Cinsellik

Aslına bakarsanız konuşacak ve paylaşılacak o kadar çok konu var ki...

Müjde Ar hakkında yazmayı düşünmüyordum. Ancak bir blog yazarının yazısı ardından ben de bir kaç şey söyleme ihtiyacı hissettim. Aslına bakarsanız konu , onun televizyondaki açıklamaları ile ortaya çıksa da yıllardır bana göre bilinçli olarak yapılmakta olan çok ciddi bir kampanyanın bir halkası ya da kısa vadede sonuçlarından biri.

Türk toplumu ( Türkiye de yaşayan tüm insanları kapsar bence bu kavram); yıllarca kültürel ve ahlaki boyutta dejenerasyona maruz kalmıştır.Hala da devam eden ve her nesili kendi içinde ; "Nasıl olur da birlik beraberliklerini parçalarız" , "Bu toplumu nasıl olurda öz benliğinden koparabiliriz" yaklaşımlarının meyvelerini almaya başlamışlardır. İnsanların en zayıf yanlarından biri olan cinsellik ögesini ki , bu ahlakın temelini oluşturmaktadır, ne kadar fazla ortaya dökerek aleni bir şekilde konuşulan ve hatta uygulanan bir yapıya dönüştürürsek o oranda yıkım fazla olur, ağızlarına sakız etmişlerdir. Bu bakış açısı ile özgürlük kisvesi altında burakın yetişkinleri, İlkokul çağındaki çocukların bile cinselliği kendi istedikleri şekilde öğrenmeleri ve yaşamaları konusunda teşvik edici filmler, programlar, dizi filmler bol bol yayınlanmaktadır.

Çocuklar için hazırlanmış (yaş ortalaması 4-10) yabancı menşeyli cizgi filmlerde öpüşme sahnelerine ihtiyaç var mı yok mu çok merak ediyorum. Alaaddinin Lambasında (Walt Disneyin her halde)Alaaddin her saraya her dönüşünde prensesi şapır şupur öpüyor. Yanaklarından değil Dudaklarından. Filmin başından sonuna kadar kaç defa bunu yaptı saymadım. Ama ne zaman yatak odasına geçecekler diye oldukça stresli bir şekilde izledim. Çocukların o yaşlarda izlediği filmlerden etkilendikleri ve kahramanların yerine kendilerini koyarak yaşamaya çalıştıkları ve hayatlarında da onları örnek aldığını herkes biliyor. Hal böyle olunca bir de bakıyorsunuz o yaşlarda öpüşme merakı ve ardından cinsel anlamda tanıma merakı... Bilim adamlarına göre zaten farklılığı çocuklar çok küçük yaşlarda anlıyor. Ancak bu işten zevk alma aşamasında yada bu işi günlük normal bir olaymış gibi yansıtma aşamasında çok ciddi zaaflar var bana göre.

Gençlerimizin durumuda pek parlak değil. Filmler , diziler ve magazin programları ile sürekli popüler tutulmaya çalışılan evlilik dışı ilişkiler ve sonuçları zaten iyi bir şey olsaydı Amerika ve Avrupa toplumsal anlamda bir çöküş içerisinde olmazdı. En basit bakış açısıyla bu şekilde yorumlanabilir bu durum. Ama daha bilgili ve ilgili insanlar bu olaya daha teknik yorumlar getirmekteler. Ve ben hiçbirinin "Evet çok güzel bir şey. Evlilik dışı ilişkiler toplumu güçlendiriyor. " dediklerini duymadım.

Aklı başında her birey Toplumsal dejenerasyonun özellikle görsel ve yazılı basın aracılıyla ciddi boyutlarda kamcılandığını tespit ediyordur.Daha söylenecek çok şey var , ama ben daha fazla kafalarınızı şişirmeyeyim. Sizler de yazın , okuyalım. Okutalım.Herkes biraz daha duyarlı olmalı diye düşünüyorum. Çünkü herkese iş düşmekte bu sorunun çözümü aşamasında.