Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Şubat '07

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Cide yollarında II ( Rıfat Ilgaz'la)

Cide yollarında II ( Rıfat Ilgaz'la)
 

Büyük yazar, değerli insan Rıfat Ilgaz  " SarıYazma " romanının ilk sayfalarında: "Cide, doğduğum eşsiz, benzersiz memleket. Ne iyi etmiş de anam beni bu eşsiz, benzersiz memlekette doğurmuş!" der ve devam eder: "Her şeyimi yitirdiğim günlerde Cide' nin belleğimin duvarlarına yansıyan görünümleriyle dirilir, yaşama gücümü tazelerdim. Çocukluğumun anılarıyla yetinirdim."

Cide festivaline katılacağız Rıfat Ilgaz' ın bir öyküsünü okuyacak ve oradaki gençlerle tanışacağız. Gece yolculuk boyunca Rıfat Ilgaz' ın "Kumdan Betona" adlı öyküsündeki Necat' ı düşünüyorum, okuyup eğitimli bir insan olabilme uğruna verdiği çabaları. Ay bulutların ardına girdiği sırada ters yönde parıldayan iri yıldız gözüme ilişiverince Necat' ın yüksek bir tepedeki köyünün ışıklarını görmüş gibi oluyorum ve gülümsüyorum.

Rıfat Ilgaz' ı tepedeki köyüne götürmektedir Mühendis Necat, Abdülkadir Köyüne.
Rıfat Ilgaz, "Daha gidecek miyiz?" diye sorar umutsuzlukla. Elini yukarı kaldıran Necat yükseklerde yanıp sönen bir ışığı gösterir. "İşte köy şuracıkta!" der.
Rıfat Ilgaz mühendisin gösterdiği yöne başını kaldırınca:
"Neresi orası gökyüzünde mi sizin köy?" diye sorar.
Tıpkı otobüsün camından görüş alanıma giren yıldız gibi olmalı. Rıfat Ilgaz köyün ışıklarını "çok uzaklarda göz kırpan iri sönük bir yıldıza" benzetmiş. Sonra en çok hoşuma giden benzetmesi gelir:
"İp merdivenle çıkılırdı bu ışığa ancak."

Gün doğarken Karadeniz kıyısının muhteşem panoraması karşısında etkilenmek ne kelime adeta büyülendim. Kim bilir uzaklarda olan Cideliler ne denli özlüyorlardır kasabalarının yemyeşil ormanlarını ve masmavi denizini. Mayıs ayında Kastamonu Meslek Yüksek Okulunda yapılan Rıfat Ilgaz Sempozyumunda öğrenmiştim bu bölgenin en fazla göç verdiğini. Yoldan bir kemani bindi otobüse ve Cide' ye kadar onun güzel müziği eşliğinde devam etti yolculuğumuz.

Doğduğu kasabaya bu denli bağlı sevgi dolu vefakar bir Cidelidir Rıfat Ilgaz. Tüm insanlığın acılarını ve yoksulluğunu kendine dert edinmesinde, "on iki yaşın masalsı evreninde" ayrılmak zorunda kaldığı Cide' de yaşadığı olayları ince zekası ve derin gözlem gücüyle birleştirerek belleğinde tutmasının çok büyük katkısı olduğunu düşündürdü bana. 1910 yılının karlı bir gününde doğmuş olan Rıfat Ilgaz' ın gelişim çizgisine baktığımızda çocukluğundan itibaren iyi bir okur olduğunu görürüz. Bir gün eve koltuğunun altında kalın kitaplarla gittiğini gören bir komşu hanım bakınız neler söylemiş ortaokullu Rıfat' a:

