Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Aralık '10

 
Kategori
Siyaset
 

Çimento soslu Deştin fasülyesi?

Bakınız; bir yerin doğal ortamı, tıpkı insanların en değerli varlığı olan “NAMUSU ve İFFETİ” gibidir. Onu bir defa kaybettiniz mi, artık aynen yerine koymanız mümkün değildir! Doğal ortamların bakir kalması, geleceğimiz açısından son derece önemlidir! Yemin olsun, Deştin Fasulyesi, çimento tozundan daha lezzetlidir! İnanmazsanız deneyiniz!..

Öncelikle bunları tespit ederek yazımıza başlayalım… Yatağan halkının istemediği ve yıllardır mücadelesi verilen “Çimento Fabrikası” kurulması konusunda, 23 Aralık Perşembe günü saat 13.00'te, Bayır'da bir bilgilendirme toplantısı daha yapıldı. Toplantıda görünen oydu ki; daha önce bu fabrikanın yapılmasına dün “Hayır!” diyenlerin, bugün “Evet!” dedikleri; dün “Evet” diyenlerin ise, bugün “Hayır” dedikleri görüldü. Tıpkı ünlü türkümüzdeki; “Karakolda doğru söyler/ Mahkemede şaşar…” sözü gibi…

Bunlar da bir yerlere seçilmeden önce, yani muhalefette iken “Hayır”cı, koltuğa oturduktan sonra “Evet”çi; koltuk elden gidince de yine “Hayır”cı oluveriyorlar. Sade siyasîler mi böyle? Hiç olur mu? Dünün en keskin “Çevreci” gazeteci ve köşe yazarlarının da, bugün saf değiştirdiklerini ibretle izliyoruz. Ne oluyor, ne değişti, gökten vahiy mi geldi de, başımıza 'Sanayici' kesiliverdiler, bir türlü anlayamadık gitti!? Son toplantı günkü yazılarında diyorlardı ki; “… Bölgedeki zeytinlikler zarar görecekmiş! İyi de, bölgedeki zeytinlikler termik santraldan, mermer atölyeleri ve fabrikalarından zarar görmüyor mu? Bana sanki, bu işlerde de “lobi faaliyeti” var gibi geliyor? Sanki birileri, Çevrecilere 'gaz' veriyor!.. Allah aşkına, Bayır Yatağan hattında korunacak ne kaldı?!! Çevre Düzeni Planı'nda, Yatağan “Sanayi Bölgesi” ilân edilmedi mi? O zaman neyin kavgası ediliyor? Bırakın, Bayır - Yatağan hattı adam gibi sanayileşsin…” Ne o, biz 60 bin Yatağanlı “Sanayi Zayiatı” sayılarak, itlâf edildik de, haberimiz mi yok kardeşim!? Tabii, o yazarlar nasılsa bu bölgede mi oturuyorlar? “Kıptî'ye karı boşamak kolay gelir” derler ya, bunlarınki de o hesap.

Toplantıdaki konuşmalara bir bakınız ve düşününüz: Muğla İl Çevre ve Orman Müdürü sayın Mehmet Şahin: “Bırakın, artık susun da Şirket yetkilileri konuşsunlar! Önce beni ikna etmeleri lâzım, çevreyi koruyacak olan benim! Bodrum'dan, şuradan buradan gelip de, burada şov yapmayın!” diyor. Çevreyi korumaya çalışanlara “ŞOV yapmayın!” diyen bir 'İl Çevre ve Orman Müdürü' hangi Batı ülkesinde bir daha o makama oturabilir? Muğla Çimento A.Ş. Müdürü sayın İsmail Bulut: “Muğlalılara bir faydamız olsun, onlara 'çağ atlatalım' dedik! Çevreyle barışık, doğa ile kardeş bir Çimento Fabrikası kuracağız. Çalışanlarımızın sağlığı bizim için de önemli. Benim vicdanım çok rahat…” demiş… (Haber: Cavit Yıldırım/ DHA.) Ama Deştin Köylüleri bu sözleri 'yutmamış' olacaklardı ki, sloganlarla tepki göstermişler ve salonu terk etmişler. Tıpkı daha önceki toplantılarda yaşadıklarımız gibi… İnsan bu sözler karşısında düşünmeden ve gülmeden de edemiyor: Muğla Çimento kurucuları Muğla'yı, Muğlalıları, özellikle de Deştin ve civarı köylülerini ne kadar çok seviyorlarmış da, haberimiz yokmuş!? Baksanıza, taa bilmem nerelerden kalkıp gelip; “çevreyle barışık, doğa ile kardeş çimento fabrikası” kuruvermek içün, sadece duygusal yönden ve hayır hasenet içün, bilhassa da Allah rızası içün, bize “Çağ Atlatmaya” gelmişler, ne güzel değil mi? Yüce Allah hepsinden razı olsun ama; biz bu fabrikayı kuracak patronların hiç birini tanımıyoruz! Onlar da bizi tanımıyorlar! Ramazan Bayramı değil, Kurban Bayramı da geçti; iyi de, bu 'enişteler' bizi niye bu kadar seviyorlar da, niye öpmeye çalışıyorlar ki!?

Sizleri bilemem, ama ben o yörelerde 7 yıl öğretmenlik yaptım! 'Deştin Fasulyesi'ni, Deştin yerli şeftalisini, börülcesini, domatesini, zeytinini, narını, çıntarını, kuzugöbeğini, tilkişenini, her Muğlalı gibi ben de çok severim!.. Tüm Muğla pazarlarında hep Deştin Fasulyesi ve Börülcesi aranır. Oraya çimento fabrikası kurup da, bize “Çimento Tozu Soslu” fasulye yedirmeye kimsenin hakkı olduğunu sanmıyorum!? Orada yüzyıllardır bu köylüler yaşıyorlar. Fabrikayı istemiyorlarsa, oradaki işi reddediyor ve bilhassa 'çağ atlamak' da istemiyorlarsa, siz bu fabrikayı zorla kuramazsınız beyler!.. Bu tepkileri görünce, sayın İl Çevre ve Orman Müdürümüz de istemez ve (Çevresel Etki Değerlendirmesi) anlamındaki ÇED raporuna rağmen imza vermez diye düşünüyoruz? Yoksa yanılıyor muyuz?

 
Toplam blog
: 191
: 753
Kayıt tarihi
: 09.08.08
 
 

16/07/1951 Bozüyük / Yatağan / Muğla doğumlu, 1970 Isparta - Gönen mezunu, 1986 Anadolu Üniversit..