Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ekim '10

 
Kategori
Güncel
 

CHP türban kamuoyu araştırması

AKP'nin ve Erdoğan'ın kamuoyu araştırmasına çok meraklı olduğu bilinen bir şey. AKP'nin ilk kuruluş çalışmalarında da geniş kamuoyu araştırması ya da araştırmaları yaptırılarak hareket başlatılıyor. AKP yıllar içinde sürekli her konuda kamuoyu araştırması yaptırıyor. Sürekli halkın nabzını tutuyor.

CHP'de ise Baykal döneminde belki bir tek bile kamuoyu araştırması yapılmadı. Baykal bey buna karşı çünkü. Baykal, biliyorsunuzdur, üniversitede hocalık yapmış, sanırım doç. ünvanına sahip olmuş biri. İnsanın küçük dilini yutası geliyor. Bu kadar trilyonlarca paranın akıtıldığı, güya bilimin, bilginin, aydınlanmanın savunucusu olduğunu iddia eden bir parti, bir tek kamuoyu araştırması yaptırmıyor yıllardır.

Kılıçdaroğlu umarız aynı dar kafaya sahip değildir.

CHP'nin ve laik devleti savunanların iki temel mevzisi olacaktır:

Türbanın siyasal bir hareket olduğu, laikliğe karşıt olduğu vs. vs. türbana ve siyasal islamcılığa karşı güçlü argümanlar değildir. Sonuç olarak şu anda türban yetişkin kişilerin bir giyim tercihidir ve siz ahlaka ve edebe aykırı olmayan giyim tarzını yasaklayamazsınız. Bu sav, laik devleti koruma idealinizi çürütemez, ama türban konusundaki duruşunuzu çürütür.

Türbanın kamusal alanda yasak olması da siyasal islamcılığa karşı güçlü bir cephe değildir. Çünkü pekala yapılan işi engellemiyorsa bir giyim tarzı, kişinin istediğini giymesini savunmak gerekir. Ama bu da yine, sizin laik devleti koruma idealinizi çürütemez.

Laik devleti savunmak için iki temel mevzi vardır. Birisi 18 yaş altı okullarda dinsel giyimin serbest bırakılamayacağı savı. Diğeri ise toplumun bütününde inanç eşitsizliklerinin giderilmesi; toplumun daha fazla dindarlaşmaya, dincileşmeye doğru itilemeyeceği savıdır.

Düşünelim, toplumda her şey yerli yerinde olsa, kaynaklar eşit dağıtılsa, inanç eşitliği olsa, gelir dağılımı düzgün olsa, insanların eğitim seviyeleri yükselmiş, kültürleri artmış, bireyselliklerini kazanmış olsalar, üniversitelerde ya da kamusal alanda kimin ne giydiğini kim takar? Bunların şu an için tehlike olarak görülmesi, laik devlete karşı, inanç temelli devletin kuruluyor olması tehlikesi yattığı içindir. Peki bu tehlike düşüncesi hayali midir? Kesinlikle değildir. Türkiye'de siyasal islam yönünde cumhuriyetin kuruluşundan beri varolan damarlar vardır. Bugün artık bunlar damar olmaktan çıkmış, ana güç haline gelmiştir. Ne yapıp yapamayacaklarını süreç içinde göreceğiz. Bu siyasal islamcı harekete karşı laik kesimlerin yapacağı ise, söylediğim mevzilerde mücadele etmektir. Eskiden siyaseten güçlü oldukları için türban yasağı gibi konularda/başarılı oldukları alanlarda mevzilenmeleri bir işe yaramayacaktır. Çünkü ilkesel olarak zayıftır.

Laik devletin baş savunucusu parti konumundaki CHP bu konularda çalışmalar yapmak zorundadır. Mesela birinci elden Türkiye'de türban giyen kadınlar, aileleri ve diğer toplum bireyleri üzerinde bir kamuoyu araştırması yaptırabilir. Kim neden türban giyiyor, baskıyla mı giyiyor, baskı var mı yok mu, ne kadar var vs.vs. Onun dışında, toplumun alttan alta dincileştirilmesinin araçları olan tarikatlara yönelik; devletin diyanet ile kaynaklarının yanlış ve gereksiz kullanıldığına yönelik; ülkede, inanç eşitsizliğinin olduğunu söyleyerek, inanç temelli toplum kurulmasının yanlış olacağına yönelik politikalar ve pratikler üretmesi gerekir. Bunu süreklileştirdiği takdirde, toplum bu yönde dengeye kavuştuğu ölçüde, türban hareketi siyasal islamın bir öncü kuvveti olmaktan çıkıp, normal bir giysi serbestliğine doğru dönüşecektir.

Siz her yerde dini besleyip, pompalayıp, ülkenin kaynaklarını eşitsiz bir şekilde bu kesimlere aktarıp, ardından türban üniversitelerde, kamusal alanda serbest olsun bu giyim hakkıdır, insan hakkıdır diye yaygayara yaparsanız, kimseyi kandıramazsınız. Ama türbanın bir giyim hakkı olması nedeniyle haklı görünürsünüz. O halde yapılacak olan, bu giyim hakkını tanımak, ama diğer konularda, örneğin, türbanı ailesinin baskısıyla giyen kadının insan hakkını korumak konusunda mücadele etmektir.

Türkiye'de yapılmayan bu. Nasrettin hocanın deyimiyle, itleri salmışlar, taşları bağlamışlar. Herkese evrensel ölçülerde alt ve üst sınırları hakkaniyetli bir şekilde belirleyerek, dinini, mezhebini, milliyetini yaşamasını sağlayacak bir toplum düzenini kurmak lazım.

Şu an ülkenin inanca ayrılan bütün kaynakları belli bir inanca akıtımış. Bu kesimler, tarikatlar aracılığı ile iyice bağnaz hale getirilmiş. Şimdi bu temel üzerinde yükselen türban meselesi ortaya çıkmış. Bu kesimler bu insan hakkı diye yaygara yapıyor. İyi de kardeşim, ülkenin kaynakları size sınırsızca akıtılınca, diğer inançlar üzerinde baskı yapılınca, türbanı ailelerinin kocaların baskısıyla giyen kadınlar olunca bunlar insan haklarının ihlali olmuyor mu?

Sen türban takma hakkını savunmadan önce ya da onunla birlikte bu ülkede kadınların, kızların aile ve çevre baskısı nedeniyle türban takmasının engellenmesi gerektiği konusunda bir talepte, insan hakları yaygarasında bulunuyor musun?

Bu tip kesimlere hadi ordan diyorum, ama sonuç olarak, türban bir giyim serbestliği olarak insan hakkıdır, tanınmalıdır, bu senin kendi çağdaş devlet anlayışı paradigman içinde vardır, ve bu kamusal alanda da tanınmalıdır, ama devlet, toplumda, mutlaka her inanç konusunda eşit davranmalı, inancın insan varoluşundaki -şu ya da bu şekildeki- yeri konusunda, evrensel politikalar ve pratikler üretmesi şarttır. Bu evrensel kriterler bazında hem özgürleştirici hem de sınırlayıcı olmak zorundadır.

 
Toplam blog
: 467
: 1012
Kayıt tarihi
: 21.10.07
 
 

Ankara'da yaşıyorum. Çeşitli güncel konularda, zaman zaman "Neden olaya böyle bakılmıyor?" diye düş..