Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Şubat '12

 
Kategori
Siyaset
 

CHP bölünüyor mu?

CHP bölünüyor mu?
 

Dünkü kurultayı izlerken gerçekten de bu düşünce kafamda dolaşıp durdu. Türk siyasi tarihi büyük umutlarla bölünmüş, açılmış, kısa sürede yok olmuş birçok parti ismi ile doludur. CHP ise Türkiye’nin ilk partisidir ve kurucusu Mustafa Kemal’dir. Bu itibarla onun yeri siyasi hayatımızda bir başkadır.

Sayın Kılıçdaroğlu’nu dinlerken bu yeni CHP denilen partinin Atatürk’ün kurduğu CHP ile bir ilgisi olmadığını gördüm. Sayın Kılıçdaroğlu’nun konuşmaları, restleri bana AKP nin kötü bir kopyası gibi geldi. Kurultayı bir şölene benzetirken giderek su üzerine çıkan muhalefete tehditleri savurdu durdu.

Oysa yapılan bir tüzük kurultayı idi. Bir seçim değildi. Yani parti yönetimi ve organları kendilerinin yüzde yüz bağlayacak, bundan sonraki yaşamlarına rehber olacak bir metin üzerinde çalışacaklardı. Bu ise çok fazla özen ve dikkat isteyen bir uğraştır. Parti yönetimi alınacak kararlar ışığında partiyi yönetecektir.

Partiye motor işlevi kazandıran ise yürürlükteki programın nasıl uygulanması gerektiği noktasından hareket ederek farklı öneriler ileri süren parti üyelerinin oluşturacakları kanatlardır. Lider partilerinde kanatlar hizipleşirler, program partilerinde ise kanatlar örgüte güç ve devingenlik kazandırırlar.

Ülkemizde de lider partisi niteliğini sağ benimsemiştir. Bilindiği gibi de çok güçlü bir lider odaklı parti de iktidardadır.   CHP, eğer güçlü bir siyasal parti olmayı amaçlıyorsa “lider partisi” niteliğinden vazgeçip bir “program partisi” olmayı hedeflemelidir. Çünkü lider partisi gibi davranması ancak bir taklit bir kopya olabilir ki hakikisi varken kopyaya gerek yoktur. Filmlerde dublörler, yani kopyalar esas oyuncunun zarar görmesi ihtimali olan yerlerde kullanılır.

İşte Türkiye’de neden sürekli AKP zihniyetinin iktidar olduğunun gerçek sebebi burada yatmaktadır. Türkiye’de bin yıldır yaşayan insanlar sürekli olarak liderin emirlerini Allah emri gibi algılayarak yaşamışlardır. Batı, bu sistemden bir ölçüde kurtulup demokrasi, insan hakları gibi kavramları üç yüz yıl boyunca nice kanlı badirelerden geçerek içselleştirirken, taassup altında içine kapanık Osmanlı toplumu bu çabalardan ve gelişmelerden hemen hemen tamamen uzak kalmıştır.

Mustafa Kemal ve arkadaşları büyük özveri ve çabalarla batı değerlerinde bir millet oluşturmaya, batının çağdaşlık kavramlarını genç cumhuriyete monte etmeye çalışmışlardır. Buna rağmen kabul etmek gerekir ki ilk cumhuriyet hükümetlerinde Atatürk otorite olarak kabul edilmiştir.

Halk, yüzyıllardır geri bırakılmışlığın faturasını çok çalışarak ödemeye çalışırken gelen ikinci paylaşım savaşı da başka bir zorluk fazlalaştırıcı unsur olarak yerini almıştır. Çiftçilikten, savaşmaktan başka bir şey bilmeyen halk, bir yandan yepyeni bir halk olmaya gidişin zorluklarını yaşıyor, büyük bir kesim de o eski kul hayatının daha rahat olduğunu düşünüyordu.

