attıkları Tayyip Başkan, partisini kurduktan bir kaç ay sonra, nerede ise Milletin yarısının OY'unu alarak iktidar'a oturunca, bütün hesapları karışmıştı mâlum çevrelerin. Bütüün, istemedikler önceki iktidarlara yaptıklarının daha da kötüsünü yapma hazırlığına başlamışlardı. Ama bizim haberimiz yoktu bütün bunlardan... 

İşte 27 Nisan E muhtırası;  

Beş yıldan beri iktidarda olan Tayyip Erdoğan hükümetini, bir türlü hazm'edemeyen mâlum çevreler, bilindik İRTİCA YAYGARALARINI yine koparmışlar, belli ki bâzı hazırlıklar içerisinde idiler...Oldu da ne oldu? Ordunun başındaki Orgenaral Yaşar Büyükanıt'a ''E Muhtıra'' yazdırdılar. Yazdırdılar da ne oldu? Kocaman bir hiç!..Çünkü, kocaman bir kayaya toslamışlardı. Aman Yâ Rabb'im o da ne?!.. TBMM'indeki sapasağlam ''Halk irâdesinin farkında bir HÜKÜMET olarak, DEMOKRASİ ' Yİ korumaya kararlı bir şekilde dimdik bu ''E Muhtıra'' nın karşısında duran bir İRADE'ye toslamışlardı. 

Hiç beklemedikleri bir şey olmuştu. ''HÖT!..'' deyince, ''şapkayı alıp kaçmamışlardı'' bunlar. Allah Allah!.. Nasıl olmuştu bu böyle?!..
AK Parti'nin kendi yaptırdığı kamuoyu araştırmalarına göre, %26-27'lerdeki oy oranı, birden tavan yapmıştı yine. İlerde, 22 temmuz 2007'de seçimler vardı. Ne oldu peki?..AK Parti; Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın, ''E Muhtıra desteği(!)'' ile, tekra ezici bir çoğunlukla iktidar olmuştu... 

Görüyorsunuz değil mi dostlar; baskıların, zorlamaların, muhtıraların, ihtilallerin, ayak oyunlarının fayda etmediğini. Bu Millet, nee'ye oy vereceğinin hesabını çok iyi yapıyor. Evet sokağa dökülmüyo bu Millet. Ama seçimzamanı gelince hesap sormasını gâyet iyi biliyor. 

Sonra, ''Ergenekon Dâvâsı'' diye bir Dâvâ çıktı karşımıza, kökleri 10 yıllar öncesine dayanan... 

Şaşırıp kalmıştı Millet. İlk defa olmadık kişiler soruşturuluyordu. 

Dokunulamayanlara dokunmaya başlamıştı Türk savcı ve Hâkimleri. Deştikçe, pis pis kokular yayılıyordu etrâfa... Elbette yakalananlar, soruşturma bitmeden suçlanamaz... 

Fakat her neden'se CHP bu kokuların üzerini örtme gayreti içerisine girişmişti. Son zamanlarda da, Süheyl Batum aracılığı ile Silivri'deki sanık lardan bâzılarını Milletvekili yaparak kurtarma gayreti içine girdi CHP. Milletten ve Parti Teşkilatından tepki gelirse eğer, geri atabilmek için Süheyl Batum'a açıklattırdılar ''MEVZÛ''yu... 

Bütün bunlara ağmen CHP ve Kurmayları; Milletin, hattâ kendi seçmeninin bile isteklerini bir türlü okuyamıyor. Süheyl Batum'un şahsî arkadaşlarını kurtarma sevdası ile, Ergenekon'a çarpılacak bu sefer de CHP. Ne diyelim, Allah gönüllerine göre versin!.. 

Ama bunu Millet yutmuyor bilesiniz... 

Bu hareketin AK Parti'ye yarıyacağı kesin. İşte diyorum ki; bu sefer de CHP, AK Pati'ye çalışıyor. 

Ergenekon'cuların köklerine inilmesine mâni olmak isteyen herkes, bu işten zararlı çıkacak. CHP veya Süheyl Batum gâlibâ bunun farkında değil ama CHP tabanındaki birçok kişi farkında. 

Yine de CHP, Ergenekon'u haipisten çıkarmaya gayret etsin bakalım!... 

Bütün bunlardan sonra; AK Parti bu sefer, %55'le gelirse hiç şaşırmam... 

Bakalım bu iş nasıl sonuçlanır?!.. Seçimlerden sonra herşey anlaşılacak. 

Sağlık ve Muhabbetle 

26.01.2011, çarşamba
Bektaş Azizoğlu
İSTANBUL
 

 
Toplam blog
: 344
: 580
Kayıt tarihi
: 24.11.07
 
 

İlkokul'u Düzce'nin Gölyaka İlçesi, Açmaköy'ünde bitirdikten sonra, Ortaokul'u Gölyaka'da okuyup,..