Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Haziran '18

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Çiğ Tanem

Çiğ Tanem
 

Sahibine Ulaşmayan Mektuplar


Özlemenin adını koymak istiyorum. Bir çiğ tanesinin seherde üşüyen yaprağa can verdiği gibi; seni özlemek bana yaşama gücü veriyor! Artık martılara inanmıyorum; her sabah sancılı gün doğumları ile birlikte çiğ taneleri misali içimi ısıtıyorsun! Yıllardır martılar beni hep kandırdı. Yokluğunda, seni beklerken fırtınalı rıhtımlarda, martılar vardı yanımda; 'O, gelecek' diyorlardı da sen gelmiyordun! Yeni bir vapurun rıhtıma yanaşmasının heyecanı içinde “Yine gelmedi' diye alaycı çığlıkları atarken martılar; ben nasıl da aldanmışım! Şimdi martılar da yok beklemenin tadına doyduğum sensiz banklarda… İnan ki yalnızım, yapayalnız! Sensiz, sessiz ve kimsesiz… 
 
Dün gece rüyamda sen vardın yanımda! On Sekiz Mart Tepesinde çimlerin üzerinde, saçların dizlerimde uzanmış; geçmişin hasretli izleri yok olmuş, çocuklarımıza isimler buluyorduk! İnanır mısın dizlerimin sızısı dinmişti? Gözlerim, mavi ile yeşilin verdiği huzur ile dinlenmişti. Saçlarını tararken parmaklarım, o martı geldi ve karşımıza kondu. Bana 'Abdal' dedi… 'Rüya bu, asla gerçek olmayacak' dedi. Birden sen yoktun dizlerimde! İçime bir titreme geldi! Parmaklarımın arasında kalan saç tellerini göğsüme sardım. Yine de üşüyorum! Artık martıları sevmiyorum. Sonrasında yaprağın üzerine tutunamayan çiğ tanesinin avuçlarıma düşüşünü bir görseydin… O kadar mutlu idi ki… Sen benim gece yağan ve yaprakların üzerinde kalan çiğ tanemsin! Bir tanemsin…  Seni, şiirlerimin kraliçesi yaptım...  Her mısrada saçların var, her nakaratta gözlerin bana bakıyor! Artık beni sana kavuştur-mayan martıları sevmiyorum…
 
Hatırlıyor musun? Deniz ne zaman dalgalı olsa, martıların çığlıklarında ikimiz simitlerimizi paylaşırdık! En çok da buna simitçi çocuklar sevinirdi. Ben seni bu kadar çok seviyorken, sevdiğimi en çok simitçi çocuklar biliyorken, beni çiğ tanelerine muhtaç etmenin ne anlamı var? Şimdilerde özlemenin adı oldu çiğ taneleri.. Bütün şiirlerimi onlara okuyorum, bütün şarkılarımı  onlara yazıyorum. Onlar beni dinliyor, onlar beni anlıyor!
 
Kaç kere sordum bilmiyorum? Yeniden sormak istiyorum; nolursun martıları karıştırma! Onlara inanmıyorum artık! Postacılar sana yazdığım mektupları geri getirmekten yoruldular. Telefon tellerindeki kırlangıçlar  beni anlamakta zorlanıyorlar! Saçlarınla dinlenen gözlerim, parkımızdaki boş banklarda yollarını gözlüyor! Yol kenarlarındaki papatyalar saçlarına taç olmak hasretindeler..  Yorma beni, yorma şiirlerimi; nazlarını olduğun yere bırak ve hemen gel! Şafaklarla birlikte ağaran saçlarını getirmeyi unutma! Saçların olmazsa olmazım. Aynı filmlerdeki gibi... Karşıda geldiğini görünce salınmış saçlarına tutunmak için sana doğru koşmak istiyorum. Sevdalı şiirleri okumak, okumak istiyorum. Itır kokulu saçlarını çok özledim. Yeniden sorsam kızmazsın değil mi?:
Bele değen siyah saçların duruyor mu?
 
Saçların duruyorsa, haber ver de geleyim!
Dizlerimde sıcacık, kavuşmak tek dileğim
O halinle güzeldin, vuruldum yaralıyım
Mutlu musun sen bensiz, mutlu musun bileyim?
 
Nazın vardı, bitmeyen; saçların savururdun
Beklemenin tadında, sen beni çokça yordun
Yollarıma geçilmez, gereksiz ağlar kurdun
Mutlu musun sen bensiz, mutlu musun bileyim?
 
Eylül’dü buluşmamız, son görüşüm Eylül’dü
Gelinliği giymiştin, başındaki bir tül’dü
Rüya imiş, hayâlmiş, senden kalan tek gül’dü
Ben yorgunum, hem mutsuz, sen nasılsın bileyim?
 
Saçların duruyorsa, kavuşmak tek dileğim!
 
Gündüz AYDIN (05424278661)
 
Toplam blog
: 51
: 174
Kayıt tarihi
: 13.09.11
 
 

Emekli öğretmen, şair, yazar ve gazeteci. Geniş bilgi için (www.gunduzaydin.com) ..