Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ekim '14

     
    Kategori
    İlişkiler
     

    Cinselliği özgürce yaşamak da olmadı

    Cinselliği özgürce yaşamak da olmadı
     

    Bütün dünyayı kurtaracak olan şeylerden biri kesinlikle cinselliğini özgürce yaşamak. Bu düşünce artık insanlar tarafından kabul görmeye başlandı fakat bizim ülkemizde çok ayrı bir durum var. Yıllardır ailelerimizin büyüklerinden ailelerimize, ailelerimizden bize geçirilen çalışılan namus bilinci, özgür cinsellik diye savunan bizlerin kafasını karıştırdı ve ortaya akıl almaz ilişkiler ve öncekilerden çok daha yıpratan, günlük hayatı etkileyen ilişki problemlerini ortaya çıkardı.

    Bu konuda ne ailelerimizin ne de bizim suçlu olduğunu düşünüyorum evet iki tarafta da yanlışlar var fakat bilinçli yapılan bir yanlış yok ortada. Zaten yıllardır yaşadığımız bir problem bu karmaşıklık fakat daha önce cinsellik olarak ön planda değildi de modernleşme olarak ön plandaydı. Türkiye'nin mecburiyetten bir anda modernleşmeye geçmesi problemin ilk kaynağını oluşturuyor bence. Bu düşüncem kesinlikle modernleşmeye karşı olduğum şeklinde anlaşılmasın. Yobazlıktan, geri kalınmışlıktan ölmek üzereyken bu beyinlerin bir anda modernizmi kabul etmesi ortaya belli başlı problemler çıkardı.

    Öncelikle evet modern hayat mükkemmel bunu ülkenin çoğunluğu kabul etmişti. Hayat şartlarının, refah seviyesinin, mutluluğun, huzurun, sağlılığın artması reddedilecek şeyler değildi. İnsanların düşünceleri 360 derece değişmişti. Herkes modernizmi, laikliği savunuyordu. Fakat ortada şöyle bir durum vardı; daha önceki gün istemediği halde olsa bile bilime iblis gözüyle bakan bir insan, bunun başkaları tarafından ona düşündürüldüğünü, kabul gördürüldüğünü bilse bile ertesi gün 'yaşasın bilim, yaşasın modernizm' derken sadece bu önceki zorlamalar onun kafasını karıştırmaya yetmişti.

    İnsanın alışkanlıklarını bir anda değiştirmesi çok zor özellikle bunlar günlük hayatının bir parçasıysa. Türk insanı bir anda tahterevallinin iki ucunda da kendisini buldu, bir tarafı eskiyi bir tarafı yeniyi simgeliyordu. Bu iniş çıkışların, gel gitlerin sonucunda da ne batılaşabilmiş ne de doğuda kalabilmiş bir millet oluştu.

    Konumuza dönersek bu sefer bilimi cinsellik olarak ele alalım, bu sefer iblis olan özgürce yaşanan cinsellik 2000'li yıllara hatta neredeyse 2010'a kadar. Cinselliğini istediği gibi yaşayan kadınlar aşağılanırken, değersizleştirilirken yine bir anda çoğunluğun düşüncesi 360 derece değişti ve insanlar cinselliğin istendiği gibi yaşanması gerektiğini, ille evli olunması gerekmediğini hatta ilişki bile yaşanmasına gerek olmadığını savunmaya başladılar. Tabi yine bundan zarar gören biz kadınlar oldu.

    Biz yıllardır alışmışız, kodlanmışız bir kadının hayatına çok fazla erkek girmemeli, giren erkekle evlenmeliyiz, çocuk yapmalıyız, beklenti içine girmeliyiz diye. Rahat cinselliğe alıştık hatta çok güzeldi fakat düşüncelerimizi bir anda değiştiremedik. Ne kadar rahat davranmaya çalışsak da içten içe hep kendimizi sevdirmeye çalıştık, beklentiler içine girdik. Önceden bunları erkeğe yansıtabiliyorduk fakat artık modern ilişkiler adı altında görüştüğümüz için yansıtamadık. Yansıtırsak erkek bizi bırakıp giderdi. Öyle ya dışarda istediğini yaşayabileceğini bir sürü kadın vardı.

    Bir anda geçiş kadınları daha güçsüzleştirdi, yıprattı. Biz artık dişiliğimizi yaşayacağız derken erkekler daha da güçlendi ve bu ilişkiler bizi eski kadınlığımızı bir kenara koyun erkekleştirdi. Çünkü iki düşünce arasında sıkışıp kaldık yine. Evet cinselliği yaşamak ve istediğimiz gibi özgürce yaşamak çok güzel benim kesinlikle aksi yönde bir düşüncem yok. Ama bize daha önce böyle öğretilmemişti ki.

    Kendimden örnek vermek istiyorum. Annem bana hep en önemli şeyin namus olduğunu söyler ve ben her seferinde anneme içimden 'hayır anne, kadınlar da cinselliğini istediği gibi yaşayabilmeli. Bu bizim kesinlikle kötü şekilde sıfatlandırılmamıza neden olamaz. Bir insan evleneceği insanı seçerken kriterlerinin arasına cinsel uyumu, doyumu da koymalı. Hatta ben sizin yaşıntlarınızdaki evli çiftlerin boşanma sebeplerinin çoğunun cinsel tatminsizlikten olduğunu düşünüyorum.' diyorum. Fakat ne yazık ki gerçekte yaptığı başımı olumlu bir şekilde sallamaktan başka bir şey olmuyor.

    Eğer cinselliğimizi özgürce yaşamak istiyorsak tamamen bu düşünce de kalmamız gerekir. İstemiyorsak da ailemizden öğrendiğimiz gibi yaşamamız gerekir. Fakat ne yazık ki bu konuda ailelerimizle kuşak çatışması yaşadığımız için ve kimse bize ne yapmamız gerektiğini anlatmadığı için kendi kendimize, filmlerden, dizilerden, yazarlardan öğrenmeye çalışarak cinselliğimizi yaşamaya çalıştık ve ne yazık ki çoğumuz istemekle istememek arasındaki arafta sıkışıp kaldık.

    İşte ben de o arafta sıkışanlardan biriyim. Hala ne istediğimi bilemiyorum ve yalnız olmadığımı da çok iyi biliyorum. Bundan sonraki yazılarımda kendi yaşadığım deneyimleri ve aslında deneyimsizliğimden, bilinçsizliğimden, korkularımdan dolayı yaptığım hataları anlatacağım. İlk yazının günahı olmaz diyor ve yorumlarınızı, eleştirilerinizi bekliyorum.

     
    Toplam blog
    : 1
    : 525
    Kayıt tarihi
    : 10.07.14
     
     

    Mesleğim: aşık olmak Ankara / Öğrenci ..