Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Şubat '11

 
Kategori
Siyaset
 

CHP’nin Eşkıyalığı

CHP’nin Eşkıyalığı
 

Seçimlerin zamanı yaklaştıkça siyaset kazanı iyice ısınıyor. Partiler arası çekişme gittikçe tavan yapıyor. Elbette bu arada, liderlerin birbiri ile olan diyalogları da gittikçe sertleşiyor. Merak ediyorum, bir anket yapılsa, en sert, en üslubu bozuk parti lideri kim diye sorulsa, en yüksek yüzeyi hangi lider alırdı acaba ?

Aslında bu cevabı bizde buralarda arasak mini bir anket yapmış olurduk. Aslında fena da sayılmazdı. Lütfen bana atacağınız yorumlarınızda vereceğiniz isimlerle katkıda bulunun, belli bir zaman dilimi sonrasında da bunu burada yayınlayalım. Bizim de siyasete bir katkımız olur.

Soru şu : Üslübu kötü olan, argo ve küfür sarf eden siyasetçi kimdir ?

Bu konuda cevaplarınızı bekliyorum.. Başlık konumuza gelince…

Hatırlayacaksınız, geçen hafta CHP’li bazı vekiller halkı sokak direnişine çağırmıştı. Peki neden çağırdı, nasıl çağırdı ? Daha doğrusu bu çağrıdan ne anladığımızı ve ne anlaşıldığını ve Başbakan’ın neden CHP’ye eşkıya dediğini biraz tartışalım istiyorum..

Bu çağrı, hükümetin ‘yargı reformu’ başlığı altında özellikle yüksek yargı’da yapmaya çalıştığı yenilik ve değişikliğin görüşüldüğü ‘Adalet Komisyonunda’ çıkan tartışmalar sonucunda CHP’li komisyon üyelerinin istifa etmesi neticesinde, CHP Mersin Milletvekili İsa Gök taslakla ilgili olarak "Bunu böyle getirdiğiniz takdirde halka sokak sokak, mahalle mahalle direnme hakkı doğar" demişti, ardından yayınlanan bildiride de direniş çağrısı yapılmıştı. Daha sonra bu çağrının bazı baro başkanlarının bir araya gelerek hazırladığı ve buna destek aradığı yazıldı. Sonra bu olay sanırım doğrulandı ki, Türkiye’de ki 81 baro kuruluşunun yaklaşık %40’ına yakını bu çağrıya olumlu anlamda destek verdi. Bir kısmı ise sanırım hükümetin yapmaya çalıştığını destekliyor ya da ‘çekimser’ davranıyor. Hani “bi taraf olan bertaraf olur” hikayesi var ya, ondandır belki..

"Demokrasi ve Hukuk Devleti İçin Kamuoyuna Duyuru: Çok Geç Olmadan!" başlıklı bildiride ise adaleti hızlandıracak kanun tasarısıyla siyasi iktidara bağımlı bir yüksek yargının yaratılmak istendiği savunuluyor ve halkın bu yasa tasarısına karşı durması demokratik olarak istendi. Daha doğrusu tasavvur edildi diyelim. Peki sonra ne oldu ?

Baroların desteklediği CHP’nin bu çağrısı ‘resmi bir kışkırtma’ olarak algılandı ve özellikle Başbakan tarafından çok sert eleştirildi. Yaptığı konuşmalarda da bu eyleme ‘eşkıyalık’, CHP’ye de resmen eşkıya dedi. Sonrasında, başka AKP’liler de bu çağrıyı eleştirdiler ve Başbakan yardımcıları CHP’nin halkı galeyana getirdiğini söyleyerek bir anlamda suçladılar. Başbakan’da Kılıçdaroğlu’ndan bir açıklama istedi. Ama aslında CHP’yi her fırsatta olduğu gibi, her seferinde “bunlar bizi 70 sente muhtaç etti” dediği gibi bu söylemi de halka şikayet etti. Şimdi, bu çağrı gerçekten halkı sokağa dökme, Mısır’da olduğu gibi bir ‘direniş’ çağrısı mıydı ? Bunu mu anlamalıydık acaba ? Peki siz ne anladınız ?

