Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Haziran '14

 
Kategori
Güncel
 

CHP'nin sonu mu?

CHP'nin sonu mu?
 

Eşim geçen hafta bana “Bil bakalım çatı adayı olarak kimi göstermişler?” diye sorduğunda, aklıma pek bir isim gelmedi doğrusu. Galiba bu konuda pek de ümitlenmek niyetinde değildim. Ancak Ekmeleddin İhsanoğlu adını duyunca, inanılmaz mutlu bir şekilde “Süper!” diye haykırmaktan kendimi alamadım. Aslında bunun böyle olmasına en çok ben şaşırdım, zira siyasi konularda böylesi sevinmeyeli çok olmuştu.

Sevincimin nedeni, yıllar öncesindeki bir dost sohbetinde kendisinden çok olumlu bahsedilmiş olmasındandır. Kendisini ve ailesini yakından tanıyan ve hayat tarzı itibarıyla tipik Beyaz Türk olarak adlandırabileceğimiz ortak tanıdığımız, son derece bilgili ve kültürlü insanlar olduklarını anlatmış ve alışılmışın dışında bir dindar profili çizdiklerini belirtmişti. O tarihten sonra Ekmeleddin İhsanoğlu’nu yakından takip etmeye başlamış ve kendisiyle ilgili uzaktan da olsa benzer bir intiba edinmiştim.

Bu yüzden de çatı adaylığı açıklandığında ilk tepkilerimi şu twitter mesajımlarımla paylaştım:

”Ekmeleddin İhsanoğlu çatı adaylığı: Siyaseten ve toplum barışı adına inanılmaz mutluyum! @profdrihsanoglu @kk_facebook @dbdevletbahceli

“İktidar Ekmeleddin İhsanoğlu'na saldırmaya kalkışınca, aslında kendi değerlerini de yıpratmış olacak. Hoş Akit gibileri buna aldırmıyor.”

“Her şey bir yana, dindarlığın Başbakan + AKP kimliğinin dışında tarif ediliyor olması bile, Ekmeleddin İhsanoğlu'nu çok değerli kılıyor.”

Tabii ki, sevincim uzun sürmedi. Çünkü özellikle CHP cephesinden, siyasilerden olduğu kadar tabanından da, art arda olumsuz ve de ümit kırıcı tepkiler gelmeye başladı. Bir arkadaşım ikinci mesajımla ilgili olarak, “Acaba biz de onların değerlerine mi oy vereceğiz? Bu mantıkla gidersek, bu yola çıkıyor” diyerek itiraz etmiş. Aslında yerinde bir soru.

Ekmeleddin İhsanoğlu’nu aday göstererek, CHP kendi değerlerini mi inkâr etmiş oluyor?

İsterseniz tersinden başlayalım: Çatı adayının açıklanmasının ardından Ahmet Hakan’ın programında yer alan konuşmacılardan birinin “ekşimek“ yüz ifadesini görünce, hemen içimden kesinlikle iktidar yanlısı medyadandır dedim ve de yanılmadım. Yeni Şafak’ın temsilcisinin yüzü aynı 17 Aralık sürecindeki gibi asılmıştı. Sanki sırtından vurulmuş gibi acı bir ifadeyle bakıyordu. Salt bu bile, muhalefetin ortak çatı adayının iktidarı ummadık yerinden vurduğunu ve rahatsız ettiğini görmek için yeterlidir. Sanırım böylesi “kendi içlerinden” bir ismin karşılarında yer almasını beklemiyorlardı.

Bu bağlamda evet, Ekmeleddin İhsanoğlu mevcut muhafazakâr iktidarın değerlerini temsil etmektedir.

Ancak bu aynı zamanda dini değerlerin sadece Başbakan ve AKP tarafından temsil edilmeyecek olmasının da göstergesidir. Çünkü artık iktidar ve tabanının dışında da dindar veya dini bütün insanlar bu kimlikleriyle farklı bir siyasi şemsiye altında var olabilmektedirler. Bu çok yavaş ve küçük adımlarla da olsa, toplumdaki dindar-laik kutuplaşmasının erimeye başladığının işaretidir.

Bu yüzden Ekmeleddin İhsanoğlu'nun adaylığı, aynı zamanda muhafazakâr değerlerin iktidarın tekelinden çıktığını da kanıtlamaktadır.

CHP ve MHP böyle yaparak, Murat Yetkin’in deyimiyle, Erdoğan’ın bahçesine girmiş oldular.  Yine bu gazetecimizin vurguladığı gibi, partizan ve siyasi iddiası yüksek olmayan bir ismi aday göstererek, cumhurbaşkanlığı seçimini bir kampanya seçimi olmaktan çıkarıp, cumhurbaşkanlığı modeli seçimine dönüştürmüşlerdir. Yani Ekmeleddin İhsanoğlu’na oy verecek olanlar hükümet işlerini yürüten değil, dengeleyen bir cumhurbaşkanı adayını seçeceklerdir.