1950 lerden itibaren onların isteklerine uygun politikaların üzeri dinsel söylemlerle kaplanınca bu coğrafyada yaşayan halkın büyük bölümü kendini ifade eden zihniyetin adını koymuştur.  Bu az çalışıp çok kazanmanın yollarını arayan, az okuyup çok bilen, enerjisini üretmeye değil kandırmaya yönelten, sözde ve şekilde dindar gibi görünen, aslında kuranı, hem de Arapçasını bile kat kat sarıp duvara astığı için kulaktan duyma hurafeleri din bilgisi sanan bir toplum oluşmuştur.

CHP, 1970 li yıllarda örgütlenerek çoğalan işçi kesimi ile yükselişe geçmiş, ancak 1980 de işçi kesiminin yediği darbe ile de inişe başlamıştır.

Sayın Kılıçdaroğlu ile CHP büyük bir yanlışa düşerek AKP ye oy veren kesimlerden oy devşirme politikalarına öncelik vermiştir. Yani AKP leşmştir. Başka bir deyişle AKP nin dışardan aldığı emirleri yerine getirmesinde yardımcılık rolüne soyunmuştur. B ir kısmı eski solcu bir kısmı din tüccarı olan AKP kalemşorları ne diyorsa onu yapmıştır. Hatırlayalım,

“CHP Genel Başkanı, Türkiye tarihinin en özgürlükçü anayasasını getiren ve emekçi sınıfların siyasal hayata girmesi koşullarını sağlayan 27 Mayıs Devrimini yapanlara utanmadan “utanıyorlar” dedi.”

“CHP Genel Başkanı, AKP’nin rolünü çalarak “Dersim katliamı” nedeniyle özür dilenmesini talep etti.

1937-38 yılları Cumhuriyet yönetiminde Atatürk, İnönü, Celal Bayar, Mareşal Fevzi Çakmak vardı.”

“CHP Genel Başkanı, “yerel özerkliği” gündeme getirdi.

“Yerel özerklik” AKP Hükümet Programlarının başköşesinde, kanun tasarılarını bile hazırlamış.

CHP Genel Başkanı, ne hikmetse “Dersim Arşivi”ni açın diye tempo tuttu.

AKP, “Dersim Arşivi”ni açıyor.”

Ben birkaç örnek verdim. Siz düşünün daha çok bulacaksınız. Bunlarla kalsa yine iyi. Birde ABD ile olan utandırıcı ilişkiler var.

“ABD Başkanı Obama’nın danışmanlığını da yapan Washington merkezli Center for American Progress adlı düşünce kuruluşu temsilcileri, CHP ve USAK’ı ziyaret ederek  “yeni anayasa çalışmaları ve açılım”  konularında bilgi aldı. USAK yetkilileri,  “Amerikan heyeti, özellikle Suriye konusunda Washington’un Türkiye’den beklentilerinin yüksek olduğunu ifade etti” açıklamasında bulundu.”

“Aynı kuruluşun, son Türkiye raporunda  “Yeni CHP” nin olumlu adımlar attığı ifade edilerek,  “CHP’nin Onur Öymen ve Şükrü Elekdağ gibi Türkiye’nin yeni dış politikasına direnen isimlerden kurtulmasının önemli bir adım olduğu” vurgulanıyordu.”

Sayın Baykal ve ekibinin tasfiye nedenleri daha açık ortaya çıkıyor. ABD belki de artık yüzgöz olduğu AKP nin üzerine bütün suçları yükleyip onu tarihin çöp sepetine gönderecek ve yerine yeni CHP yi hazırlayacaktır. Ne yazık ki bu günkü CHP de onların asla tahammül edemeyeceği unsurlar mevcuttur. Sayın Kılıçdaroğlu’nun bu tehditleri de bu kesimi tasfiyeye yöneliktir.

Dünkü kurultayda Sayın Kılıçdaroğlu’nun tehditleri yakında gerçek CHP nin yeni CHP den ayrılacağını düşündürüyor. Zira birbirine taban tabana zıt iki yapının aynı çatı altında barınması imkânsızdır.

İzmir 2012

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..