Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Kasım '09

 
Kategori
Güncel
 

CHP'nin Dersim ile imtihanı...

CHP'nin Dersim ile imtihanı...
 

1789 Fransız burjuva devriminde, derebeyliğe ve krallığa karşı topraksız köylülerin ellerinde kır çiçekleri ile demokrasi, cumhuriyet isteriz diyerek Bastille hapishanesini bastılar. Yeni anayasa yaparak monarşinin yetkilerini daralttılar.

ABD yıllarca kuzeyli ve güneyliler olarak asla savaşmadı.

Türk Kurtuluş Savaşı’nın önderi M.Kemal Atatürk Türkiye’nin dört bir yanından Ankara’ya “Cumhuriyet isteriz” diye yürüyen yurttaşlarının demokratik taleplerine daha fazla duyarsız kalamadı. Direnmesine rağmen Cumhuriyeti ilan etmek zorunda kaldı!

Absürd örneklemeleri çoğaltmak mümkün. Ben sözü CHP vekili Onur Öymen’in TBMM’de yaptığı konuşmadan sonra siyasette ortalığın toz duman olmasına getireceğim.

Kamuoyunda Öymen’in talihsiz Dersim örneği üzerine gelişen haklı tepkiler asıl gündemi öteliyor. İşsizliğin, açlığın, yoksulluğun karabasan gibi toplum üzerine çöktüğü dönemde AKP iktidarı destekçisi kalemler, liberal solcular, dinciler, sözde özgürlükçüler, yeni osmanlıcılar, cümbür cemaat ittifak halinde...

Bu gün Avrupa parlemontosu’ndanda koroya destek geldi.

Öymen TBMM’de yaptığı konuşmada özetle devletin terör örgütleri ile müzakere etmemesi gerektiğini dile getirerek Atatürk’ün izlediği politikalardan örnekler gündeme getirdi.

Öymen’in konuşmasındaki ana fikir ne yazık ki “Dersimde analar ağlamadı mı” sözleri üzerinden güme gitti.

Dersimde yaşananların, yanlışların aklı başında hiç kimse tarafından savunulamayacağı gün gibi ortadayken; Öymen’in talihsiz örneği üzerinden CHP’ye saldırılması kolaycılıktan başka bir anlam ifade etmiyor.

Türkiye bu günün emperyalistlerinin tarihteki temsilcileri tarafından işgal edildi. Misak-ı Milli sınırları içinde uzun savaşlardan sonra yoktan var edildi…

Cumhuriyet, kendi hukukunu, devrimlerini yerleştirmek için “din elden gidiyor” diye başkaldıranlarla meşru haklarını kullanarak mücadele etti. Dersimde egemen olan aşiret ve ağalık düzeni cumhuriyetin getirdiği hukuku kabullenmedi; vergi vermedi, asker göndermedi. Osmanlıdan bu yana neredeyse kendi kurallarını yaratan ve uygulayan hatta kendisi asker alan ve 1947 yılına kadar direnen asıl sorunun kaynağı olan eşkiyalarla mücadele edeceğim diye devlet erkini elinde bulunduranlar ne yazık ki işi katliam boyutuna taşıdılar…

Dersimde yaşanalar ile ülkenin yüzleşmesi gerektiği konusunda kuşku taşımıyorum. Her devirde kendini kraldan çok kralcı sayan, elindeki devlet olanaklarını pervasızca kullanan, kendi yurttaşını düşman belleyen hastalıklı beyinlerin yarattığı onlarca olay belleklerimizde tazeliğini koruyor; Maraş katliamı, Çorum, Sivas …

Tetiklerin arkasındaki parmakların kim olduğundan çok asıl değiştirilmesi gereken onları yetiştiren zihniyete hakim olan ikliminin değiştirilmesi.

Korkulardan kurtulmak gerek.

Tarihteki kara sayfaların altında yatan en önemli etken kanımca yaratılan korkulardır. Dersimde yaşananda bu korkunun dışa vurumudur. Kurtuluş savaşını başarmış genç cumhuriyetin ordusunun dersim dağlarında o günün deyimiyle “eşkiyalara” yenilmesi Ankara’da şok yaratmıştır. Kendi yurttaşının üzerine havadan bomba yağdırılmasının başkaca anlamı yoktur.

Bu günün değer yargıları ve ölçüleri ile o tarihteki devlet erkini elinde bulunduranları anlamak olası değildir…

***

Ahmet Taner Kışlalı Dersim üzerine yazdığı yazısında olayın dış bağlantılarına da dikkat çektikten sonra Sosyalist enternasyonal’in değerlendirmelerine de yer veriyor;


“Gezilerimde zaman, zaman karşıma çıkan bir soru var:

Dersim isyanının arkasındaki gerçek nedir?’Özellikle gençlerden gelen bir soru bu.

Gençler, inançlarını savunuyorlar. Bilgileri dışındaki sorularla karşılaştıklarında da, yanıtlarını gazete köşelerinde verilmesini istiyorlar. Hem kendileri, hem de kendileri gibi bilmeyenler öğrensin diye.