Ben kendi adıma böyle bir adayın varlığından ve CHP ile MHP’nin anlaşması sonucunda ortaya çıkmış olmasından son derece memnunum. İhsanoğlu’nun Mısır kökenli üniversitesini tanımadığı için kürsüsünü kapattıran bir zihniyetin temsilcisi olarak görülen CHP’nin artık bunu yıkması gerekiyordu. Aynı şekilde ülke menfaati için tüm ideolojik zıtlıklarına rağmen birleşmesini bilen CHP ve MHP’nin de ülke barışı ve toplum huzuru adına çok önemli bir adım attıklarını düşünüyorum. Bunun değeri ilerde daha çok anlaşılacaktır.

Muhafazakâr dindar değerlerin ağır basmasına gelince, CHP’nin bu değerlerle barışmasının zamanı çoktan gelmiştir de geçmiştir bile. Geçen sene katıldığım bir konferansta iki başarılı AKP’li belediye başkanı kentsel dönüşüm projeleriyle ilgili sunum yapmışlardı. Esenler’nin belediye başkanı bildiğimiz klasik AKP tabanın temsilcisiydi. Oysa Gaziosmanpaşa’nın belediye başkanı konuşmasından duruşuna ve odasındaki dev Atatürk tablosuna kadar bildiğiniz sosyal demokrat siyasetçi portresi çiziyordu. Yani banko CHP’li zannedebilirdiniz.

AKP’nin de başarısı zaten bu esnekliğinden geliyor. CHP’nin de bu esnekliği mutlaka edinmesi gerekiyor. Nasıl iktidar muhafazakâr değerlerini farklı toplum kesimlerine göre şekillendiriyorsa, ana muhalefetin de sosyal demokrat değerlerini salt modern laik kesimlere göre değil, muhafazakâr dindar çevrelere de hitap edecek hale getirmeli. Bu açıdan Ekmeleddin İhsanoğlu gibi bilgili ve birikimli bir cumhurbaşkanı adayı, son derece uygun bir örnektir diye düşünüyorum.

Başlığımdaki soruya gelecek olursak, tabii ki muhafazakâr çatı adayının seçimi CHP’nin sonunu getirmeyecektir. Ama bazı katı ideolojik dayatmaların sonunu getireceği açıktır. Defalarca yazdığım gibi, günümüz yüksek iletişim çağının ve devasa küresel çevresel sorunlarının üstesinden artık herhangi bir ideolojiyle gelmeniz mümkün değildir. Hangi toplum kesiminden ve yaşam tarzından olursa olsun, ne denli donanımlı, uzmanlaşmış ve iletişim kurabilen insan yetiştirebilirseniz, o denli ülke ve bölge olarak ayakta kalmanız mümkündür.

İdeoloji demişken, iktidar da dini bir parti ideolojisine dönüştürdüğü ölçüde, işlevsizliğe ve içi boş şekilciliğe mahkûm edecektir. Bu açıdan AKP ve CHP veya herhangi bir başka partinin farkı yoktur. Sonu hüsrandır.

Mansur Yavaş’la, CHP ve MHP’nin Ankara’da çok iyi bir sınav verdiğini düşünüyorum ve hala Melih Gökçek’in galip geldiğine ikna olmuş değilim. Zaten önümüzdeki beş yıl, o belediye başkanlığının hayrını veya hayırsızlığını mutlaka gösterecektir.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde de aynı başarıyı yakalamak mümkün olur mu, bilemiyorum. Ancak seçim ikinci tura kalırsa, CHP ile MHP seçmeninin ortak tercihi hayati önem taşıyacaktır. Bu açıdan salt ideolojik nedenlerle İhsanoğlu’nun adaylığına karşı çıkmayı ve oy vermemeyi, kusura bakmayın ama ahmaklık olarak görüyorum. Affedilmez bir ahmaklık.

Tabii ki tüm bunlara rağmen Erdoğan arzu ettiği gibi başbakanlıktan cumhurbaşkanlığına rahat geçiş yapabilir. Ama bu kaskatı kutuplaşmış ortamda görevini ne denli rahat yerine getirebilir, orası büyük bir soru işareti. Ayrıca bunca yıllık tecrübelerimden öğrendiğim bir şey varsa, o da aşırı hırsla arzulanan bir şeyin elde edildiğinde o kadar da mutlu etmediğidir.

Demokrasimizin mutlaka dengelenmesi gerekiyor.

Hepimizin bekası için.

Zuhal Nakay

 
Toplam blog
: 102
: 618
Kayıt tarihi
: 24.08.13
 
 

Mimar / Blog Yazarı ..