CHP'nin yeni parti sözcüsü, Bülent Tezcan ne demek istiyor?

CHP'nin yeni Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, Recep Tayyip Erdoğan'ın yeniden AK Parti Genel Başkanı seçilmesine ilişkin olarak bakın ne demiş(1):

"Bu aşamadan sonra Cumhurbaşkanlığı makamı mülgadır, yoktur, boşalmıştır. Bu nedenle, Türk Ceza Kanunu'nun, 'Cumhurbaşkanı'na hakareti" düzenleyen 299. maddesinin hükmü kalmamıştır.. Meclis'in ilk yapması gereken, 299. maddeyi kaldırmaktır. Artık korunması gereken bir Cumhurbaşkanı yoktur, siyasette, bir siyasi partinin genel başkanı vardır."

*

Aynı zamanda, "CHP'nin Hukuk ve Seçim işlerinden Sorumlu" Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, demek istiyor ki; Tayyip Erdoğan'a, "kin ve nefretlerini" kusmak isteyenler, ona "hakaret etmek için çırpınanlar" biraz daha beklesin... Türk Ceza Kanunu'nun 299. maddesi kaldırılınca, isterlerse, demokrasi kuralları içinde, halkın özgür iradesinin yarısından fazlasının oyları ile seçilen Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, istedikleri şekilde "küfür ve hakaret" edebilirler...

Sabah Gazetesi'nin(2), bana göre, (kusuruma bakmasın) "ezberleri bozan" ve "dili frensiz"(x) köşe yazarı Engin ARDIÇ, CHP'nin Parti Sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan'ın bu açıklaması için, "Günün sunturlu skandalı" demiş...

"Sunturlu" sözcüğünün, Türkçedeki anlamı; "yaman, adamakıllı, dehşetli"... Bu sözcük çoğu kez, "küfürler" için kullanılır; "sunturlu küfür etmek" şeklinde...

Ben, bu kadarını, Bülent Tezcan'ın "hukukçu" kimliğine ters bulurum... Ama, halkın yarısından fazlasının oyları ile seçilen bir Cumhurbaşkanı'nı "yok saymasını" da aynı "hukukçu" kimliğine yakıştıramam...

Demokrasi ve Hukuka uygun tavır sergilemek, bir hukukçunun en başta gelen ilkelerinden bir olmalıdır...

cdenizkent

------------------------- :

(1) "HABERLER.COM", 24 Mayıs 2017

(2) Sabah Gazetesi,     "Bilim dışı kurgu", 26 Mayıs 2017

(x) Engin Ardıç, bana göre, özellikle, "tarih" ve "siyasi tarih" konularında "ezber bozan" yazılar yazar. Bu nedenle de, sabah haber bültenlerinde köşe yazıları okunmaz...