Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mart '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

CHP nereye?

Daha yazıma başlamadan direk sonuca gelmek istiyorum. 8 Mart Dünya Kadınlar gününde Denizli'de öyle bir olay yaşandı ki, bu olay karşısında CHP değil sessiz kalmak, derhal adını, sanını, misyonunu kurtarma eylemi başlatmalıdır.

Bu ülkede, kongrelerinde Türk Bayrağı bulundurmayan partiler, Anıt-Kabir'e ayağını sürüyerek giden vekiller varken, kendine özel bir günde Ata'sına koşan bir kadın, nasıl kıyafetine göre ayaküstü yargılanabiliniyor? Kaldı ki, din istismarcılığı ile suçladığı partinin karşısında CHP'de Atatürk istismarcılığı yaparak denge mi kurmaya çalışıyor?

Her ne sebeple olursa olsun, bu ülkede biz sosyal demokratız diye düşünce özgürlüğünü, insan hak ve eşitliğini, sosyal adaleti savunup anlatmaya çalışırken, bu olguları kendine ana misyon edinmiş bir parti mensubunun her şeyi bir kalemde çizmeye ve bunları yok etmeye çalışmasına seyirci kalınmamalıdır. Eğer CHP bu olaya seyirci kalırsa, millet de seçim zamanı CHP'ye seyirci kalacaktır.

Bunları anlatmak 21. yüzyılın dünyasında gerçekten çok dramatik ama yine anlatmak zorundayım. Çünkü, bu da insan olarak bizim görevimizin bir parçası durumunda. Evet, insanlar eşittir, çünkü onlar insandır. Herkesin insan olarak, insanca yaşamaya hakkı vardır. İnsanlar düşünür. Diğer canlılardan farkımız da budur zaten. Kendi düşüncenden farklı bir düşünceye sahip olanı dışlarsan sen yalnız kalırsın. Başka fikirlere kapını açık tutmazsan sabit düşünceli, kendini aşamayan, farklı düşüncelere düşman biri haline gelirsin. Tam bu haldeyken düşüncesi yüzünden düşman olduğun kişiye bakarsan da kendini görürsün aslında. Sen de kendi düşüncenden başka bir görüş kabul etmeyen birisisin, o da. O zaman ikiniz de yobazsınız, ikiniz de bağnazsınız, ikiniz de temelde aynısınız.

Geçelim gündemimizdeki konuya.

Türban Türkiye'nin bir gerçeğidir. Takılması doğrudur, yanlıştır bu kesinlikle tartışılmamalıdır. Çünkü, bu içten gelen birşeydir. Bazıları takarsa rahatlar, takmazsa huzursuz olur ve sanki yanlış birşey yapıyormuş hissine kapılır. Bazıları da başı açıkken kendini mutlu hisseder. Tamamen hissi, tamamen insana özgü bir duygunun yansımasıdır.

Asıl sorun, halk arasında türbanlı-türbansız kutuplaşmasına gidilmesi ve türbanın inanç ve hissiyatla değil, üniforma ve şekil olarak kullanılması halleridir. Türban, kendini belli etme, siyasi bir görüş mensubu olduğunu gösterme amacıyla kullanıldığı zaman masum bir inancın ya da duygunun ifadesi olmaktan çıkar, toplumsal huzursuzluk ve çatışma ortamı yaratabilir.

Kimi, nasıl ayırdedeceğiz sorusuna her zaman olduğu gibi cevabım aynıdır. Karşımdaki insan türbanlı olsun türbansız olsun, şalvarlı olsun şalvarsız olsun, hatta bir de aynı dili bile konuşmuyor olsun, bir tek şeye bakarım: Onun ne olduğunu bilerek ben ona gülümsediğimde, o da benim ne olduğumu bildiği halde karşılık verip gülümsüyorsa işte insan, çekinmeme gerek yok.

Unutmayalim ki, bizim bir fikrimiz varsa karşımızdakinin de var. Ama fikirlerimiz birbirimize çok aykırı gelebilir. Farklı düşünceler kadar farklı karakterler de vardır. İnsan olmanın dayanılmaz güzelliğidir bunlar. Farklı sesi susturmaya çalışmaktansa onu dinlemeyi öğrensek, bir süre sonra göreceğiz ki o da can kulağı ile bizi dinliyor .

Özgür düşünün, özgür kalın.

 
Toplam blog
: 41
: 671
Kayıt tarihi
: 11.02.07
 
 

1972 doğumluyum ve bir bankacıyım. Hayatım boyunca en büyük hayalim bir yazar olmaktı. Ama, Türkiye'..