Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ocak '08

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Çılgınca seviştiren kavgalar

Çılgınca seviştiren kavgalar
 

Işık loş, saat ileri. Dışarıda hava yağmurlu. Karabulutlar içeriyede girmiş, sinirler bamteli gibi.

Adam sandalyesinde, bacakları sandalye ayaklarının berisinde, dirsekleri masada ve yüzü avuçlarının içinde.

Kadın ayakta, elleri kalçasında, dört dönüyor masanın etrafında. Dalgalı ve uzun saçları taranmamış, dağınık! Kaşları çatık ve herzamankinden daha kırmızı dudakları.

- Sorduğum soruya cevap versene be adam!

- Ben bu tartışmayı daha fazla sürdürmek istemiyorum...

-‘Nolcak? Her zaman yaptığını yapacaksın değil mi? Kaçacaksın !!! Gerçekleri duymak kulaklarını tırmalıyor.

- ( Senin bu lanet sesin tırmalıyor benim kulaklarımı, ne kadar bıktığımı bir bilsen ) Benim kulaklarımı tırmalayan tek şey senin bu ayarsız sesin. Ayrıca senin o gerçekler dediklerin paranoyik beyninin ürettiği paranoyiklikler.

- ( Lafa bak? Paranoyik paranoyiklikler ) Kendini tekrarladığının farkında mısın sen? Paranoyik beynin ürettiği paranoyiklikler? Bi kere ona paranoyalar derler paranoyiklikler değil. Sen benim beynime kurban ol dingil o olmasaydı çoook sürterdi burnun yerlere.

Adam ani bir hareketle ayağa fırlar ve yüzüyle kadının yüzüne iyice yaklaşır...

- Yok yaaa!!! Senden öğrenecektim konuşmayı. Daha düne kadar paranoyanın ne olduğunu bilmiyordun sen, hala bilip bilmediğinde meçhul. Tanıştığımızda iki kelimeyi bir araya getiremiyordun, şimdi başıma bilimadamı kesildin. Dingil senin anandır! Doğru konuş! Ükala!

Aynı hırsla adamın yüzüne iyice yaklaşır kadın, artık burun buruna gelmişlerdir.

- Anamı karıştırma! Terbiyesiz! Her fırsatta onun adını kirletmeye çalışıyorsun! Anam kadar taş düşsün başına. SERSERİİİ !!! Hee birde onun adı Ükela değil U- ka- la. Sonra bilimadamı değil bilimkadını. İki kelimeyi bir araya getiremiyormuşum... Şimdi söyletme beni... Sahtekâr !!! Konuşurken yüzüme bakamıyordun, baktığın zamanda konuşamıyordun. Ben mi iki kelimeyi bir araya getiremiyor muşum? İyi hatırla o günleri!!! ( Nede tatlı oluyordu o halleri. İlkokul çocukları gibi kekeleyip duruyordu )

- Bağırmadan konuş! Tükürüklerine de hakim ol! Şimdi bir bağırttırırım seni, anlarsın dünyanın kaç bucak olduğunu! Bana bak! Benim tepemi attırma pişman ederim seni! Asıl senin dilin damağına dolaşıyordu yanımda. ( At kuyruğu saçların, elma yanakların ve kırmızı, çiçekli bahar elbisenin içinde küçük kızlar gibi kıkırdıyordun )

- Nolacakmış? Hadi pişman et beni! Nasıl pişman edecekmişsin görelim. Vuracak mısın ?

He? Vuracak mısın? İşte sen bu kadar erkeksin. ( Kendine gel! Şimdi sırası değil hemde hiç değil ) Vursana hadi vur!!! Bi yapmadığın bu kaldı. VUUUUUUR! ( Vur, vur, vur, VUR !!! )

-( Nasıl da güzel kokuyorsun... Terlemişsin yine, öyle seviyorum ki senin ter kokunu. Kaşlara bak! Hırçın, parçalayıcı, çılgın... Biraz uzaklaş benden! Uzak dur! Çıldırtma beni! Bu ne ya şimdi? Kadının üzerime çullanmadığı kaldı benin düşündüklerime bak şimdi? ) Yahu manyak mısın sen? Nerden çıkardın şimdi vurmayı? Ben benden güçsüz insanlara el mel kaldırmam. Tahrik etme beni. ( Tahrik etme beni, tahrik etme beni, tahrik ediyorsun beni ... ) Çek git başımdan sıktın iyice ha!!! Böyle çirkefleşince ( hırçınlaşınca ) kendini bana daha mı iyi anlatabileceğini sanıyorsun?

