Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Şubat '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

CHP 4/B'li ve 4924'lü sözleşmeli memurlara sahip çıktı

CHP 4/B'li ve 4924'lü sözleşmeli memurlara sahip çıktı
 

Üç haftadır mecliste görüşülen ve dün akşam kabul edilen sağlıkla ilgili torba kanun görüşmeler sırasında 4924'LÜ VE 4/B'Lİ SÖZLEŞMELİ SAĞLIK PERSONELİ İÇİN MECLİSDE HARARETLİ TARTIŞMALAR YAŞANDI. Bu tartışmanın başını çeken ve sözleşmeli sağlık personeline sahip çıkan CHP Kocaeli Milletvekili İzzet ÇETİN, yeni çıkarılan kanunun ve daha önce çıkarılan "Sözleşmeli Personel" kanununun birer fiyasko olduğunu savundu.

4/B'li sözleşmeli personelin sıkıntılarını Sayın Çetin'den başka hiç bir milletvekili bugüne kadar gündeme getirmemişti. Sağlık Bakanlığında Mart 2006'da göreve başlayan sağlık çalışanlarının hiçbir problemi bugüne kadar çözüm bulamadı. Sayın Çetin eğer sözünün arkasında durursa bu 4/B'li personel bir an önce kadroya alınabilir. ÇÜNKÜ 4/B'Lİ OLARAK ATANAN SÖZLEŞMELİ MEMURLAR, ÖSYM'NİN YAPTIĞI KPSS PUANLARINA GÖRE ATANMIŞLARDIR.

Son günlerde gündemde olan geçici işçileri yani sınava tabi tutulmadan çalışan geçici işçileri direk kadroya alırken, kpss puanlarına göre atanan 4/B'li sözleşmeli memurlara kadro vermek daha mantıklı ve adeletli olacağı görüşündeyim. Çünkü Sayın Mehmet Ali Şahin, bundan 1-2 ay öncesinde yaptığı bir açıklamada "Sınavsız işe girenlere kadro verirsek, sınavla atanan 657'li devlet memurlarına ADELETSİZLİK yapmış oluruz" demişti. Eğer Sınavsız işe giren GEÇİCİ İŞÇİLERİ direk KADROYA alıp, sınavla atanan 4/B'li Sözleşmeli personele KADRO vermezse AKP'nin büyük oy kaybı yaşayacağı büyük bir gerçektir.

-İşte mecliste sözleşmeli sağlıkçılara sahip çıkan sayın İzzet Çetin'in konuşması ;

CHP GRUBU ADINA İZZET ÇETİN (Kocaeli) - "Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan 1247 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 12'nci maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum, hepinizi saygıyla selamlarım.

Değerli arkadaşlarım, yine bu -daha evvel- 4924 sayılı Kanun'da yapılan değişiklikle, 2003 yılında Mecliste yapılan bir değişiklikle, Sağlık Bakanlığı personelini, bir bakıma, 20'lik çiviyle gittiği yere çakmaya çalıştığımız bir maddeydi. Şimdi onun üzerinde birtakım değişiklikler yapılıyor ama, o değişikliklere geçmeden önce, ben, bir konuya açıklık getirmek istiyorum.

Biraz evvel, konuşmacı arkadaşım Sayın Tandoğdu, bir dil sürçmesi olsa gerek, hastanelerin birleştirilmesine ilişkin söylediği cümleyi alkışlarla karşıladınız. Bir mahcubiyetinin ifadesi, bir mahcupluğun, bir ezilmişliğin ifadesi, yansıması idi alkışlarınız. Çünkü, hastanelerin birleştirilmesi politikası ayrı bir şey, Anayasa'mızın 56'ncı maddesinde yazılı olan, hastanelerin tek elden yönetilmesi politikası farklı bir şey.

Kaldı ki, eğer hastanelerin birleştirilmesi politikası doğru bir politika olsa, bir kere, Bakanlar Kurulu içerisinde bir ittifak olurdu; Çalışma Bakanı, dokuz sayfalık bir mektupla, bunun ne kadar yanlış olduğunu Başbakana yazmaz, bunun Dünya Bankasıyla imzalanan ikinci faz kredi anlaşması sonucunda Hükûmetinize dayatılan bir dayatma sonucunda gerçekleştirildiğini yazılı metin hâline getirmez idi. Bunu sizlere bir hatırlatmayı görev bilirim.

İkinci konu, yine bu konuda değerli arkadaşlarım, gerçekten, belki de AKP hükûmetlerinin en insafsız, en acımasız yaklaştığı konu, çalışanlara yönelik tutumunuz. Bir yandan, Mecliste sayıları binin üzerinde, Mecliste, Büyük Millet Meclisinde bile sayıları bini bulan, bini aşan ve toplamda 15-20 bini bulan 4/C'likler, diğer taraftan, yine, 657 Sayılı Yasa'nın içerisinde 4/B'ye göre çalışanlar var iken, şimdi bu kanunla 4924 Sayılı Kanun'un 3'üncü maddesinde değişiklik öngörüyorsunuz. Bu değişikliğin neler ihtiva ettiğini size hatırlatmak istiyorum.

