Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ekim '08

 
Kategori
Haber
 

Çiçek adlı bir kız çocuğu

Çiçek adlı bir kız çocuğu
 

Çiçek; sana bile tahammül edemediler.


Siz sıcak odalarınızda yemek masasında TV izlerken, TV'de de "kimin frikiki" daha iyi konuşmaları yapılırken, beyazlar, siyahlar, dört kadınlı muhabbet programları akıp giderken, yurdumun bir başka köşesinde bombalar atılıyor, kurşunlar tarıyor evleri. Orada gencecik askerlerimiz ölüyor, çocuklar korku içinde bekliyor sabahı. O çocuklar ki dünyanın en masum ve en güzel çocukları. Yüzlerinde yoksulluğun ve açlığın derin izleri ve bir de her akşamın sabahına çıkamamak korkusu.

Güneydoğu Anadolu'nun çaresiz insanları üzerinedir bu yazım. Ve bu yazıyı bana yazdıran Çiçek Aysal adlı dünya tatlısı ilkokul beşinci sınıfına giden bir güzel kız çocuğudur. Uğur Dündar röportaj yapacakmış bu kızcağızla, ancak devletin ileri gelen geri kalmış insanları buna engel olmuş. Çünkü, o kız bir çocuk. O, entrikayı bilmiyor, yalakalığı bilmiyor. Herşeyi gördüğü ve yaşadığı gibi anlatıyor. Ama, bu anlatılar devlet büyüklerinin işine gelmiyor. Çünkü, Çiçek'imiz başka söylüyor, devlet büyükleri başka...

1938 yılından sonra bizleri yönetenlerin hiç mi vicdanı yoktu Allah aşkına? Şu Güneydoğu Anadolu'nun haline bakın. Trilyonları hortumlayan gelmiş geçmiş tüm iktidarlar hiç mi görmüyor bu Çiçek'leri? Daha elektriğe yeni kavuşmuş bir bölge. 1980'li yılların son yıllarında gaz lambalarını elektrik direklerine çarparak kutluyorlardı elektriği. Telefon onlar için muhtarın odasındaki aletti yakın zamana kadar. Elektrik de geldi telefon da onların köyüne. Ama, uygarlık bunlardan ibaret değildi. Okul gerekliydi. Okula gitmek için yok gerekliydi. Okula öğretmen gerekliydi. Okuldaki bilgiyi edinebilmek için iyi bir beslenme gerekliydi.

Hiç kimsenin gözünün yaşına bakmadan trilyonları zulalarına atanlar Güneydoğu'yu hiç umursamadılar. Orada yaşayanların kimliği ne olursa olsun birer insan oldukları hiç kimsenin aklına gelmedi. Onlar, devletin bütün nimetlerinden mahrum bırakıldı.

Şimdi yıl 2008.

21. Yüzyılın ilk çeyreğindeğiz. Aktütün ilköğretim okulu beşinci sınıf öğrencisi Çiçek, pırıl bakışlarıyla ve sıcacık gülümsemesiyle aslında bizlere ders veriyor. "Silah sesi olmasın, okulumuz, öğretmenimiz olsun, daha güzel evlerimiz olsun" diyor.

Çiçek, para istemiyor. Çiçek, zenginlik istemiyor. Belki zenginliğin de ne olduğunu bilmiyor. Belki, bulgur plavından ve buğday çorbasından başka yemek de bilmiyor. Ama, o okul istiyor, öğretmen istiyor.

Servetine servet katmak için devletin bütün araç ve gereçlerini; devletin bütün olanaklarını kullanarak bir türlü doymayan, gözlerini para hırsı bürümüş insanlar, Çiçek'leri hiçbir zaman görmedi ve duymadı. Yine duymamak ve görmemek için minicik kızı konuşturmuyorlar. Alıp kaçırıyorlar.

Siz sıcak odanızda "Var mısın yok musun"u izlerken, devlet ve sizler Çiçek'in varlığından yokluğundan bile haberiniz yok.

Çiçek'i konuşturmadılar. Oysa, o, Uğur Dündar'dan kalem isteyecekti, defter isteyecekti, okul isteyecekti, güzel bir ev isteyecekti, silah sesleri olmayan bir Türkiye isteyecekti.

O gerçekleri söyleyecekti.

Onu dinlemeye bile gücünüz yetmedi.

Alın da başınıza çalın Türkiye'nin kalkınmışlığını gösteren bütün rakamlarınızı.
 
Toplam blog
: 278
: 3275
Kayıt tarihi
: 26.05.07
 
 

İstanbul'un Kadıköy ilçesinde doğdum. Bir daha da Kadıköy'den ayrılmadım. İstanbul Üniversitesi, Ede..