Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Nisan '09

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Cici Cemaatler-1

Cici Cemaatler-1
 

Düşün-Me Balonları Serisinden


- Hadi namaza!

- Hadi namaza!

- Hadi namaza!

Uyku sersemliği ile saate baktığımda bunun sabah namazı saati olduğunu anlamıştım. Namaza çağrı sesi yurtta kalan ağabeylerden birinin sesiydi. Yurt odalarındaki öğrencileri sabah namazına çağırıyordu. Israrla üç-dört kez de bizim odanın kapısını da çaldılar. Bazı arkadaşlar rahat bir uyku uyuyamayacaklarını anlayınca isteksizce yataklarından kalktılar ve abdestlerini almaya gittiler. Bir arkadaşım ve ben yataklarımızdan kalkmadık. O uyumaya devam etti. Bense bana yapılan diretme ile ayılan zihnimi tekrar uykuya yönlendirmeye çalışıyordum. Birkaç kez daha kapımız vuruldu ve sonra yine koridorlarda “hadi namaza…” sesi. O gün namaza kalkmadım ve aynı zamanda anladım ki bu tür yerler bana göre değildi.

Bu günlerde cemaatlerle Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğini aynı kefeye koymaya çalışıyorlar ya! İki grup da eğitime ve bilime yatırım yaptıklarını ve her ikisinin de okul ve yurtlar yaptırdıkları halde Fetullah’a bağlı kurumların kimi kesimlerce kötülendiklerini söylüyorlar. Bunu ayrımcılık ve toplumu ‘tek tipleştirici’ bir davranış olarak nitelendiriyorlar. Oysa cemaatler özgür irade ile katılan gruplarmış. Hiçbir zorlama yokmuş. Orada her şey gönül rızası ile yapılırmış. Bütün dünyaya sevgi ve eşitlik yayılırmış.

Ben ÇYYD’yi pek bilmem. İçlerinde hiç bulunmadım. Sadece ekranlardan yaptıkları kampanyalardan haberim var. Ancak cemaatler hakkında ÇYYD’den çok daha fazla bilgim var. Bakın Fetullah cemaati ilgili size birkaç tane örnek anlatıyım.

Yıl 1997’ydi. Lise’nin son sınıfındaydım ve üniversiteyi kazanmama destek olacak bir dershaneye gitmem gerekiyordu. O dönemde cemaate bağlı bir dershane son yıllarda yeni yeni ismini duyurmaya başlamıştı. Gidenler çok memnundu ve disiplinli bir eğitim verdiklerini duymuştum. O dershaneye gitmeye bundan dolayı karar verdim.

Dershanede ilk dikkatimi çeken kız ve erkek öğrencilerin ayrı sınıflarda eğitim görmeleriydi. Sınıfta bazı erkek öğrenciler şakalaşarak hocaya niye kızların olmadığını sordu. Hoca da sınıfta kızlar olmadığında sınıf sadece erkekler olduğu için daha rahat ve iyi bir iletişim kurulabileceğini iddia etmişti. Belki bu konuda kendince haklı olabilirdi. Ancak ayrımcılığı öyle bir boyuta taşımışlardı ki sınıflar değil devreleri bile ayırmışlardı. Erkek öğrencilerinin olduğu saatte kız öğrenci değil dişi sinek bile alınmıyordu dershaneye.

Bu ayrımcılığın ilk örneklerinden biriydi. İkinci ayrımcılık erkekler arasındaki ayrımcılıktı. Dershanenin ilk gününde bize bir anket doldurdular. Ankette pek çok soru vardı ancak aklımda kalan en dikkat çekicisi “beğendiğiniz liderler kimlerdir” olan soruydu. Ben de o dönemde ‘sağ’cı olmamla övünerek bir lider adı yazmıştım. Bu anketin nedenini çok sonradan anladım. Dershanede ilk günü, bizden sorumlu olan matematik öğretmenimiz, bizleri gruplara ayırarak kamplara ve ayrıca bazı akşamları ders çalışmak amacıyla etüde götüreceklerini vaat etmişti. Ben o zaman ankete kendilerine yakın düşünceler ifade etmişim ki pek çok etkinliklerine katıldım. Ta ki yurtlarında iki gece kalana kadar. Haftada bir kez dershane dışında öğrenci evlerine ya da hocaların kaldıkları lojmanlara gidip ders çalışıyorduk. Tabi her an ders çalışılmıyordu. Namaz saatleri hiç kaçırılmazdı. Namaz vakti yaklaştığı zaman hemen abdestler alınır ve topluca namaz kılınırdı. Bir anda ev mescide dönüşürdü. Ancak hiçbir zaman da namaz kılmak isteyip istemediğim sorulmadı. Biraz toyluk biraz da sürü psikolojisi ben de namazlar katılıyordum. Ayrıca namaz kılma alışkanlığım pek olmadığı için belki alışkanlık edinirim diye pek de zoruma gitmiyordu.

Sadece ders ve namaz yoktu. Ayrıca film de seyrettiriliyordu. İlk defa bir öğrenci evine etüde gittiğimizde, uzun bir ders etüdünden sonra hocamız biraz dinlenmeyi teklif etti. Bir de üstelik biraz televizyon seyredebileceğimizi söylemişti. Şimdi hatırlıyorum da, ders çalışmaktan çok bunaldığım için biraz televizyon seyredebilecek olmamıza o kadar sevinmiştim ki. Oysa televizyonda bize Fettullah Gülen’nin yaptıklarını anlatan bir video kaseti seyrettirdiklerinde büyük bir hayal kırıklığına uğramıştım.

Belki diyeceksiniz: “Hani bahsettiğin ayrıcılık?” Ayrımcılık şurada; bizi iki gruba ayırmışlardı ve hep bizim grubumuzu etütlere, öğrenci evlerine ve Kuran’lı iftar davetlere götürmüşlerdi. Anlayacağınız diğer grup daha çok ‘sol’ görüşlü öğrenciler ve solcu ailelerinin çocukları vardı. Onlara hiçbir zaman ayrıca vakit ayrılmadı. Hiçbir yemek davetine çağrılmadılar. Dershanedekilerin onlarla ilişkileri sadece ‘dershanecilik’ boyutu ile sınırlı kalmıştı. Ben biliyorum ki o etüt saatlerinde üniversiteye hazırlık anlamında, diğer gruptaki arkadaşların alamadıkları, pek çok şey kazanmıştım. Ancak bazı şeyleri de kaybetmiştim.

Belli ki bizleri kendilerine daha yakın bulmuşlardı ve ona göre planları vardı. Bu yazı çok uzadığı için onların planlarıyla ilgili izlenimlerimi bir sonraki yazımda yazacağım.

23 Nisan’ın değerini bilenlere; 23 Nisan Çocuk bayramınız kutlu olsun!

 
Toplam blog
: 4
: 343
Kayıt tarihi
: 26.02.07
 
 

Adana'da yüksek lisans okuyorum. Beş bucuk yıl Mili Eğitim' de resim öğretmenlik görevinden sonra Ah..