Bakınız, 2003 yılında, 3'üncü maddede, ilk paragrafında dedik ki: "657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu ile diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırılması hakkındaki hükümlerine bağlı olmaksızın, Maliye Bakanlığı tarafından vize edilmiş pozisyonlarda bakan onayıyla sözleşmeli personel istihdam edilir." Yani, diğer sözleşmelilikten farklı, 657 4/B'den farklı, 657 4/C'den farklı, Sağlık Bakanlığı personeli için özel bir sözleşmelilik. Devam ediyor: "Sözleşmeli personel sayısı hizmete duyulan ihtiyaçtaki değişmeler dikkate alınarak yılda bir kez olmak kaydıyla, Devlet Personel Başkanlığı ile Maliye Bakanlığının görüşü ve Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca yeniden belirlenebilir." Devam ediyoruz, her tarafını okumayacağım elbette, çok uzun bir madde, burası çok önemli: "Maliye Bakanlığı tarafından birimler itibarıyla vize edilmiş pozisyonlarda istihdam edilecek personel pozisyonun tahsis edildiği yer dışındaki birimlerde sürekli olarak görevlendirilemez ve çalıştırılamaz."

Şimdi, burada istisna hüküm koymuşuz, yeni hüküm: "Ancak sözleşmeli personel; deprem, yangın, su baskını, yer kayması, çığ ve benzer afetler, sıkıyönetim, olağanüstü hal, seferberlik ve savaş hali ile yılda bir ayı geçmeyen hizmet içi eğitim çalışmaları esnasında, tabip ve hemşireler diyaliz eğitimi amacıyla en fazla bir defa ve toplam üç ayı geçmemek üzere ve bu sürenin dört katı mecburi hizmet yükümlüsü olarak çalışmayı taahhüt etmek kaydıyla, pozisyonunun tahsis edildiği yer dışındaki birimlerde geçici olarak görevlendirilebilir."

Değerli arkadaşlarım, bu, bir kere, her şeyden önce kabul edilemez bir öneri. Tabip ve hemşirelerin hem tıbben kendilerini geliştirmelerine, bilimsel olarak kendilerini yetiştirmelerine engel bir düzenleme hem Anayasa'nın pek çok hükmüne aykırı bir düzenleme. Maddenin özü de Anayasa'ya aykırı.

Değerli arkadaşlar, bizim Anayasa'mız 10'uncu maddesinde: "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir." der.

Yine, aynı 10'uncu maddenin son fıkrasında: "Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar." diyor.

Anayasa'mızın 41'inci maddesi, ailenin korunmasına ilişkin: "Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar."

Yine 55'inci maddesi: "Ücret emeğin karşılığıdır. Devlet, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri için gerekeni yapar." diyor.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, biraz evvel de söyledim, 2003 yılında çıkardığımız bu Yasa ile devlet memurlarını, özellikle Sağlık Bakanlığı çalışanlarını mecburi bıraktık. Nerede? Önce, doğu ve güneydoğu illerinde eleman bulunamıyor, sağlık personeli gönderemiyoruz diyerek bir aczinizi ortaya koydunuz, şimdi, oraya giden personel, evlilik dahil -ailelerin korunmasını bir kenara bırakıyorsunuz- hiçbir şekilde tayin edilemiyor.

Değerli arkadaşlar, bakınız, 2003 yılında bunu yaptıktan sonra, 2004 yılında 11 bin, 2005 yılında 4 bin, toplamda 15 bin yardımcı sağlık personeli, söylediğim statüde istihdam ediyorsunuz.

Şimdi, bu personel, çok açıkça sizlere de pek çok mektup gönderiyor. Elimizde dünya kadar mektup var. Diyorlar ki… Mesela, burada, bir tanesinden çok kısa bir bölüm okuyacağım: "Sayın vekilim, bizler 12.1.2004 tarihinde 4924'e ve 657'ye tabi sözleşmeli personel olarak göreve başladık. O tarihten bu yana eşinden ayrı yaşayan personel sayısı giderek artmıştır. Sağlık Bakanlığı, bu bağlamda personelinin aile bütünlüğünü bozmuştur.

Ayrıca, bu personel gittikleri birçok yerde 'siz sözleşmelisiniz' diyerek hor görülmüş ve her zaman ezilmiştir. Bizler sınava girdik ve kazandık. Bakanlık bize kalkıp da demedi ki, sözleşmeli olun, ister kadrolu. Üç kuruş fazla para veriyorum size diyene kadar alsın verdiği parayı" diyor.

Değerli arkadaşlarım, bir başka mektup, yine "4924 sayılı Kanun'la sözleşmeli sağlık elemanı olarak çalışmaktayım. Ülke imkânları göz önünde bulundurulduğunda karşımıza çıkan iş imkânını değerlendirdik. Fakat, zaman içerisinde, çalışanı insan gibi çalıştırmaktan ziyade, köle gibi çalıştırma, kadrolunun gitmediği yerde kelime oyunuyla 657 ile aynı parayla çalıştırma, özlük haklarını iyileştirmeden ziyade kötüleştirme gibi gayri hukuki gelişmelerin farkına vardık. Kısacası, insan gibi muamele görmek ve 657'nin haklarına sahip olmak için kadro istiyoruz" diyor.

