Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Kasım '18

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Çin Üniversitelerinin Beklenmeyen Yükselişi

Çin Üniversitelerinin Beklenmeyen Yükselişi
 

20. yüzyılın gelişmekte olan ülkeler kategorisindeki Çin, son 30 yılda, bilim ve teknolojinin temeli olan bilimsel araştırmalarda dünyanın süper güçlerinden biri olmuştur. Bilgiye dayalı bu modern teknolojik donanımla, ekonominin de hızla gelişeceği beklenmelidir.

Scopus[1] kayıtlarına göre Çin, 1986 yılından 2016 yılına fen, matematik ve bilgisayar bilimlerinde yapılan yayınların sayısını, düzenli bir şekilde artırarak, 1.650.000’lere çıkartmıştır (Grafik1). Yine Scopus verilerine göre, Çin bilim adamlarınca uluslar arası dergilerde yapılan atıf oranları, tüm ülkeleri geçerek %23’e varmıştır. Çince yayınlar da hesaba dahil edilmiş olsaydı, bu oran, %37’ye ulaşacaktı.

1995'ten başlayarak merkezi hükümet, Çin'in en iyi üniversitelerini dünya standartlarına dönüştürmek için milyarlarca dolar harcamayı içeren bir dizi program gerçekleştirdi. İlk olarak,  100 üniversiteyi 21. Yüzyılın batı üniversiteleri seviyesine çıkartmak için bir paket uygulaması başlatıldı. 2015 yılında ise ikinci program seçilmiş üniversitelerin yanında, belirlenmiş bölümlerin öne çıkartılmasına odaklanıldı.

Pekin’de 1900 yılında yabancılara, özellikle Hristiyanlara karşı bir direniş başladı.  Bokser İsyanı olarak bilinen bu olaylar, Çin’in ABD’ye bir tazminat ödemesi ile sonuçlanmıştır. İşte yukarıda söz edilen 15 üniversite arasında ilk sırada yer alan Tsinghua Üniversitesi, bu para ile 1911 yılında kurulmuştur.  Bugün bu üniversite fen, teknoloji ve mühendislik araştırmaları ile Çin'in gurur kaynağıdır. Scopus kayıtlara göre en çok atıf yapılan ve ilk % 1'de yer alan 15 üniversiteden,yedisinin Çin üniversitesi olması, ülkenin bilim alanında hızlı yükselişinin bir göstergesidir.

Para -kaldıraç olarak- üniversitelerin üst sınıf araştırmaları planlanmasına fırsat sağlar. Böylece akademisyenler daha farklı, daha çarpıcı sonuçlara ulaşabilecekleri araştırmalara yönelebilir. Üniversiteler parasal güçleri çerçevesinde akademisyenlerine yeni ufukları açabilir. Çin’de yaklaşık 30 yıl önce, üniversiteler akademisyenlerine, belirli küresel dergide yaptıkları karşılığında ödül vermeye başlamıştır.  Günümüzde bu ödüller çok yüksek miktarlara ulaşmıştır. Örneğin Nature dergisinde bir yayın için 165,000 US$’lara (bir akademisyenin yıllık maaş ortalamasının 20 katı!) kadar ulaşmıştır. Herhâlde bu ödül olayı, Çin akademisyenlerinin 2000 yılında % 4 olan genel atıf oranının, 2016'da % 19'a yükselmesinde etkili olmuştur (Scopus)[2].

Araştırmaları genelde doktora öğrencileri omuzlarlar. Tsinghua üniversitesi akademik başarıda sayının önemine inanmış olarak, çok sayıda doktora öğrencisine fırsat vermektedir. 2017 yılında bu üniversitede, 1,385 doktora tamamlanmıştır. Aynı yıl MIT’de (Massachusetts Institute of Technology)645 Dr. unvanı verilmiştir.

Son yıllarda devletin de desteği ile Çin üniversiteleri tersine beyin göçünden azami yararlanmıştır. Tsinghua gibi üniversiteler, bir batı üniversitesinin fırsat ve olanaklarını sağlayamayabilir. Fakat milli duyguları ağır basan, çocuklarını anavatanlarında yetiştirmek isteyen, idealist bilim adamları hep çıkacaktır. Bir de, altı hanelik yıllık maaşlar dile getirildiğinde, Çin bu olgudan azami yararlanmıştır. Tsinghua üniversitesi de Columbia, Yale, Harvard, Stanford ve Berkeley üniversitelerinde görev almış bir bilim adamı Qian Yingyi’yi bu çerçevede transfer ederek, yönetimde de yeniliklere yelken açmıştır. Qian, kişisel ilişkilerin, siyasal dayatmaların olmadığı, Amerikan tarzı bir personel sistemini uygulamaya geçirdi. “Altı yıllık bir araştırma dönemi, daha sonra yayınlara dayalı bir performans değerlendirmesini takiben, akademisyenlere sürekli iş veya göreve son” sistemi benimsendi. Sonuç, çabalarının Tsinghua'yı sıralamada sürüklediği hız hayret verici. 2006-09 yılında üniversite, Çin matematik-bilgisayar-araştırma ligi tablosunda 66. iken son yılda bir numaraya çıktı!

Böyle bir sistemin ülkemizde uygulandığını varsayalım. Kişisel ilişkilerin, siyasal dayatmaların olmadığı bir ortamda, birimlerde yük olmaktan öteye gidemeyenlerin yerine alınacak, genç, yetenekli ve istekli, yeni araştırmacı timlerinin oluşturulmasıyla Türk üniversiteleri de Dünya sıralamalarında daha üst sıralara çıkabilecektir.  

Nazimi Açıkgöz

Not: Bu makale https://nazimiacikgoz.wordpress.com portalında aynı başlıkla yayınlanan yazıdan özetlenmiştir.

 
Toplam blog
: 145
: 432
Kayıt tarihi
: 04.01.12
 
 

1964 yılında Ankara Üniversitesini bitiren Nazimi Açıkgöz, doktorasını 1972 yılında Münih Teknik ..