Cinsel yönelim

Bazen etrafımızdaki insanlardada olabilen; aleni anlatıldığında veya yaşandığında çevreden hertürlü olumsuzluklara maruz kalınabilen, kendinden çok çevresindeki insanların rahatsız olduğu, kişilerin özel yaşantısı ve mahremi olan bir çok yaşam tarzı var.

Bu yaşam tarzları kişilerin kendini ilgilendirdiği halde toplum bunu öyle düşünmeyip müdahalede bulunma refleksine sahiptir.

Bazen bu refleks yerinde olabilmekte, bazende gereksiz olmaktadır. Olay sapkınlıksa tabiki müdahale edilmeli, ama değilse maduriyet söz konusu olabilmekte.

Herkesin özel yaşantısı kendini ilgilendirdiği için, sınırları iyi tesbit etmek gerekmektedir.

Bu tesbitleri yaparken hasasiyetle ve önemle hareket etmeliyiz.

Bu hassasiyete çok gereksinim duyan yaşam parçamızda cinsel yaşamımızdır. Cinsel yaşamda kişileri ilgilendiren bir yaşamdır.

Bu yaşamın içersine farklı yönelimler girebilir, yargılama hakkına sahip değiliz.

Kişinin cinsel, duygusal ilgi ve isteğinin(cinsel yöneliminin)kendisiyle aynı kişilere yönelik olması eşcinsellik olarak açıklanabilmektedir.Toplumca hoş karşılanmayan bir durumdur.

Hem kendi cinsinle; hemde karşı cinsle ilişkide bulunan biseksüel, kendi cinsinle ilişkide bulunan homoseksüel olarak kabul edilmektedir.

Kendi cinsinle ilişkide bulunan kadınsa lezbiyen olarak, kendi cinsinle ilişkide bulunan erkekse gay olarak adlandırılmaktadır.

Bu tür yönelim şekli, aslında insanların isteyerek yaptığı bir tercih şeklide değildir.

Hormonlarının ve ruhunun yönelimi öyle hissettirdiği için bu duruma karşı gelmek olanaksız bir sonuç ortaya çıkarmaktadır.

Tıpta ve psikolojide cinsel sapkınlık ve ruhsal bozukluk olarak kabul edilmeyen eşcinsellik, toplumca dışlanan insanların her geçen gün fark edilir düzeyde artmakta oluşuna bir açıklama niteliğinde değildir.

Kimi uzmanlar kalıtsal, kimilerine göre sosyal etkiler sonucu, bazılarıda anne karşısında gelişme esnasında gelişen fizyolojik olaylara bağlamışlardır bu yönelimin nedenlerini.

Uzunca yıllar yapılan incelemeler dahi nedeni tam olarak bilinemeyen bu yönelimin, açıklanmasını bir türlü yapamamıştır.

Eşcinselliğin nedenlerini uzmanlar muhtemel olarak;insanın doğuştan gelen veya doğuştan kaynaklanan özellikleri ile, çevresel faktörler ve toplumun etkisinin birleşimi olarak ortaya çıktığını belirtmişlerdir.

Geleneksel ve manevi değerleri yüksek toplumlarda eşcinsellerin dışlanma oranınında daha fazla olduğu istatistiklerle belirlenmiştir.

Saldırgan; kınayan çevre, şifahi ve fiziksel suistimal, aile ve diğer insanlar tarafından reddedilme, tecrit edilme eşcinsel yönelimde olan insanları farklı davranışlara itmektedir.

Toplum tarafından dışlandıkları için, saldırgan insanlar olarak toplumun içersinde bulunmaktadırlar.

Bazen sokakta yürürken gözümüze ilişir boyunlarına çeşitli kolyeler, yakalarına çeşitli simgeler takmış insanlar, hepsinin anlamını bilemeyiz, ama göz aşinalığımız varsa, ilgilendiğimiz konuyla alakalıysa tanırız ne olduğunu neyi simgelediğini anlayabiliriz.

Gökkuşağı bayrağı
AIDS karşıtı zafer bayrağı
Pembe üçgen
Siyah üçgen
Şarabi üçgen
AIDS kurdalesi
Cinsiyet simgesi
Mor el
Eflatun gergedan; eşcinsellerin birbirlerini tanımak için sıklıkla kullandıkları simgelerdendir.

Cinsel yönelim bir seçim değildir.

İnsanlar cinselliği yaşamamışken, ergenliğin ilk dönemlerinde ortaya çıkar cinsel yönelimi.

Bunun sonucudur neyin yaşanıp yaşanmayacağı.

161 gay üzerinde yapılan araştırmada; tek yumurta ikizlerinin %52'si, ayrı yumurta ikizlerinin%22'si, normal kardeşlerin %11'inin eşcinsel olduğu saptanmıştır.

Eşcinsellerin hepsinin görünümünün kadınsı olmadığının, birçok maço görünümlü insanlarında eşcinsel olabileceği istatistiklerle ve yaşananlarla kanıtlanmıştır.

Eşcinsel evliliğe izin veren ülkeler; Hollanda, Belçika, Kanada, İspanya, Güney Afrika, Norveç, Amerika Bir.Dev. bazı eyaletleri olarak sıralaya biliriz. İsrail ülkesindede, evliliğe sınırlar içersinde izin verilmiyor ama başka ülkede evlenildiği taktirde kabul edilebiliyor düzeyde olduğunu söyleye biliriz.

Eşcinsellik, erken yaşlarda karşılaşılan karmaşık biyolojik, psikolojik ve sosyal faktörlerin birbirleriyle etkileşimiyle şekillendiği için, ebebeynler çoçuklarını yetiştirirken çok dikkatli olmalıdırlar.

Karşılaştıkları durumlarda ön yargıyla değil, anlayarak müdahalede bulunmalı ve yardımcı olmaya çalışmalıdırlar.

Bu durum benden birinin başına gelmez deyip, vurdum duymazlık yapmak, sadece cinsel yönelimleri nedeni ile dışlanan insanlar yığınını kat kat fazla arttıracaktır.

Önemli olan bu tür yönelimleri olan insanların önce insan olduğunu unutmamamız gerektiğidir.