Şimdi, siz, bu da yetmiyor, yeni bir düzenleme getiriyorsunuz.

Değerli arkadaşlarım, bakınız, ülkemizde -gerçekten büyük bir coğrafya- 72 milyon nüfusumuz var. 2 milyon 700 bin civarında memurumuz var, kamu çalışanımız var.

Şimdi, bizim mevcut sistemimizde, çalışanların hangilerinin memur, yani devletin asıl işlerini yapan kamu görevlisidir diye memuru tanımlamışız. 4/B'de sözleşmeli personeli, istisna çalıştırma biçimi olarak, temininde güçlük çekilen personeli sözleşmeli yapabilecek diye düzenleme getirmişiz. Geçici personelimiz var, bir de işçilerimiz var.

Şimdi, siz, üç yıldan bu yana "Kamu Personel Reformu yapacağız. Personel rejimi yasasını çıkaracağız" dediniz. Kamu Yönetimi Temel Kanunu diye bildiğimiz Kanun'un görüşmelerinden sonra, hemen getirecektiniz, hâlâ getireceksiniz. Çünkü, bu konuda doğru yapmadığınızı siz de biliyorsunuz. Size bunlar dayatılıyor.

Bakın, değerli arkadaşlarım, Birleşmiş Milletlerde, Dünya Bankasında, Asya Kalkınma Bankasında danışman olarak çalışmış, Cambridge Üniversitesinde ekonomist Ha Joon Chaang bir makalesinde diyor ki "çok açıkça bu geleneksel görüşün aksine tarihi gerçek şudur ki: Zengin ülkeler, şimdilerde gelişmekte olan ülkelere

dayattıkları politikaları uygulayarak kalkınmadılar. Aklınızın kafasına koyunuz. Size dayatılan politikalar, sizin Meclis gündemine getirdiğiniz politikaları size dayatanlar, kendi ülkesinde hiçbir zaman uygulamadılar.

İZZET ÇETİN (Devamla) - Aklınızı başınıza alınız. Sizden sonra gelen iktidarların işini zorlaştırmayın, ülkenin çalışanını devletine küstürmeyin. Devlet içerisindeki çalışanları, 657 4/B'lileri bile Çalışma Bakanlığında ayrı, Millî Eğitim Bakanlığında ayrı, başka bakanlıkta ayrı, Maliye Bakanı vize vermezse ya da, işte, kurs, deprem, yangın, sel olsa bile, eş durumu, çocukları hasta olsa bile tayin edilemez diye, birisini cezalandırma amaçlı Edirne'de, diğerini Hakkâri'de görevlendirip, intikam alma duygusuyla, personeli devlete küstürmeyin.

Değerli arkadaşlarım, gerçekten, Sağlık Bakanlığı personeline, diğer bakanlıklardaki personelden daha çok itimat göstermek gerekir. Bir atasözü var: "Hâkim ile hekimin işine karışılmaz." Ama, siz, hâkimleri de, hekimleri de, bu devlete ve görevlerine küstürüyorsunuz. Yapmayın; devlete yazık, millete yazık. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, gerçekten, bu düzenleme Anayasaya aykırı bir düzenleme. Elbette, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bunu değerlendireceğiz, belki Anayasa Mahkemesine götüreceğiz, belki yine iptal edilecek. Millî Eğitim Bakanlığı, Millî Savunma Bakanlığı doğuda, güneydoğuda, batıda, yurdun dört bir yanında personel istihdam edebiliyor da, eğer Sağlık Bakanlığı acz içerisine düşmüşse, o bakanlığı terk etsin, bu kuralları uygulayabilecek bir bakan gelsin. (CHP sıralarından alkışlar) Bir bakan gelsin, onu düzgünce yapsın. Bu, yapılabilir bir iş. Yani, seksen yıllık cumhuriyetimizde bu yapılmış bugüne kadar, bu Sağlık Bakanına kadar, ama, bugün olmuyor, yapılamıyor, acze düşülmüş, çiviyle raptı zapt altına almak gibi, sağlık personelini bağlamaya çalışıyorsunuz. Bu ayıp da size yeter."

- 657 sayılı DMK'nun 4/B maddesine göre ve 4924 sayılı kanuna göre çalışan sözleşmeli sağlık personeline sahip çıkan ve bundan sonra da bu personelin hakkını arayacağını söyleyen sayın İzzet Çetin'e teşekkür ediyoruz, çalışmalarının devamını bekliyoruz...

 
Toplam blog
: 20
: 2861
Kayıt tarihi
: 09.01.07
 
 

1984' ün soğuk aylarından biri olan Eylül ayında doğmuşum. Çocukluğum Konya'da geçti. Taa ki Memu..