CIA'nin kötü sicili

CIA kötü siciline rağmen gümdende kalmayı ve 60 yıldır şöhretini korumayı bildi. Dünya'daki oluşumları anlama ve kavramadaki hataları yüzünden birçok savaşlara neden oldu. Milyonlarca insan öldü. Beyaz Saraya karşı insanların tepkisine karşılık, kendi gücünü koruma pahasına, Amerikan halkına ve Başkanlara hep yalan söyledi.

Bunun önemli nedeni istihbarat kaynaklarının yetersiz olması ve bu yetersiz verilere dayanarak hareket etmesi. Dolayısiyle 11 Eylül 2001 ikiz kulelerin (Dünya Ticaret Merkezi) ve Pentegon'un vurulmasını önliyememesi CIA'nin sicilindeki en acı kötü örnektir.

CIA'nin, Somali'de, Sudan'da, Bosna'da, Afganistan'da ve Irak'ta son onbeş yılda uğradığı başarısızlığı, altıyılda beş başkan değiştirmesindende anlaşılır.

Yıllarca CIA için çalışmış, Pulıtzer Ödüllü, New York Times yazarı, Tim Weıner'ın kaleminden Küllerin Mirası adlı kitabından iki örnek verelim.

1- Bosna'da müslümanların katledilmesi; 13 Temmuz 1995 Avrupa'nın göbeğinde, Sırpların Bosnalı müslümanları kitleler halinde katletmeleri, dünya basınında sergilenirken, bir casus uydu, Srebrenica şehrinin dışında silahlı adamların gözetiminde tarlalarda bekletilen adamların resimlerini göndermişti. CIA da hiç kimse o resme 3 haftadır bakmamıştı. Kimse bir katliam beklememişti. Kimse Birleşmiş Milletler'e, insan hakları gruplarına veya basına aldırmamıştı. CIA'in orada rapor verecek ajanları olmadığı gibi çatışmayla ilgili hiç bir şey bilmiyordu.

Bu katliamla ilgili basında çıkan yazılardan iki hafta sonra, CIA Srebrenıca üzerine U2 gönderdi; uçak esirlerin durduğu tarlalarda yeni kazılmış mezarların fotoraflarını çekti. Üç gün sonra bu resimler CIA ulaştırıldı. Bir CIA fotoraf analisti, uçağın çektiği resimlerle, casus uydunun çektiği resimlerdeki yeri karşılaştırdı. Analiz 4 Ağustos 1995 Beyaz Saray'a ulaştı. Avrupa'da işlenen en büyük insani suçun raporuda, olaydan üç hafta sonra yerine ulaşmıştı.

-Göz göre göre Avrupa'nın ortasında insanlık sucunun işlenmesine göz yuman emperyalıst güçlerin, dünya yüzünde çıkarları uğruna göz yummuyacakları hiçbir şey yok, buna CIA'nin zafiyeti olarak bakmak, ne derece doğru olur.

2- 7 Ağustos1998'de Nairobi, Kenya ve Daresselam, Tanzanya'daki Amerikan büyükelçiliklerinin bombalanması üzerine, bir CIA yetkilisiyle birlikte oniki Amerikalının yanı sıra yüzlerce Kenya'lı ölmüş ve bınlerce Kenya'lı yaralanmıştı. Bunun üzerine Bin Ladin'in Khost, Afganistan dışında, Pakistan sınırı yakınlarındaki bir kampa doğru yola çıktığı bilinmesine rağmen, ikinci bir hedef olarakta Sudan'ın başkenti Hartum yakınlarındaki bir endüstri tesisi olan El Shifa'yı seçtiler. CIA'nın Mısırlı bir ajanı tesisin yakınlarından toprak örneğini gönderdi, incelemede VX sinir gazının yapımında kullanılan bir kimyasalın varlığı görüldü.

Ama bu kanıt çok yetersizdi. Yeni kanıtlara ihtiyac vardı. Fakat yeni kanıtlar gelmedi. Clinton'ın çekirdek grubu Sudan'a saldırmak için bulunan kanıtların çok sağlam olduğunu ileri sürdü. El Shifa'nın Bin Ladin için çalışan silah fabrikası olduğunu söylediler. Aslında ilaç <üreten bir="" yerdi.="" sonra,="" sinir="" silahı="" dağıtmak="" için="" ıraklıların="" hazırladığı="" bir="" planın="" parçası="" olduğunu="" öne="" sürdüler.="" ama="" birleşmiş="" milletler="" denetçilerininde="" doğruladığı="" gibi,="" ıraklılar="" vx="" filan="">

- El Shifa'ya saldırmak için hiç bir kanıt olmamasına rağmen saldırı gerçekleştirilmişti. Buda CIA'nın hayel gücü ve varsayımları neticesinde yapılmıştır.

- Çifte standart burada da kendini gösteriyor, Bosna'da müslümanlar katledilirken, işi yavaştan alan bir istihbarat servisi, ama Kenya'da bombalanan elçiliklerinin intikamını almak için, herhangi bir kanıt olmamasına rağmen Sudan'da bombalanan El Shifa..

- İşte aynı zamanda, kendi kalemlerinden, ABD'nin çifte standartı....