Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Erdoğan Özgenç DOST MECLİSİ

http://blog.milliyet.com.tr/erdoganozgenc

09 Şubat '14

 
Kategori
Güncel
 

Çile (Ülke yalnızlık çilesinin kurbanı)

Çile, Muhayyer makamında bir şarkı değil; “Yalnızlık çilesi”

Biz mi istedik koskoca Adana’nın

Her sokağında

İnsanca açmış çiçekler neşe yayarken

Dökülürken her yürekten sevgi  “sözcükleri”

Çaresizlikten kıvranmayı

Yaşarken yaşamayı becerememeyi…

Bir de “her eve lazım bir Vali” boynunuzu büküyor, utandırıyorsa

Beceremediğinize şükretmek zorundasınız…

Bu kent sahipsiz

Gerçek Adanalılar ise “yapayalnız” kendi memleketinde bir nev’i yabancılar…

Üstelik Adana da Adanalı olmak çok zordur…

***

Bizler elimize geçen her fırsatta acımadan bıkmadan usanmadan hatta utanmadan;

Dünyayı kirletiyoruz…

Farkında mısınız?

Şarkılarımız kaybolmuş

Yaşama sevincimiz çalınmış

Bize reva görülen tek şey;

“Çile” olmuş…

Uzun yolda havaalanlarında sınır kapılarında cadde de sokakta sinemada

Otobüs duraklarında

Milli piyango kuyruklarında, vergi dairelerinde Bankalarda hatta okullarda resmen sürünüyoruz…

Resmen ruhsuz “Q matik’lerin” esiri olmuşuz…

Gir sıraya numaranı takip et yandı koş işini hallet ve hala sinirlenmediyseniz “gülünüz”

Ne bu yahu insanın parasıyla rezil olmasından başka bir şey midir bunun adı…

Oysa uyarmışlardı birileri;

“Medeniyet dediğiniz tek dişi kalmış canavar”

Medeniyetten geçtik hepimiz birer “canavara” dönüştük…

Yani anlayacağınız çok uzun zamandır

“İnsanlık” ayaklar altında tozlu ve ıslak bir paspas gibi…

***

Dikkatinizi çekti mi Allah’ınız severseniz; biz ulus olarak da çok değiştik;

Şakalarımız bile yavan

Stadyumlarda

Şarkılarda romanlarda dizilerde

“Küfrün” haddi hesabı yok…

Küfürlerden utanmıyoruz bilakis kahkahalarla “gülüyoruz”

Haliyle de;

Dudaklarımızdaki “gülümsemeler” müstehcen hatta sahte…

Bir de hiç başka “çileniz” yokmuş gibi üzerine üstlük koyun “dost kazıklarını”

Hadi göreyim şimdi sizi; buna “yaşamak” diyebiliyorsanız deyin…

Ne diyor şair; “Yaşamak bu değil arkadaş…”

Bence de…

***

Bir uyuşukluk bir “nemelazımcılık” sarmış ruhumuzu

Bakışlarımız hem soğuk hem de düşünceli,

Yürümekten bile aciziz hatta yürümek bile istemiyoruz

Birde “lüks” merakımız var ki hiç sormayın

Hemen her evde bir araba (otomobil)var, (dedelerimiz “tomofil” derlerdi…)

Hatta bazılarında örneğin Antakya’da nüfus az ve yerleşim alanı çok dar olmasına rağmen

Evin babasının arabası var, hanımının hatta kızının bile arabası var; üç dört!

Yüz metre ötedeki “künefeciye” bile arabasıyla gidenlerin sayısı inanın hiç de azımsanacak sayıda değil…

Antakya bir minik örnek ama ülkenin her yanı aynı…

Üstelik “tomofillerin” çoğu da Banka kredisiyle alınmış ve bu nedenle de en az 36 ay Bankaya rehinli…

Sorun kendisine; araba benim diyecektir oysa gerçeği, borç bitene kadar araba “bankanın”

“Krediyle” aldığını söyleyeni bulursanız tabi…

“Aldık işte hiç sorma!”

***

Bir tuhaflık da “sosyete pazarlarında”

Adı böyle ama bendeniz “Adanalı sosyetenin” o pazarlara gittiğini hatta

Yanından bile geçtiğini hiç sanmıyorum…

Gidenleri belli de adı neden sosyete pazarı anlayabilmiş değilim…

Havalı olsun, ya da oralara gidenler kendilerini kırk yılda bir “sosyete” sansınlar diye mi acaba?

Gerçekten çeşit de çok, üstelik de ucuz hanımların dediğine göre,

Yine de iyi çünkü hiç mi değilse millet “sevgililer gününde” eşine alacağı dantelli kırmızı donun ucuzunu bile buradan alabiliyor artık…

İlginç olanı da şudur; buradan giyinenlerin hiç biri; “sosyete pazarından giyiniyorum” demezler…

***

Kısacası;

Küflenmiş ve uyuşturulmuşuz…

Giderek de yükünüz kaldıramayacağımız sorumlukların ve borçların altına giriyoruz…

Yalan söylemeyi olduğumuzdan daha büyük görünmeyi yeğliyoruz…

O yüzden olmalı ki çoğumuz;

İçimizden geldiği gibi gülemiyoruz; yalapşap ve isteksiz…

Gülmüyoruz “sırıtıyoruz”

Yaşama sevincimiz de söndükçe sönüyor kış güneşi gibi ısıtmıyor…

Ve hayat her şeyiyle aynen devam ediyor;

Alan memnun satan memnun; yoksa birileri ortaya çıkıp demokrasi sandıkta diyebilir miydi?

Nah sandıkta!

Demokrasi ve sandıklar akıllı, zeki başarılı insanlar vatanseverler için vardır; sürüler için değil…

Bizi yönetenler dikkatiniz çekti mi; son zamanlarda zeytinyağı misali,

Kendilerine söylenenleri, belgelerle ispat edilenleri dahi üzerlerine almıyorlar, yakıştırmıyorlar başkalarının üzerine atıyorlar;

Hatta 60 yıldır iktidara gelemeyen bir partinin üzerine…

Pes doğrusu pişkinliğin bu kadarına “PES…” İnsan ne diyeceğini şaşırıyor

Bence buna “zeytinyağı gibi suyun üzerine çıkmak” denir…

Zaten Başbakanın da Cumhurbaşkanınızın da (benim değil) etrafı da bu yüzden resmen “yağdanlık” dolu…

***

Bir Pazar yazısının daha sonuna geldik, bize düşen;

En güzel en mutlu en huzurlu ve başarılı bir Pazar tatili dilemektir…

Hepsi yanınızda olsun…

İyi pazarlar…

Erdoğan ÖZGENÇ

 
Toplam blog
: 846
: 425
Kayıt tarihi
: 26.06.12
 
 

Emekli banka müdürüyüm ama kart vizitimde "insan" yazıyor. Adana'da ikamet ediyorum. Herk..