Doğu ve güneydoğu'daki başkaldırmalar içinde iki tanesi önemli: Şeyh Sait ayaklanması ile Dersim ayaklanması. Şeyh Sait ayaklanmasının arkasında İngiltere vardı.

İngiltere'nin amacı, bu ayaklanma sayesinde, Musul üzerindeki isteklerini Türkiye'ye kabul ettirmekti. Kuzey Irak petrollerini kendi denetimi altına almaktı.

‘Din elden gidiyor’ görünümü altındaki ayaklanma bastırıldı. Ama İngiliz emperyalizmi de amacına ulaşmış oldu.

Gerek Moskova, gerekse Türkiye komünistleri, Şeyh Sait ayaklanmasına ( 1925 ) destek vermediler. Komintern ( komünist enternasyonal ) belgelerinde; bu tutumun nedenleri şöyle açıklanıyor.

‘Mustafa kemal, genel olarak ulusal kurtuluş hareketini temsil etmekte ve Türkiye'nin demokratlaşması ve feodal kalıntılar ile Müslüman din adamlarının etkisinden kurtarılması için çalışmaktadır. Kemal'e karşı, ilk olarak emperyalizm, ikinci olarak feodal ağalar, üçüncü olarak din adamları ve dördüncü olarak liman şehirlerinin yabancı sermayeye bağlı ticaret burjuvazisi mücadele etmektedir.’

Dersim, bugünkü Tunceli'nin eski adı ve dersim tarihi, ayaklanmalarla dolu.

Padişahlara karşı ayaklanmışlar. Meşrutiyette ayaklanmışlar. Jön Türk hareketinde ayaklanmışlar. Sonuncu olarak da cumhuriyet yönetimine karşı ayaklanmışlar.

Kimler bunlar?

Osmanlının bile tımar sistemine dâhil edemediği şeyhler, ağalar, aşiret reisleri... Yani yargıda kendileri olan, vergiyi de kendileri toplayan gençleri askere yollamayıp kendi muhafızları yapan, haydut çeteleri oluşturan feodal güçler, derebeyleri.

Niçin ayaklanıyorlar?

Bu geri düzen değiştirilmek istendiği için.

Komintern belgelerinde ( 1937 ), son dersim ayaklanmasına neden olan ortam şöyle anlatılıyor.

‘Feodal unsurlar, Kemalist parti tarafından gerçekleştirilen reformlara rağmen, bugüne kadar ülkenin bu sapa bölgesinde barınmayı başarmışlardır... Dersim, Türkiye'nin ulusal ekonomisinin dışında kalmaktaydı. Öyle ki başka bir vilayetten hiçbir tüccar, Dersimde iş yapmayı göze alamazdı. Devletin Dersimde askerlik yükümlülüğünü gerçekleştirmesi ve yasal vergileri toplaması, bugüne kadar mümkün olmamıştır…’

Ve ekleniyor:

‘İsyanın arifesinde tapu kadastro idaresi, feodal aşiret reislerinin elinde bulunan halka ait malların incelenmesi ve saptanmasına ilişkin hükümet önlemlerini uygulamaya başlamıştı. Bu durumda feodalizm, kendi yasadışı egemenliğinin iktisadi temellerini yitirme tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğunu hissetti. İşte, özellikle bu önlem, isyana yol açan neden olmuştur.’

Son Dersim ayaklanmasının çok kanlı bir biçimde bastırıldığı doğrudur.

Hareketi yöneten komutanın, bu nedenle görevden alındığı da bilinmektedir. Ama dersim ayaklanması nedeni ile Atatürk'ü ve Kemalizm’i suçlamaya çalışanların öncelikle şu soruyu yanıtlamaları gerekir:

‘Suçlamalar doğru ise Tunceli niçin yıllar boyu Atatürk'ün partisine oy vermiştir? Türkiye'de Kemalist partiye - ya da başka bir partiye - verilen oyların yüzde 70'leri aştığı başka bir il var mıdır?’

İşte dersim gerçeği!.. Gerisi laf-ı güzaf."*

***

Öymen’in talihsiz örneği konunun kamuoyunda gündeme gelmesine neden oldu ve CHP’nin de tartışılmasını sağladı. Öymen’e sahip çıkan Baykal toplum tarafından sorgulanmaya başlandı. Öymen’in özür dilemesi tepkileri azaltmadı.

CHP bu süreçte iyi sınav veremedi. Öymen siyasi erdem gösterip istifa etmeyi seçseydi partisini de, giderek toplumun sevgisini kazanan Kılıçdaroğlu’nu da yıpratmayacaktı.

*A.Taner Kışlalı, Bir Türkün Ölümü, S.22-24, Ümit Yayıncılık, 1997

 
Toplam blog
: 1114
: 827
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Ankara'da yaşar, dünyalı,aynadaki görüntüsüne muhalif, vicdan hesapları yapmaktan yorgun, yaşanıl..