Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mayıs '10

 
Kategori
Siyaset
 

CHP nereye bakıyor?

CHP’de Dün ile Yarının, ak ile karaının, O ile Bunun arasında bir fark olacak mı bakalım?!.

Dün bildiklerimizi bugün unutmuş olarak yaşamamız, asrın hastalığı olsa gerek. Bildiklerimizi çoktan unutmuş olduğumuz için, en münevverimizin dahî düşünce sisteminde, bazı boşluklar bulmak mümkün olabiliyor. Bu boşluklar sebebi ile birçok zat, halâ CHP’den ümit var. Ben de ümit varım ama Elli sene sonrası için. Buna göre, bu yazımı yazıyor ve dün bildiklerimizin bazılarını, bu yazım ile hatırlamamızı temenni ediyorum..

01. “İnsanların karakterleri, zor günlerde ya da hiddetlendikleri zaman belli olur.” Şu an CHP polit bürosu ile Gen.Sek.Sav ve diğerleri muhtelif tavırlar sergiliyorlar. Cumartesi neler olur? Bunu da bilemeyiz tabii. Muhtelif demeçler veriyorlar. Bu hallere bakarak CHP’nin dünü ve yarını için, öncelikle buyurun kararı Sizler verin.

02. ”Adam olacak çocuk kazuratından belli olur.” diyeboşuna dememişler. Son saniyeye kadar CHP’de ne olacaktır? Bunu bilmek için müneccim olmak gerektir. Ancak bugün diğer partilerdeki liderlere bir şey olacak olursa; yerine geçecek kişi çoktan bellidir. Ve bu hâl, parti olmanın ve bilinçli olmanın bir gereğidir.

03. “Komşunun komşu bahçesine bakmasından, dallarda ne meyve ne de çiçek bitmez.” anlayışına göre: İstifa etmiş Gen.Baş.Deniz Baykal’ın partisine uzaktan bakmasındaki tutumu da, çok calib-i dikkat, değil midir Sizlerce? Uzaktan bakıyor. Ve de bilinmez, dönüş için nasıl bir fırsat arıyor?!.

04. “İftiradan ikbâl arayan ile iftar edilmez.” derim hap. Hep Kemâl kılıçtaroğlu değil miydi, İstanbul belediye başkanlığı seçimleri sırasında, doğruluğu hiç kanıtlanmamış irtikâp dosyaları ile halk arasında dolaşmak sureti ile Sureti-i Hakk’tan görünürken, Ona Buna çamur sıvayarak, halk gözünde meşhur olmaya çalışan zat?!. Hangi dosya doğru çıktı? Ya da bu dosyalar şimdi nerede? Benim sevgili milletim, unutmayalım ki; “kemalât kem alât ile olmaz.” Aynı zat, AKP için ısrarla iddia edilen, kaset suçlamasının, tek bir bilgi ve belgesini de Baykal gibi savcıya teslim etmemekte ısrarcı olup, bu konuyu temcit pilâvına çevirecek olursa, sakın şaşmayın. Ve tabii unutmayın ki; “Herkes kendisine lâyık olduğu yönetici ve yönetim şeklini seçer.”

05. “Niyeti olmayanın fikri de olmaz.” Senelerdir bakıyor ve hayretle, ibretle, esefle görüyoruz ki; Başta Deniz Baykal olmak üzere, CHP söylemcilerinin her konuda sözü var ama fikir üretme, çözüm bulma konusunda özü de sözü de yok. Yok, çünkü çoğu bürokrat ruhlu tembel fertler. Bir lâf etseler ardından çalışmak, çabalamak, uğraşmak gerekecek. TBMM salonlarında gösteri yapmak varken, gerçek işlerle uğraşacak kadar elitislikten uzak olabilir mi bu parti kadroları?.. İnsaf et sevgili milletim. Onların işi belli. Dertleri iktidar falan değil.

06. “Atatürkçü çizginin partisi olmakla, Atatürk’ün partisi olmak şuurundaki fark, gerçek milletçi olmakla olmamaya işaret eder.” Yani esasen çok farklı iki şuura işaret eden bu durumun Birincisi, milleti için çalışmaya, diğeri ise; milleti kendisi için çalıştırmaya matuf bir akıl taşır. Bu farkın geçmişle arasındaki en bariz işareti: Dünya ekonomisinde Yedi sene içinde 27.sıradan 16.sıraya inmiş ve tabii G20’ye girmiş, artık Dünya’da sözü geçmekte olan itibarlı Türkiye gerçeğidir. Ancak CHP için bu durum, ülkeyi satmışlık ve milletçe satılmışlıktır.

