Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Nisan '07

 
Kategori
Opera / Bale
 

Çıplak dağda bir gece

Çıplak dağda bir gece
 

Yapacağınız bir hareket, eve giderken yolunuzu değiştirmeniz, aracınızı başka bir otoparka bırakmanız belki de yaşayacağınız sonraki olaylara etken olabilir. Ben de 11 Nisan Çarşamba akşamı saat 17.00 sıralarında bürodan çıktıktan sonra Erdoğan'a uğramasaydım anlatacaklarımı yaşamamış olacaktım.

Erdoğan ABO Karşıyaka çarşısında Kemalpaşa Camii altında nalburiye işi ile iştigal ediyor. Kendisini tanımayan olmadığı gibi onun da tanımadığı insan yoktur bana göre. İstanbul'a gider, Kapalıçarşı'da Tayfun Talipoğlu'nu görür, fotoğraf çektirir, telefon numarasını ister, alır, arar, sorar bir daha unutmaz. Ahmet Özhan'ın konserine gider, aynı şeyleri yapar. Dükkanına girdiğiniz zaman ufacık yerde arkada bir sürü resim görürsünüz. Bir sürü ünlü insanlar.

"Selam " dedim girdim içeri kapıdan. Erdoğan birisiyle söyleşiye başlamış. Ben de arka tarafta diğer arkadaşların yanına gittim. Bir ara öne doğru yürüdüm. Erdoğan bana " İlyas abi ; abimiz İzmir Devlet Senfoni Orkestrası Şefi Ender Sakpınar. "dedi. Beni de tanıttı. Genelde benim için anne-babamın memleketi olması (ve hala da orada yakınlarım bulunduğundan irtibatı koparmıyorum tabiki) nedeniyle "Çorum eşrafından" ... diye başlar hakkımda bildiklerini sayar. Bu sefer Çorum'u falan karıştırmadı. O zaman içimden konuğumuz önemli birisi.

Tanıştığıma çok memnun olduğumu söyledim. Benden bir kaç yaş küçük. Ortak konu müzik olunca aşağı yukarı sohbetimiz 30 dakika kadar daha sürdü. Ancak bana çok daha uzun geldi diyebilirim. Çok şeyler öğrendim gene de. Ağzından bal akıyordu adeta. Ayrılık vakti geldiğinde Erdoğan fotoğraf çekim işlemlerini başarı ile tamamladı. Ender Bey çıkarken; Perşembe ve Cuma akşamı saat 20.00 de İsmet İnönü Sanat Merkezinde iki konseri olduğunu söylerek bizleri de davet etti. Gittikten sonra " Pes !" dedim. Ender Bey'le bir konserinde tanışmış.

Benim gelmeme yakın saatlerde Ender Bey'i cami civarında dolaşırken görünce dükkana kahve içmeye çağırmış. Ender Bey'de kırmamış gelmiş. İyi ki de gelmiş. " İlyas abi, bizi davet etti gidelim " dedi. Ama yarın (Perşembe) gidelim Cuma misafirim gelecek. "Bakarız" dedim. O akşam Erdoğan Beşiktaş'lıların arasında tek Fenerli olarak kupa maçını seyretmeye gitti, başına gelenleri Allah bilir. Ben de evin yolunu tuttum.


Resim:www.musiced.about.com'dan alınmıştır.
Ertesi sabah İnternetteki ilk işim Ender Sakpınar hakkında daha fazla bilgi edinmek oldu. Öğrendiklerim sonucunda kendisini tanımakla, o akşam yaşadığımız muhabbet ve sevgi dolu dakikaları paylaşmanın beni bir kez daha mutlu ettiğini hissettim.

Biz Perşembe akşamı konsere gittik, Erdoğan gişeden aldığı biletleri kaybetti. Tekrar bilet aldı. Ender Bey'e çiçeğimizi (sahne sorumlularının karşı koymalarına rağmen (!) içeriye girerek) verdi. Konser sonrası bu kez tanıdık başka birini bulamamanın üzüntüsü ile Karşıyaka'nın yolunu tuttuk.

Diyeceğim o dur ki ben o akşam Erdoğan'a uğramasaydım bunları yaşamayacaktım. Konser sonrası ertesi gün olanları da ikinci yazımda hemen yazacağım.

Resim : İkinci bölümle ilgilidir. Bestekar Modest Petrowitsch Mussorgski'ye ait olup www.vikipedia.org dan alındı.

 
Toplam blog
: 240
: 2494
Kayıt tarihi
: 13.04.07
 
 

6 Mayıs, bir Hıdırellez günü "Merhaba dünya" demişim. Geçen elli küsur yıl. Bir şarkı vardır Osma..