Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mayıs '10

 
Kategori
Siyaset
 

CHP Yenilenmeli, eskisine veda etmeli

CHP Yenilenmeli, eskisine veda etmeli
 

CHP yenilecekse, eskilerinden iyice arınmalı.


CHP’nin kronikleşmiş bir sorunu var benim gözlemlediğim. CHP ne Atatürk sonrası İnönü’nün CHP’si, ne İnönü sonrası mirası devralan Ecevit CHP’sidir. Bu profillerin hepsinden farklı bir Baykal CHP’si konumuna gelmiştir bugünkü CHP. Peki, hiç mi ortak nokta yok aralarında derseniz. Elbette var. En başta altı ok’tan vazgeçilmedi bu güzel. Bir de Atatürk ve İnönü’ye en azından hala sahip çıkılıyor. Laiklik derseniz eğer, o biraz tartışılır. Çünkü zaman zaman ibre yerinden oynadı.

Peki, CHP hala 1923’lerin mantık ve ideolojisi ile mi hareket etmeliydi?

Kurumsal kimliği ile bir ikon olan CHP, elbette 1923 mantığı ile değil ama 1923 ruhu ve ideolojisi ile bugünün sistematik çözümlemesi ve siyasi yaklaşımı hareket edip, mücadeleci, kucaklayıcı ve ilerici bir anlayışla ile idare edilmeliydi. Çokları küstüreceğine, o çokları kendi safında tutup, azları da azınlıkları da kendine mıknatıs gibi çekebilmeliydi. Ama yapamadı. Bir nevi statükoculuktan vazgeçemedi. Kendini Deniz Baykal’a teslim etti. Yirmi yıla yakın bir zamandır, Atatürk ve arkadaşlarının kurduğu, halkın partisi CHP, kurucularını ve liderlerini bir çırpıda unutup Baykal’ın partisi oluverdi.

Hatırlayın, bu ülkede CHP iktidarı en son olarak ne zaman gördü. Tarihinde tek parti ya da büyük bir oy çoğunluğu ile olarak iktidara geldiği zamanlar, bugünden çok uzakta. Hatırlayın, %40’ların üzerinde oy alan bir parti iken, dev geminin nasılda bir seçimde %10 ülke barajının altında kalarak, meclisten nasıl uzak kaldığını. Hatırlayın, asla ve asla iktidarı bir daha göremeyeceğini. Hatırlayın, kurultaylarda Baykal’ın karşısına bir rakit çıkartılmadığını. Hatırlayın, demokrasinin kurucusu bir partide, nasıl da parti içi demokrasinin olmadığının söylendiğini. Hatırlayın, en son seçim hariç, öncekilerde CHP’nin kalesidir, kolay verilmez denilen yerlerin bir bir nasıl elden gittiğini, AKP’nin buraları nasıl ele geçirdiğini. Hatırlayın, CHP’nin en büyük ve en önemli kalesi olan İzmir’in bir başka partiye nasıl da kıl payı kaptırılmadığını.. Hatırlayın, en son seçimlerde olduğu gibi, CHP’nin aslında biraz toparlansa, biraz kendine gelse, biraz parti içinde başkalarını da dinlese ve yenilense nasıl da bir oy patlamasına tanık olabileceğini. Hatırlayın…

Bu örnekler çok artırılabilir. CHP’nin bugün içinde bulunduğu çıkmaza nasıl girdiğini ve bu çıkmazda nasıl boğulmak üzere olduğu konusunda suçlu aramak kolay. Bunların, bu noktadan sonra önemi yoktur. Ama bir gerçek var ki, o da artık CHP yol ayrımındadır. Sayın eski genel başkan Baykal’ın hataları olmuştur ama katkısı da çok olmuştur. Talihsiz ve de çok çirkin bir olayla karşı karşıya kalmıştır. Bu hem kendisi, hem de CHP açısından çok kötü bir olaydır, kabul etmek lazım. Baykal’a haksızlık yapılmış mıdır, yapılmamış mıdır? Komplo mudur, değil midir tartışması başka bir konudur. Fakat, şu bir gerçek ki, Baykal’ın istifası yerindedir. Eğer kalsaydı, bu CHP için bir dibe çöküşün başlangıcı olur muydu? Belki tartışılabilir. Ama hükümet ve AKP kanadı, Baykal’ın bu özel durumunu her seferinde hem Baykal’a, dolayısı ile hem de CHP’ye karşı kullanacaktır. Bu da CHP’nin çok ciddi bir oy kaybına sebebiyet verir miydi? O da tartışılır. Ama oy kaybı yaşama ve CHP’nin kimliğinin yıpranma olasılığına karşı, Baykal’ın duruşu taktir edilmelidir. Bir de bu olayların, hem anayasa değişikliği sonrası, hem bu değişikliğin anayasa mahkemesine götürülmek istenmesi, hem referandum öncesi, hem de bir-iki hafta sonra yapılacak olan olağan kurultay öncesi ortalığa çıkarılması fazlaca manidardır.

