Çikolata ekmekten neden daha önemlidir?

İnsanoğlu zaten vermeniz gereken şeyleri önemsemiyor… Hatta hayatın gerekleri de onun için biraz gereksiz. Karnı aç, ödül peşinde. Bu durum insanın temelde kapitalist terminolojiye uygun olarak yaratıldığını gösteriyor. Kanıtlanmış, bu böyle. Bir çocuğu öğle yemeği ya da çikolata seçenekleri için koştur aç olsa bile çikolata kazanacaktır. Büyüklerde de durum farklı değil. Fakir bir gence ev ya da araba de, sokakta sürünüyor olsa bile araba diyecektir. Çünkü insanlar mecburiyetlerin peşinden yürür, isteklerin arkasından koşarlar.

Ve biz millet olarak bunu hiç kullanmıyoruz. Çalış da ekmeğini kazan diyoruz, çalış da hayalini kurduğun arabayı al demiyoruz. Ekmeğini kazanmak istediği bir şey değil ki nasılsa karnı doyar; ama araba öyle mi… Bence Amerika’yı Amerika yapan bu kapitalist görüştür. Etik gelmiyor ama sonuçları bakımından oldukça doğru bir fikir. Bir düşünce size yanlış gelse bile mutlaka doğru yanları vardır. Katilden bıçak kullanmayı öğreneceksin; patates doğrarken elini kesmezsin.

Ülkemizde kapitalizm hâkim ama halkın ruhu sosyalizm. Kapitalist malı götürüyor, biz bir lokma ekmeği paylaşıyoruz. Ve o gördüğünüz gökdelenlerin sahipleri bir lokma ekmek düşüncesiyle işe başlamamışlardır. Öyle olsaydı kelik (baraka) yapıp otururlardı. Bir insan zenginse sahip olduğu yaşam anlayışı nedeniyle zengindir; fakirse de öyle. Bir iş bulayım, param olsun, karnım doysun diyen adamın zengin olması mümkün değildir. Çünkü bunların itici gücü yoktur, o kadar çalışır. Biz fakir değiliz, düşüncelerimiz fakir.

Söyle bakalım gence, altına BMW alsın, yeşil konağın Jaklin’i Arzu Sarızave, Maldivler’de tatil filan asgari ücrete çalışır mı ki çalışmasın zaten. Ülkemizdeki imkânlar bile bu dilenci anlayışımız yüzünden kısıtlı.  Değilse insanlarımıza ödül gibi muhteşem hedefler gösterseydik Hasan Dağı’nın taşlarını  bile altın yaparlardı. Şimdi ise Hasan Dağı’nın taşlarıyla ayakları yara bere içinde. Kerim Korkut’un ilk düşüncesi bu lanet anlayışı bu ülkenin insanlarının yüreğinden söküp atmak.