Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Haziran '15

 
Kategori
Tıp
 

Çiçek aşısını asırlar önce Osmanlı Tabibleri bulmuş.

Çiçek aşısını asırlar önce Osmanlı Tabibleri bulmuş.
 

OSMANLI TABİBLERİ


Hayat ne kadar garipliklerle dolu.
 
Bazen dost sandığınız hiç de dost olmuyor.
 
Bu gün bir karikatür gördüm ve düşündüm. İki kişiyi asmak üzere boyunlarına yağlı ilmek takmışlar ikisinin de altında tabure var. Biri diğerinin başının üstündeki ipi makasla kesmeye çalışırken diğeri onun altındaki tabureyi devirmek için ayağını tabure uzatıyor.
 
Hayat böyle bir şey!
 
Ne kadar yazık, ne kadar asılsız, ne kadar doğru değil.
 
Kime nasıl güvenilecek?
 
Hepimizin hayatında ummadığımız insanların darbesi olmuştur. Asla o yapmaz dediğiniz yakınlarınızın bile sizden habersiz neler yaptığını öğrendiğinizde şaşkınlık ve acı içinde kalıyorsunuz.
 
Size dost gibi yaklaşanlarda var tabi. Bir menfaat için yaklaşıldığını ancak onlar olayı ortaya çıkarttıklarında anlayabiliyorsunuz.
 
“Nasıl yani?”
 
Evet, aynen böyle!
 
Belki büyükleriniz söylüyor, belki arkadaşlarınızda sizleri uyarıyor ama siz gönülden bağlısınız. Onun samimiyetine inanıyorsunuz, onun size söylediği aslında havada kalan yalan sözcüklere kanıyorsunuz.
 
“Kişiyi nasıl bilirsiniz? Kendim gibi!”
 
Yok öyle değil. Kendin gibi bilmeyeceksin.
 
“Kişiyi nasıl bilirsiniz sorunun cevabı bence sadece bilmiyorum’dur.
 
Belki çok karamsar oldu ama gerçekte bu. Elbette herkes aynı değil, elbette kardeş gibi dostlarınız var, elbette denenmiş, sınanmış acı ve tatlı zamanlarda bir arada sırt sırtta dayandığınız dostlarınız var. Zaten aslında onlar dostlarınız. Diğerleri heyecana kapılıp dost sandığınız aslında dost yâda arkadaş, yaren olmayan tanıdıklarınız.
 
Nereden nereye?
 
Çiçek aşısı ile ilgili bir yazı yazmak istemiştim, sözün bittiği yer neresi oldu? Vardır bunda da bir hayır diyorum ve yazmaya başlıyorum.
 
Çiçek hastalığı herkeste görülebilecek bir hastalık. İrinli kabarcıklar, iz bırakan yaralar, ateşli ve ağır bir hastalık.
 
Çiçek aşısının Dr. Edward Jenner tarafından bulunduğu bilinir. Aslında çiçek aşısı bir asır kadar önce Osmanlı İmparatorluğunda uygulanan bir aşıymış.
 
Biraz daha detaylı anlattığımızda; 1717’de İngiliz Büyük Elçisinin eşi Lady Mary Montagü Türkleri seviyormuş. Hatta onlar gibi giyinmeye bile başlamış. Dostluklar kurmuş.
 
Benim yazımın başında yazdıklarımı lütfen hatırlayın. Türklere dost gibi görünen Lady Mary Montagü aslında Türkler hakkında bilgi ediniyor ve onları eşine aktarıyormuş.
 
Bu aralarda Türklerin çiçek aşısını yaptırdıklarını görmüş. Çiçek o zamanlar ölümlerle neticelenen ağır bir hastalıkmış ve İngiltere’de ciddi çiçek salgını varmış. Toplu ölümler oluyormuş.
 
İngiltere’deki dostlarına yazdığı mektuplarda bunu anlatmaya başlamış.
 
Lady İngiltere’ye giderken de bu aşının formülünü götürmüş.
 
Burada yine enteresan bir olay var.
 
Kraliyet ailesi aşıyı önce mahkûmlarda denemişler, onlar iyileştikten sonra kendilerine uygulatmışlar.
 
Ne yazık ki bu aşının Osmanlı’nın buluşu yâ da Osmanlı’dan geldiğini söylememişler.
 
Burada sadece ufak bir detayı atlamışlar.
 
Lady Mary Montagü’nün arkadaşlarına yazdığı mektuplarda, hastalığı geçirenlerin kollarından alınan sıvının güneşte kurutulduktan sonra sulandırılarak iğneyle cildin çizilip üzerine damlatıldığını yani bir çeşit formülü anlatması neticesinde Dünya Tıp tarihine aşı ile ilgili ilk kayıtlar böylelikle geçmiş olmuş.
 
İngiliz Lady dostluk göstermiş. Buradakilerle arkadaşlık etmiş ama onların sırlarını çalmış. Onlara dost görünmüş ama dost değilmiş.
 
Kıssadan hisse.
 
 
 
 
 
Nazan Şara Şatana
 
 
 
  
 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....