- Gitmiyorum ulan!!! Tahrik olsan ne yazar ? ( Terledim... elbisem yapışmaya başladı. Belli oluyor mu acaba? Hiç de öyle bakmadı bana ama! Üffff ya bu da ne şimdi? İçim içime sığmıyor. Şeytan diyor tut yakasından... Uzaklaşma ulan! Erkeksen dur ve dayan şimdi karşımda ) Ne yazar diye sordum sana!!! Bu mesele bugün çözülecek! Sorduğum soruya cevap ver!

- Ne sorusu? Soru moru sormadın sen bana. Kendi kafana göre soru üretiyorsun cevap bekliyorsun. ( Neydi mesele yaa? Nerden geldik şimdi buralara? Saçların gözüne gelmiş, kavgalı olmasaydık çekerdim onları. Kendin görmüyor musun? Çeksene saçlarını, rahatsız olmuyor musun? Elbisen? Bütün hatların görünüyor...Çıldırtma beni ) Git başımdan Kadın seninle uğraşamam ÇILDIRTMA BENİ !!!

Adam bunları söylerken kadını iki eliyle iter... Kadın sendeleyerek iki adım geri gider ve duvara dayanır. Bunun üzerine adam iki adım öne gider, iki elini yumruk halinde, kadının başını aralarında bırakarak, duvara dayar ve birkaç salise gözgöze gelirler.

-( Uzun zamandır kollarının bu kadar güçlü olduğunu faretmemiştim, sende terlemişsin! Şu kokun yok mu? Biraz daha yaklaşsana salak ! )

Tabii kendi kafama göre soru üreteceğim, ne bekliyordun? Senin kafana göre soru üretseydim. Senin kafana göre cevabınıda verseydim. Senin istediğinde bu zaten. ( Ohhh paşam benim! Ben söyleyeyim ben dinleyeyim, ben sorayım ben cevaplayayım. Ben sinirden sırılsıklam olayım sen keyfine bak ! ? ! ? ! ? ! Yok öyle Paşam! Yemezler... Senin daha işin var!!! ) Bana bak! Ya bu konu bu gün ortadan kalkar, yada sen kendine yatacak yer bulursun ! Bak çok ciddiyim... ( Hemde çok ) Lütfen bu meseleyi çözelim ( Hemde hemen ) Şimdi burada hallolsun bu iş! Bıktım bu meseleden ( BIKMADIM HİÇ BİR ZAMAN BIKMAYACAĞIM !!! ŞİMDİ BURADA HALLOLSUN !!! )

Kadın bunları söylerken kendini adamın kıskacından kurtarmıştır.

-( Beni tehtit ediyorsun demek? Kendime yatacak yer arayacakmışım öyle mi? Tamam ulan bu iş burada biter! Ben öyle kuru tehtitlere pabuç bırakmam! ) Şimdi bak bu kadar büyütecek birşey yok ama git diyorsan giderim. İstenmedik yerde kalmam. Ananda kına yakar artık

-Başlatma şimdi anandan babandan. Cehennemin dibine kadar yolun var. Herşey hep senin istediğin gibi olmayacak! Gideceksen git. Kal diyeceğimi sanıyorsan yanılıyorsun. ANLADIN MI BENİ ??? ( Eğer o kapıdan çıkarsan dönüşün olmaz arkadaşım... Kapıya doğru GİTMEEEEEE !!! )

Hırsla komidinde duran vazoyu çiçekleriyle birlikte kaptığı gibi adamın üzerine fırlatır... Vazo adamı ıskalar ve kapıda paralanır. Adam kadına doğru bir hamle yapar, kadında adama doğru bir adım atar... Odanın ortasında buluşurlar...

Erteşi sabah oda savaş meydanına dönmüştür. Kırık cam parçaları, devrik masa, sandalye ve komidinler. Düğmeleri koparılmış gömlek, parçalanmış elbise ve her nedense birbirlerine daha söyleyecek çok şeyi olan derin bir uykudan uyanmış, sesi kısık, çılgın bir çift.

-Bu işi yine yapalım sevgilim...Olur mu?

-Hemde bu gece... Seni seviyorum. Çılgın...

Blognot: ( Parantez içinde kalın yazılanlar kahramanlarımızın düşünceleridir )

 
Toplam blog
: 121
: 1814
Kayıt tarihi
: 29.01.07
 
 

Almanya'da doğdum. Haylaz bir öğrenciydim. 16 yaşımdan beri ticaretle ilgileniyorum. Şu anda büyük b..