Tüm bu durum karşısında, CHP’nin artık silkinip kendisine gelmesi zamanıdır. İktidarın gücünü, her seferinde muhalefetten aldığını söylemesi pek de gerçek dışı sayılmaz. Zira iktidara oynamayan ve hep muhalefette kalan bir CHP, her zaman için iktidar partisinin oyuncağı konumuna düşer. Hele ki, bugün AKP’nin her seferinde CHP’ye yüklendiğini gözlemlediğinizde, bu söylemin ne kadar da doğru olduğunu düşünüyorsunuz.

Baykal artık yok. CHP ay sonunda olağan genel kurultaya gidiyor. Düne kadar, bir başkan adayı bile olmayan, geçici başkanlıkla yönetilen CHP’nin, kurultayda ne yapacağı çok merak ediliyordu. Tam da bu noktada Kılıçdaroğlu sahneye çıktı ve ‘adayım’ dedi. Parti içinde, 40’ın üstünde vekilin şimdiden desteğini alan Kılıçdaroğlu, belli kişilerin onayını alamamışa benziyor. Her nekadar, genel bir kanı Kılıçdaroğlu’nun adaylığının isabetli olduğu doğrultudaysa da, CHP MYK’sının ısrarla Baykal diye diretmesinin sebebini anlamak oldukça güç. Kılıçdaroğlu’nun adaylığını açıklamasından sonra, partide kutuplaşma olacağı görülüyor. Yani kılıçlar çekildi. Buradan şu sonuç çıkartılabilir. CHP’de değişim istemeyen, değişmek istemeyen, koltuğunu kaybetmek istemeyen bir zümre var. İşte bu zihniyet yüzünden CHP bir adım öne çıkamıyor. Ama yerel seçimlerdeki İstanbul çalışması örneğinde olduğu gibi, yeni bir anlayış, yeni bir program, yeni ve dinamik bir hareket CHP’ye neler kazandırıyor, görüldü. CHP’nin son yıllarda oy oranını 5-6 puan ve üstü artırmasının sebebi bu dinamik çalımadır ve bu çalışmayı, bu anlayışı ülke geneline yaymalıdır. Gençlerin ve de halkın Chp ile bağlarının yeniden güçlendirilmesi gerekmektedir. İşte bunun için Baykal siyasi hırsını bir kenara bırakıp, bırakın aday olmayı, bir daha geri gelmemelidir.

Baykal’ı tanıdığımda, o CHP’nin genel sekreteriydi. İlk kez onu İzmir’de bir CHP mitinginde gördüğümde, çok etkilenmiştim. O zamanlar CHP başkanı Ecevit’ti. Hatta başbakandı. Ama o zamandan bu zamana otuz yılı aşkın bir zaman geçti. En son olarak da, yerel yönetim seçimlerinden hemen önce İzmir mitinginde gördüm kendisini. Yıllar, çok şeyi almış götürmüş. O hala Antalya vekili ve hala VHP genel başkanı. Ama illaki hala muhalefet partisi lideri. Artık siyaset farklı bir alfabeden okunmalıdır. Artık zaman CHP’nin daha dinç, daha yenilikçi, daha değişimci, daha güçlü, daha dinamik ve de daha demokratik olma zamanıdır. Reel ve günlük politikalarla değil, global ve gerçek politikalarla ilgilenme ve ülke yönetiminde söz söyleme, yetki sahibi olma ve sorunların üstüne gitme zamanıdır. Artık eski CHP ile vedalaşma, yeni CHP ile selamlaşma zamanıdır.

Zaman her şeyi alır götürür. Ya değişeceksiniz, ya değiştirileceksiniz. Ya da zamanın köhneliğinde yitip gideceksiniz. Hangisi, kitleleri arkanızdan getirir ?.. Yenilenmek mi, yenilmek mi makul olan..

../..

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..