Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Nisan '08

 
Kategori
Siyaset
 

CHP'nin sözde kurultayı

Kabak tadı veren CHP kurultayları


CHP'nin bir birini izleyen sözde kurultayları artık kabak tadı verdi. Son kurultayından bir gün önce "Değişen sol ve yerinde sayan CHP" başlığı ile bir blog yazmış ve kurultayı beklemeye başlamıştım.

Kurultay günü, elime kağıt kalem alarak televizyonun önüne oturdum ve Deniz Baykal'ın konuşmasını dinlemeye başladım.

Aradan 40-50 dakika geçmesine rağmen herhangi bir not düşemedim kağıdıma. Çünkü Baykal'ın konuşmalarında dişe dokunur hiçbir şey yoktu. Bunu, salonda dinleyici olarak bulunan partililer de anlamış olacaklar ki, konuşma daha bir saatini doldurmadan bazılarının önce göz kapakları kapandı sonra başları önlerine düştü ve derin bir uykuya daldılar.

Baykal'ın devam eden konuşmasında, şimdiye kadar ağzından duymadığım sözler dökülünce, dağılan dikkatimi hemen topladım ve not almaya başladım. Baykal, "Türkiye, İslamiyetin en güzel yaşandığı ülke olmaya devam edecek. Camiler, ezanlar özgür olacak. Herkes çocuğuna dinini öğretecek, herkes namazını kılcak, ama devletimiz laik bir cumhuriyet olmaya devam edecek. Dinimizi yaşayacağız, laikliği koruyacağız. Laiklik İslam'la güzel, İslam laiklikle çok daha güzel." diyerek, MHP ve AKP'ye oy veren "dindar" seçmenlere adeta "bize katılın" mesajı gönderiyordu.

Baykal'ın ağzından bu sözleri duymak, doğrusu beni çok şaşırttı. Umarım Baykal'ın bu sözleri, cumhuriyet savcıları tarafından "laikliğe karşı ya da dinin siyasete alet edildiği" şeklinde yorumlanmaz.

Şimdi, blog arkadaşlarıma soruyorum: Laiklikle İslamiyet'in bir arada yaşaması mı daha kolay; yoksa laiklikle demokrasinin mi?

Bana göre, laiklikle demokrasinin bir arada yaşaması daha kolaydır. İslamiyet'in ancak bu birliktelik içinde yaşama şansı vardır. Eğer, laiklikle İslamiyet'in yanına demokrasiyi koymazsanız uzlaşma olmaz. En güzeli, "Laiklik, demokrasi ve İslamiyet"in bir arada yaşamasıdır.

Baykal, konuşmasının bir yerinde de, "Laiklikten vazgeçildiğinde demokrasi mi olurmuş?" diyordu. Doğru bir söz. Şimdi ben de, Baykal'a soruyorum, "Demokrasiyi es geçerseniz laikliğin ne anlamı kalır?"

Baykal, konuşmasının bir başka yerinde de, "... Devletin görevi, insanlara kimlik tarif etmek değildir. Herkesi eşit saymalıdır. Herkes televizyonunu kurabilmeli, ana dilini çocuklarına öğretebilmelidir. Kürt vatandaşlarımızı başımızın üstünde taşıyacağız, kardeşimiz bileceğiz..." derken de, DTP'nin seçmenlerine göz kırpıyordu.

Bu kurultayda da, Baykal'ın, yukarıdaki iki değişik söylemi dışında, yine bildiğini okuduğunu gördüm. Yine hep, "Laik cumhuriyet" dedi; ama "Laik ve demokratik cumhuriyet" demedi. Belki, demokrasi kelimesini de kullanmıştır ama, laiklikle demokrasiyi yan yana kullandığını duymadım.

Özetle, Baykal, laiklik ve İslamiyet birlikteliğinin güzel olacağını belirtti, Kürt kardeşliğini vurguladı ama iktidara gelmek için fazla istekli bir tavır sergilemedi. Demokrasiyi ise, her zamanki gibi ıskaladı.

Aldığım birkaç nottan sonra kağıdımın sonuna şunları yazdım: "Fareli köyün kavalcısı" ve "Kavalı ile sürüsünü yönlendiren çoban".

Biri, kaval çalarak, köyü istila etmiş fareleri peşine takıyor; diğeri, kaval çalarak, köyün sürülerini istediği yere götürüyor.

Yani, CHP'de değişen bir şey yok. CHP, yerinde saymaya devam ediyor.

Bilmem kaçıncı sözde CHP kurultayı, bilmem ne zaman toplanacak acaba?

cdenizkent

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..