Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ocak '08

 
Kategori
Yolculuk
 

Çin'de uçmak

Çin'de uçmak
 

İyi Uçuşlar


Çin'in garip ve anlatılmaya değer tecrübeleri yoğun olan bir yer olduğunu artık hepimiz biliyoruz (bir nevi bizdeki askerlik anıları gibi). Bu tecrübelerden biri de Çin'de uçmak.

Öncelikle Havaalanlarından başlayalım. Yani şöyle çokça uçan bir Çin’liye 10-15 tane değişik Çin havaalanı resmi gösterseler, hangisinin hangi şehirde olduğunu zor söyler. Hepsi gri metal ve çelik konstrüksiyonlu, sevimsiz ve pratiklikten uzak havaalanları.

Girdiniz İç Hat Giden Yolcu kısmına, check in yaptırdınız ve güvenlikten de geçtiniz. Buralar sorunsuz gibi görünse de sakın çıktısı alınmamış e-bilet ile gideyim demeyin alana. Bilet gişesini bulmak bir dert, oradaki personele (ki oradaki tek işi bilet çıktısı almak) derdinizi anlatmak ayrı bir dert. Bir de bagajsız yolcu gişesine asla girmeyin. Orada bekleyen yolcu sayısı az olsa bile gitmeyin. Çin’de sanki işe yeni başlamış ne kadar yeni ve tecrübesiz çalışan varsa, bagajsız check in yaptırarak işe ısındırmaya çalışıyorlar. Yine derdinizi anlatmak, niye orada bulunduğunuzu izah etmek, sorun olacaktır.

Sonra sıra geliyor tabii boarding kısmına. Genelde boarding başlamadan yolcu kuyruğu başlar ve bununla beraber, uçaktaki koltuklar karneyle veriliyormuş ve mutlaka birileri koltuksuz kalacak da gidemeyecekmiş gibi bir hasmane itiş kakış. Belediye otobüslerimizde “Fordculuk” olarak ün salmış hareketlerin alasına burada- erkek ya da kadın tarafından - maruz kalmanız içten bile değil. Arkanızı dönüp de bakınca ya da birşeyler mırıldanınca da :”Sorry”. Fakat bu sorry, öyle bir sorry ki, arkadaş yaptığı hareketin yanlış olduğunu o ana kadar bilmiyormuş da, siz tepki verince anlamış. Ve bu sorry heryerde aynı sorry. Yani hırsızı evinizde yakalasanız, iddasına girerim, aynı sorry.

Neyse, bir şekilde kuyrukta sıranızı aldınız ve uçuş kartınızın okutulacağı makinaya oradan da kapıya ilerliyorsunuz.

Önce kartınız makinaya okutulur, biiiir. Sonra makinanın yanında duran ve üniformasına baktığınız zaman önemli birisi gibi görünen adam, tükenmez kalemle o kartı alır ve bir köşesini düz bir çizgi ile çizer, sonra size geri verir, bu ikiiiii. Sonra ilk kapıdan geçip 10 adım atmadan uçağa giden körüğün içine girerken aynı üniformalı başka bir adam yine elinizden alır kartı ve tekrar çizer, bu üüüüüüç. Sonra körüğün içine girersiniz ve uçak kapısına varınca tekrar biri alır biniş kartınızı ve elindeki, doğru bildiniz, kalemle tekrar şöyle bir çizittiriverir, bu dört.

Eğer uçak aprona yanaşmamış ve siz otobüsle gidiyorsanız uçağın yanına, bu çizittirmeler 6-7’yi buluyor rahatlıkla.

Neyse, uçakta yanlış yere oturan insanlar, hostesler sayesinde doğru yerleri buluyor, her seferinde fazla el bagajıyla seyahat edildiği için, çantaları, kutuları, valizleri yerleştirecek yer bulunamıyor vs.

İsanlar, uçağa bindiler ve yerlerini buldular ya, otur oturmaz cep telefonlarına sarılıyorlar. Çin’de herkes çok önemli ve çok meşgul iş adamı olduğu için de herkesin uçak kalkmadan mutlaka bir telefon görüşmesi oluyor. Uçak kalkış pistinin başına giderken bile konuşmalar devam ediyor. Hostes uyarmaları pek fark etmiyor. O çok önemli telefon görüşmesi doğal sonuna varmadan konuşma kesilmiyor. Sonra haliyle uçuş başlıyor.

İnişe geçildiği zaman, telefonlar da hazır hale getiriliyor ki, uçağın tekerleri yere değdiği an açılabilsinler. Ve inanılmaz yoğun Çin’liler, daha uçağın ön tekerleği piste değmeden bildiriyorlar vardıklarını yakınlarına.

Uçağın durmasıyla insanların çıkış kapısına doğru itiş kakış ilerlemeye başlamaları ayrı bir manzara.

Şimdi burada durmamız gerekiyor. Dünya’nın en iyi havaalanları, büyüklüklerinden çok, fonksiyonelliklerinden dolayı iyi olarak algılanırlar. Çin’deki alanlar da büyük sayılır ancak yerli otoritelerin havaalanı tesislerinin ne kadar büyük olduğunu göstermek için uçakları da genelde en uzak apronlara çekiyorlar ki yolcular tesislerin ne kadar büyük olduğunu görsün, Çin’in ne kadar ilerlediğini anlasın diye. Siz iş güç seyahat sonu bir an önce evinize ya da ofisinize gitme derdindeyken, otoriteler: “Bir dakika, önce havaalanı gezile” dercesine sizi güzel bir gezdiriyorlar. Gezinin sonunda valizlerin verildiği banda ulaşıyorsunuz ve valizinizi alıyorsunuz.

“Oh, bitti, hadi geçmiş olsun” diyerek çıkışa yönelmişken bu sefer tekrar bir kuyrukla karşılaşıyorsunuz: Valiz etiketleri kontrol ediliyor ki, kimse yanlış valizi götürmesin. Bu uygulama kulağa hoş gelse de pratikte sorun yaratıyor zira kalabalık bir şekilde çıkışa yönelmiş olan yolcuları sadece iki görevli kontrol ediyor.

Sonra da sizi çıkışta, Pekin, Şangay gibi büyük şehirlerde taksi kuyruğu, daha küçük şehirlerde de 3-5 kişilik gruplar halinde üzerinize çullanan taksiciler bekliyor........................

Şimdi bu yazı, Çin’de, olaysız geçen bir uçuşu anlatıyor. Bir de Çin’de anlatılmaya değer bulunan bir olayı aktaralım: Efendim, günün ve havaalanın birinde yolcular uçağa alandaki otobüs ile giderken, polisin biri otobüsü durdurur. Havaalanlarındaki her görevli gibi yakasında ismi, görevi vs yazılı olan yaka kartlı şöföre yaklaşır ve ehliyet ruhsat sorar.

Herkese iyi uçuşlar..........

 
Toplam blog
: 12
: 442
Kayıt tarihi
: 11.01.08
 
 

1970 Ankara doğumluyum. 15 yıl Almanya'da yaşadım, lise ve üniversiteyi Türkiye'de tamamladıktan son..