Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Haziran '10

 
Kategori
Siyaset
 

CHP'yle nereye kadar gerçek laiklik, nereye kadar demokrasi?... / ''Türkiye Defteri''

CHP'yle nereye kadar gerçek laiklik, nereye kadar demokrasi?... / ''Türkiye Defteri''
 

Atatürk, İsmet paşa için şöyle,söylüyor: ''Çok namuslu bir devlet adamı, şerefli bir askerdir!... ''


''Şimdi arkadaşlar; şartlar tamam olduğu zaman, milletler için, ihtilal meşru bir haktır!... / İsmat İnönü''

...

Yakın Türkiye tarihi, 1960'lardan sonra dünyada yükselen sol çizgiye kendini bir şekilde yamamaya çalışan ve bu süreçle müthiş bir ironi teşkil eden, militarist ve juritokratik bir gelenekten gelen CHP'nin temel bir rolu üstlendiği bir tarih...

Ve CHP'nin, bu yüzden kendini yeniden yaratmaya çalıştığı, başkalaşmış, sözümona ortanın solunda, sol bir ideolojiyle ve bunun karşısında yer alan güçlerin çatışmalarının öyküsüyle dolu olan bir tarih... Cumhuriyeti kuranların tek partisi CHP olduğu için, onun siyaseten zıttıyla, kurduğu cumhuriyet ve onun ilkeleri ve de alt ve üst yapılarıyla, bu çatışmaların pratiğini gösteren bir tarih...

Bu tarihsel süreçte, II.Büyük Savaş sonrası, küresel yeni gelişmelere paralel, 1946'lı yıllarda çok partili yaşamın başlatıldığı 1946'lı yıllarda, ülkemizde, sürekli batının denetiminde, batı eksenli bir ekonomi politik üretilmeye çalışılmış ve her nedense, ülkenin dış konjonktüre paralel içerde ortaya çıkan bunalım dönemlerinde, ya CHP'den ya da doğrudan askeri yönetimlerden medet umulmuş ve siyaseten de yararlanılmıştır!...

Soğuk Savaş'ın bitiminden bu yana, küreselleşen dünyada, Paxamericana egemenliğini yürütmeye ve bu yürütüm aşamasında da bölgesel aktörlerden, elden geldiğince en verimli şekilde yararlanmaya çalışmıştır ve çalışmaya da devam edecektir...

I.Büyük Savaş sonrasından bu yana genel geçerlililiğin koruyan bir şey varsa, o da; Ortaasya'ya egemen olan siyasi gücün, dünyaya da egemen olacağı gerçeğidir ve bu gerçek bütün sıcaklılığıyla devam etmektedir!...

Ortadoğu'da 2000'li yıllardan bu yana, kendi eski ustalarının döşediği, günümüzde yerinden iyice oynatılan taşların bu gün için gerektirdiği bir durum vardır... O da, Irak sonrasında, olası önümüzdeki yıllarda İran'ın tesviye ve varolan iktidarın tasfiye sürecinde gelinen yerdir...

Türkiye, bölgedeki son siyasi gelişmelerin ışığında, öncelikle bir G-20 ülkesi ve bölgede gelişen güçlü bir dinamik olmanın da getirdiği haklılıkla, Nükleer Güvenlik Zirvesi’ nde, Türkiye’nin İran’a karşı yaptırımların uygulanmasına kolaylıkla destek vermeyeceğini bir şekilde göstererek bir kez daha ABD'yi tedirgin etmiştir!..

Şüphesiz ki, İran'daki 1979 İslam Devrimi'nden bu yana, İran'ın hem İsrail'i yoketme hem de Türkiye'de bir İslam Cumhuriyeti yaratma yollarını araması, kendi öznelliğiyle, AKP hükümetinin bölgedeki liderliğe soyunan tavırları ve günümüzdeki siyasi uygulamaları, bu tedirginliği arttırmaktadır!...

Yeni Dünya Düzeni' nin baş aktörlerince, bölgede yeni yapılanma arzu edilmekte ve bunun önemli bir ayağı ve aşaması da, Türkiye'deki siyasanın yeniden gözden geçirilerek, ülkenin, asker ve devlet, sivil-asker ilişkilerinin ve dolayısıyla CHP'nin de içinde gerçek anlamda bir ''Turuncu Devrim'' yaratılarak bir şekilde tesviyesiyle, ABD'nin bölgesel politikalara tam uyumluluğunun sağlanmasından geçmektedir...

CHP, şüphesiz ki, zatenTürkiye’nin güçlü ve etkin bir müttefik olarak 1949 yılından bu yana içinde bir şekilde yer aldığı, Batı merkezli dünya sisteminin dışında yerel ve bölgesel politikalar üretmeyi tahayyül etmeyecektir!... Ancak bu durum onun, halktan yana politikalar üretebilme şansını da göreceli de olsa, ortadan kaldırmaz!...

CHP tüzüğünden başlayarak önce kendini bir yenileme süreci içine sokmalıdır

Sonra siyaseten ülkeyi, meşruluğu tartışılır 12 Eylül Anayasa'sından tamamen kurtaracak, 1961 Anayasası'ndan da daha ilerde bir anayasaya kavuşturmanın çare ve çözümlerini aramalıdır...

Yeni CHP'den beklentimiz, bu kez, devrimci geleneğine yakışır bir şekilde, Türkiye’de yaşayan farklı milletlerden ve inançlardan her türlü insanın hiçbir ayrıma maruz kalmayacağı bir politik dille kurmaya ve onlarla gerçek bir laiklik ve ileri bir yurttaşlık temelinde bütünleşmeye çalışacağı, bu toprakların binlerce yıllık kültürününe uygun bir şekilde yeniden yaratılacak bir demokrasidir!...

Gene, olmayacak bir hayalin peşinde, koşmuyorsak eğer!...

5.haziran.2010 / Uğur Mumcu, Altınoluk

 
Toplam blog
: 392
: 4592
Kayıt tarihi
: 12.03.07
 
 

İstanbul doğumluyum. Sağlıklı beslenme, yüzme, doğada yürüyüş ve çevre özel ilgi alanlarım. Şiiri ve..