07. “Armudun dibine düşmemesi için, ağacının çok mail bir satıhta olma gereği vardır.” Bu durum büyük risk almaya, hatta uçurumda parçalanmaya bile işaret eder. Ki, bu yürek Baykal’da da Kılıçtaroğlu gibi bir bürokratta da yoktur. O işler için Özal gibi Erdoğan gibi birine ihtiyaç vardır. Kastettiğim CHP’nin çizgisini tam tersine çevirecek bir lidere mutlak ihtiyaç olduğudur. CHP başka türlü kurtulamaz. Ciddi bir muhalefet de olamaz. Bu hâline devamla, Türkiye’nin işine de daha fazla yaramaz. Hatta kendini hep tekrar ile Türkiye’ye daha yeni zamanlar da kayıp ettirmeye devam eder. Misâl zaten burnumuzun dibindedir. Anayasa Mahkemesine giden heyyet içinde, Kemâl Bey de bulunmakla mutlu olmuştur. “Dünün fotografının, yarının yağlı boyası olacağını zannetmek, sadece saf dillilik olacaktır.”

08. “Perşembenin gelişi (hatta) Pazartesi gününden bellidir.” Kemâl Bey zaman zaman Deniz Baykal’a rağmen, sıra dışı adımlar atmış. Ancak adımını her seferinde geri almak mecburiyetinde kalmıştır. Bu ne biçim bir lider ruhudur? Kaldı ki, parti içinde Baykal şürekâlarının kalması halinde, ya da Baykal’ın parti üzerinde “onursal” gibi bir etiketle hegemonyasının sürmesi şeklinde, bu zatın yapabileceği pek fazla bir şey olmayacağını, herkes ilk ayında görecektir. Asıl mesele CHP’nin kökten değişmesinin gerektiğini, herkesin anlaması ile çözüme ulaşılacaktır.

09. “Ödün alan er ya da geç ödün verir.” Önder Sav ile Gen.Baş.Baykal’ın arası, telefon meselesinden sonra, pek iyi olmadığı ve Önder Sav yakında gidici olduğunu anladığı içindir ki; muhtemelen ve de mecburen, Kılıçtaroğlu’nun yanında durmuştur. Bu mecburî duruş, bugün ödün verdiği gibi yarın ödün almaya da, fazla yakın bir duruştur.

10. “Kimliğini kişiliğini iyi bilmediğin çobana, sürü değil; tek koyun bile teslim etme.” diyenin bir bildiği olsa gerektir.Seçmen Kemâl Kılıçtaroğlu hakkında kayda değer tek bir şey bilmemektedir. Esasen çok kırılmış ve belki de kızmış olan seçmen, bu bilmediklerini öğrendiği zaman, çok geç kalınmış da olabilir. Bu sebeple CHP cephesinde müteyakkız olunup olunmadığı hakkında, ciddi kuşkularım bulunduğunu söylemek isterdim. Şu an CHP zevahiri kurtarmakla meşguldür. Türkiye’nin istikbâli gibi büyük bir proje için adım atmadığı çok kesindir. Deniz Baykal tipi ile Kemâl Kılıçtaroğlu tipi arasında, çok açık seçik ve kesin fark olduğu mutlaktır. Deniz Beyin şu zamana kadar elde ettiği neticesi bellidir. Kemâl Beyin istikbâli ise, meşkûktür.

11. “Hedefi olmayanın halefi ile selefinden de Dünya ahvâlinde de bir endişesi yoktur.” sözüne hep birlikte dikkat edecek olursak, çok yerinde bir şey yapmış oluruz. Ümit edelim ki; bu söze hep birlikte hak vermeyiz. Ancak ben, geldiği ortam sebebi ile hiçbir konuda, Kemâl Beyin ciddi bir hedefi olduğunu sanmıyorum. Çağ nerededir? Çağın olmazsa olmazları nelerdir? Yarın Türkiye nerede olacaktır, öbür gün nereye varmış olmalıdır? Dünya konjonktürü neleri gerektirmektedir? Bu sebeplerle, bir başbakanın YirmiDört saat dolmadan Dört hatta Beş ülkeye gitmek mecburiyetinde olabileceğini, anlayabileceğini de zannetmiyorum. Bence kendisi henüz bu yolculuk masraflarının, çok fuzulî masraflar olduğu cihetinde, bir fikir üretmekle meşgul olacaktır. Yani o cephede pek değişen bir şey olmayacaktır.

12. “Mezhepler dinî zannedilse de esasen siyasidir.” Bu sebeple Kemâl Beyin Alevî olması, öncelikle Alevî’ler açısından mutlaka kendisini etkileyecektir. Bu etkinin ne tür bir tepki bulacağı da, önceden bilinmeyenler arasındadır. İnşâallah CHP’deki gelişmeler, hayırlara vesile olur da; hep birlikte ciddi bir muhalefet kazandığımız için seviniriz. İşte buyurun Size, üzerinde düşünmemiz gerekli olan bir düzüne mesele...

Haydar Volkan

Çiftehavızlar:18.05.2010

 
Toplam blog
: 148
: 492
Kayıt tarihi
: 04.02.09
 
 

Haydar Volkan: 21.05.944 Rebabi bestekar Sabahaddin Volkan ve Piyanist Mukadder Volkanın oğlu olar..