"Evladım, bu kitapların hepsini sen mi okuyorsun?"
"Oysa bu kitapları haftada bir değiştiriyor, okul kitaplığında yeni çıkan kitap bulamayınca Saim Efendiden geceliği yüz paraya kitaplar alıyor, ucuza getirmek için yüzlerce sayfalık kitabı, okulda başlayıp geceli gündüzlü okuyup evde yatağımda bitiriyordum." diye anlatır Rıfat Ilgaz Sarı Yazma' da. Bir gün Saim Efendi Rıfat' a kızar.
"Yağma yok Efendi!" der.
"Üç yüz sayfalık kitabı sana yüz paraya okutmam ben! Herkes bunu dört günde okuyor. On kuruş vereceksin!"
"Hangi kitabı okursam okuyayım ben sana gene dört günde on kuruş vermiyor muyum? Daha ne istiyorsun?" diye yanıt verir Rıfat.
Bir arkadaşına edebiyata okumaya olan sevgisini de bakınız nasıl anlatıyor:
"Ben bu derse sınıf geçmek için çalışmıyorum...Önce seviyorum edebiyatı...Kitap okurken bir kalabalığın içinde, insanların arasında görüyorum kendimi. İki Çocuğun Dünya Gezisi' ni okuyordum geçen yıllarda. Kendimi bütün dünya çocuklarının arasında görüyordum."
Aradan çok değil bir iki yıl geçmiştir ve Rıfat artık Verter' in Çektikleri' ni okumaktadır.
Verter' in Çektikleri' ni okurken bile Rıfat seven bütün gençleri, insanlığı düşünüyor...


Rıfat Ilgaz' ın Sarı Yazma' sını okurken, ister istemez günümüzle karşılaştırma yapmaktan alamadım kendimi.Birbiri ardından sorular akıyordu zihnimde:
Şimdi gençlerimiz neler okuyor?
Gençlerimiz ne kadar okuyor?
Gençlerimiz, çocuklarımız okuyor mu?

Festivale çocukları okumaya özendireceğini umduğumuz bir etkinlikle katılmaya karar verdik. Her ne kadar bazı teknik sorunlar yaşamamız nedeniyle Rıfat Ilgaz' ın "Kumdan Betona" adlı çocuk romanını istediğimiz mükemmellikte canlandıramadıysak da, bizi dikkatle dinlemeye çalışan gençlerimiz, okuma sonrası öykü yazmaya katılan gençlerimiz gelecekten umutlu olmamızı sağlıyor.
Bakın neler söylemiş Cideli gençlerimizden Başak:

..Ben bir Cideliyim
Deniziyle, toprağıyla
Ağacıyla, çiçeğiyle,
Ben bir Cideliyim.

Buse de tatillerde bol bol kitap okuduğundan bahsetmiş. Ve çok önemli bir açıklamada bulunmuş.
"Ben de kitaptaki şekilde okumayı hedefledim.Büyüyüp onun gibi iyi yerlere gireceğim."

Sonra da
KIRMIZI , YEŞİL
MAVİ DENİZ
İŞTE CİDEMİZ...
dizeleri ile Cide'nin sloganını hatırlatmış Buse ve bizlerden sloganı unutmamamızı rica etmiş.
Beste ise "Havasıyla suyuyla aşık olduğum Cide" diye başlamış anlatmaya.
Kırmızı güneş, yeşil orman, mavi deniz, İŞTE CİDEMİZ... diye sürdürmüş yazısını.
Berfin, Elif, Simay Ezgi, Öykü, Selin, Buse, Pelin Burcu ise yaptıkları resimlerle katkıda bulundular çalışmamıza.
Burada etkinliğe katılan gençlerimiz Başak, Buse, Beste, Berfin, Elif, Simay Ezgi, Öykü, Selin, Buse, Pelin Burcu ve  katıldığı halde adlarını öğrenemediğimden  yazamadığım tüm genç katılımcılara  çok teşekkür ediyor ve bol okumalı günler diliyorum.
 Bizi sabırla dinleyip sürenin uzunluğu nedeniyle sondaki çalışmaya katılamayan gençlerimize de teşekkür ediyorum. Onlara da bol kitap okumalı günler diliyorum.

Bizleri festivalde konuk edenlere, yalnız bırakmayarak dinletiye katılan genç yaşlı tüm dostlara, Rıfat Ilgaz dostlarına, Cidelilere teşekkür ederim. Emel Dinseven

 
Toplam blog
: 566
: 1338
Kayıt tarihi
: 11.07.06
 
 

Edebiyatla ilgileniyorum. Ayrıca amatörce belgesel film çalışmaları yapıyorum ve kültürel etkinlikle..