Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Temmuz '10

 
Kategori
Futbol
 

Cilvesi bol oyun

Cilvesi bol oyun
 

Honduras Milli Takımı


Liglerin bitiminden bu yana yaklaşık 2 aydır ara verdiğim köşe yazılarıma bugün itibari ile tekrar başlıyor ve siz okuyucularıma merhaba diyorum.

Kaderin çok büyük bir cilvesi ile sona eren Süper Lig sezonu 3 hafta sonra başlayacak. Bu arada hazırlık ve şampiyonlar ligi ön eleme maçları ile idare edeceğiz.

Haziran ayının son 20 gününü ve Temmuz’un ilk 10 gününü Dünya Kupası heyecanı ile geçirdik. Herkes yine yorumlar yaptı, tahminler yapıldı, sonunda şampiyon favorilerden biri olan İspanya oldu. Benim iki tahminimden (sallamamdan) birisi şampiyon olan İspanya, diğeri de turnuvanın sonuncusu olan İtalya’ydı. (Gönlümün favorisi Urguay ise yarı final oynayarak beni oldukça mutlu etti. Keşke kupa Uruguay milli takımının kaptanının ellerinde havaya kalksaydı. O zaman kupa törenini de mutlaka seyrederdim).

Dünya kupasını izlerken, zaman geçtikçe takımlar arasındaki güç farklarının iyice azaldığını, her takımın her takımı yenebilecek durumda olduğunu düşündüm. Çift devreli lig usulü ile oynanan ve güçlü ile güçsüzlerin daha adilane ayırt edilebildiği sistemle oynanan grup elemelerinde güçsüzler zaten evlerinden seyrettiler maçları.

Çok enteresan bir detay ama bu dünya kupasına katılan 32 takım içinde yenilgi yüzü görmeden evine dönen tek takım Yeni Zelanda’ydı. Yeni Zelanda ülkesi, Honduras ve Cezayir ile birlikte bu turnuvada en zayıf halkalar olarak görünüyorlardı. İşte o Yeni Zelanda biri İtalya olmak üzere grupta oynadığı 3 maçta da berabere kalıp grubu son şampiyon İtalya’nın üzerinde 3. bitirerek evinin yolunu tuttu.

Şampiyon İspanya’yı yenen tek ülke olan İsviçre’ye , hem de kendisinin hiç bir iddiasının olmadığı maçta boyun eğmeyen Honduras ile İngiltere gibi turnuvanın en favorilerinden birine yenilmeyip kök söktüren Cezayir’in aslında büyük tabir edilen takımlardan futbol olarak çok da bir farkları yoktu.

Paraguay, 0-0 giden maçta İspanya karşısında elde ettiği penaltı vuruşunu gole çevirmiş olsa bugün belki bambaşka bir tablo vardı karşımızda.. Şili 10 kişi kaldığı maçta ispanya karşısında 2-0’dan skoru 2-1’e getirdi. O maç berabere bitmiş olsa İspanya gruptan bile çıkamayabilirdi.

Ya da Gana Uruguay karşısında 120.dakikada kazandığı penaltıyı gole çevirse, Uruguay Hollanda karşısına aynı anda 4 eksikle çıkmasa, ya da o maçta Hollanda’nın ofsaytten kazandığı 2.golde hakem doğru karar verse neler değişirdi kim bilir?

İngiltere’nin çizginin 56 cm. içine düşen topu olması gerektiği gibi gol olsa Almanya’yı geçebilir miydi? Arjantin’in Meksika karşısındaki ofsayt golü vs vs......

Bu örnekleri daha da çoğaltabiliriz. Gelmek istediğim şudur ki, özellikle bu tip tek devreli ve akabinde eleminasyonlu sistemlerde her şey pamuk ipliğine bağlı. Futbolun cilvesi o kadar çok ki, en ufak detaylar herşeyi bir anda değiştirebiliyor. Skor, sonuç bağımlısı olmaktan çıkıp detaylara inebilirsek başka şeyleri de görme şansı elde edebiliriz. Futbolun daha adil olup, gerçekten hakedenlerin kazanma ihtimalinin daha yüksek olduğu sistemler oluşturulabilse , güçlüler ile zayıflar daha iyi ayırt edilebilse daha iyi olmaz mı?

Neler mi yapılmalı? Hakem hatalarını en aza indirgemek için teknoloji kullanılsa, takımlar sadece bir maç kazanarak veya kaybederek eleyip, elenmese.. Örneğin çok maçlı grup elemelerinden sonra finallere 16 ülke kalsa ve bu 16 ülke tarafsız sahada tek devreli lig usulü oynasa , sonuçta 1. ve 2. olanlar basketboldaki play off gibi 7 maç üzerinden birbirleri ile seri maçlar yapsa ve şampiyon belirlense, o zaman bu şampiyona kim haketmedi diyebilir ki.

İnsanlar elele tutuşsa, hayat bayram olsa, vuvuzela sesi hiç bir zaman duyulmasa, kahin ahtapot paul’un bilemediği maçlar da medyaya yansısa daha iyi olmaz mı?

Bu kadar hayal kurmak yeter, 1. Young Boys maçı sonrasına kadar hepiniz sağlıcakla kalın..

Saygılarımla,

Muhittin KAYAKIRAN

mkayakiran@borusan.com

 
Toplam blog
: 72
: 623
Kayıt tarihi
: 12.11.09
 
 

1974 Adana Doğumluyum. İTÜ Makina 1996 mezunuyum. Hobilerim arasında film seyretmek, müzik dinlem..