Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Mart '07

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Çıplak atlar

Dün bir arkadaşımın bilgisayarında gezinirken mailini açıp bana 2070 yılıyla ilgili gelen bir maili gösterdi. Elli yaşındaki adam seksenbeş yaşında gösteriyordu ve 2070 yılında suyun önemini anlatıyordu. O kadar çok etkilenmişim ki akşam bulaşık yıkarken, dişlerimi fırçalarken suyu gereksiz yere harcamamaya özen gösterdiğimi fark ettim. Su olmazsa ne yaparım bilemiyorum. Hatta susuz, güneşsiz, yeşili olmayan bir hayatı düşünmek bile istemiyorum. Sanırım gelecek nesiller bizleri çokda iyi anmayacaklar.

Dükkanının önünü kapatıyor diye yeni büyümeye başlayan güzelim fidanın dibine tuz ruhu döken insanlar tanıyorum ve 3 ay sonra dükkanını başka yere taşıdı. Otobüste giderken tahminen ellili yaşlarında bir adam anlatıyor arkadaşına ''Banane kessinler kardeşim. Yol genişler hiç değilse rahat ederiz. Ne yapayım ben ağacı, yarın öbür gün ölüp gideceğim nasılsa hiç değilse arabamı rahat park edeyim'' Şaşkınlıkla dinliyorum ve ''evet ölüp gideceksin ve senden sonra gelenlere kalması gereken ağacıda götürüyorsun'' diyemiyorum. Belediyenin parkları güzelleştirmek için diktiği harika çiçekler ertesi gün yerlerinde yoklar. Çünkü parka dinlenmek için gelen yaşlı teyzeler çiçekleri söküp evlerine götürmüşler kendileri gibi bir saksıda tek başlarına kalsınlar diye. Bu kadar bencil ve benmerkezci bir toplumuz maalesef.

Ben çocukken gittiğim yaylamızın bu yıl çekilen görüntülerini izliyorum. Heryer betonarma ev dolu, başka bir yer sanki. Amcama dönüp ''Evlerin arasından, her yerden sular akardı ne oldu?'' diyorum, bu arada acaba yanlış mı hatırlıyorum diye düşünüyorum. ''Yok artık o sular, kurudu'' diyor. Sanki içimde bir yerlerde kuruyor. Yaklaşık beş yıl önce işe giderken iki tarafı meşe ve kavaklarla dolu yolu izlemeye bayılırdım. Hele kışın kar altında harika görünürdü. Ağaçlar o kadar çoktuki diğer taraftaki yolu ve kavakların hemen arkasındaki at çiftliğini göremez, atları görmek için ağaçların arasını tarardı gözlerim. Uzun zamandır üst ve alt yollar yapılıyordu o bölgede. Geçen gün geçtiğimde saysam belki otuz ağaç ya var ya yoktu. Hele at çiftliğinin olduğu taraf da hiç ağaç kalmamıştı ve 3-4 tane at dolaşıyordu. Sanki çırılçıplak savunmasız, korumasız kalmışlardı. Hüzünle baktılar gözlerime.

Dünyanın kabuğunu hiç acımadan soyup içini kemiriyoruz binlerce hain kurt gibi. Çırılçıplak kaldığında ne yapacağız bilemiyorum, tıpkı atlar gibi.....

 
Toplam blog
: 265
: 642
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

1974 İstanbul doğumluyum. Yüksekokul mezunuyum. Bursa'da yaşıyorum. Her zaman yazıp defterler, aj..