Bu çağrıyı ben açıkçası ‘taşlı-sopalı’ ya da hükümete karşı ‘güç ve kuvvet gösterisi yapılan’ bir direniş çağırısı olarak algılamadım. Bu çağrıyı fikir düzeyinde, tamamı ile yasal ve demokratik hakları kullanarak protesto çağrısı olarak algıladım. Zira halkı Arap ülkelerindeki gibi bir sokak mücadelesi içerisine çekmeye değil CHP’li vekiller, hiç kimse ne cesaret edebilir, ne de bu demokratik ve hukuksal bir çağrı olur. Bunun hukuksal bir tarafı da yoktur. Burada anlatılmak istenen, halkın hükümetin yapmak istediği ‘yargı reformuna’ karşı bir demokratik tepkiyi, yürüyüşlerle, belki alkışlarla, belki ıslıklarla, belki yumuşak sloganlarla protesto edilmesini istemektir. Ama hükümet bu çağrıyı ‘halkı galeyana getirmek’ gibi algıladı, algılattı ki, bu durum halkı böler. Zaten zor bir süreçten geçtiğimiz bu günlerde maazallah bu halk içinde de ayrışma başlarsa, fikirsel kavgalar, bir süre sonra kendini kargaşaya bırakır. Bunun altından ne CHP ne de hükümet kalkabilir,. Kaldı ki, sonrasında CHP’li vekiller ne demek istediklerini açıkladılar. Dediler ki;

"Siz milletvekilimizin komisyon görüşmeleri sırasında yaptığı açıklamalara dayanarak bir değerlendirme yapıyorsunuz. Oysa 10 milletvekili ve bir grup başkanvekilinin (ben) yaptığı açıklamada, sokak ve direniş çağrısı yoktur... Biz halkı sokağa çağırmadık, sokakta direnişe davet etmedik. 10 milletvekilinin bildirisi ortadadır... Biz o günkü bildiriyle, halkı fikirlerini ifade etmeye davet ediyoruz, demokratik şekilde; kırmadan, dökmeden, yasaların el verdiği çerçevede herkes görüşünü ifade etme hakkına sahiptir. Herkesi bu demokratik hakkını kullanmaya ve hükümetin yargı konusunda yapmak istediklerini önlemeye davet ediyoruz. Yapmak istediğimiz budur ve bunun başka hiçbir amacı, mesajı yoktur. Konuyu başka yerlere götürmeye gerek yoktur.”

Burada anlatılmak istenen bellidir. Anlatılmak istenen bu kanun tasarısıyla “siyasi iktidara bağımlı bir yüksek yargının yaratılmak istendiği “ savunulmaktadır. Buna ek olarak da 2 milyonu aşkın dava dosyasının sıra beklediği Yargıtay ve Danıştay'ın daire ve üye sayısının artırılması eleştirilmektedir.

Birçok hukuk adamı bugün Türkiye’nin çok ciddi ve radikal bir yargı reformuna ihtiyacı olduğunu belirtmekle beraber “Öncelikle yerel mahkemeleri, sayı ve kaliteli yargıç bazında güçlendirmek, istinaf mahkemelerini bir an önce işler duruma getirmek ve Yargıtay’a ve Danıştay’ a gidecek iş sayısını azaltmak suretiyle bu mahkemeleri kuruluş amacına uygun biçimde bir içtihat mahkemesi konumuna döndürmek gerekir” görüşünde birleşiyorlar. Yani istenen bu ülke halkının menfaatine bir durum. Böyle bir durumun Türkiye aleyhine bir durum olmaması gerekir. Bunu istemek demokratik bir taleptir. Siyasi bir iradeye/iktidara bağlı bir yargı sistemini eleştirmek, buna karşı çıkmak, protesto etmek, bu sesi duyurmak için gösteri ve yürüyüş yapmak, da demokratik bir haktır. Ve bu hak bir direniş ve isyan değildir. Demokratik hak çerçevesinde kaldığı sürece olmamalıdır da.. Ama görüldüğü üzere, hükümet halkın yürümesini ve bu konuda fikir beyan etmesini pek istemiyor. Zira onlar daha iyisini biliyorlar.

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..