Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Haziran '07

 
Kategori
Felsefe
 

Çıplak ruhlar..

Çıplak ruhlar..
 

İnsanın beden çıplaklığı mı yoksa ruh çıplaklığı mı daha etkili ve çekici diye düşününce, ruh çıplaklığı diyorum hiç tereddütsüz.

Ruhunu görmeyi başarabildiklerimizi, maneviyatına dokunmayı becerebildiklerimizi değerli bulup seviyoruz hepimiz çünkü.
İlişkilerde karşımızdakinin ruhuna işlemek için tüm çabalarımız, tüm şirinliklerimiz! Maddesel varlığı bir yana, sahip olduğu maneviyat etkiliyor bizi en çok!
Ve biz de ancak bu durumda onun bizim maneviyatımıza gelip yerleşmesine izin veriyoruz.. Verebiliyoruz!

Ve bu nedenle, ruhunun tüm çıplaklığıyla soyunup karşımıza gelebilen bizi en çok etkileyen oluyor. Çekiyor tüm gizemiyle kendi girdabına doğru.

Belki de insan ilişkilerinde gözlerin etkileyiciliği bile buradan geliyor..
Gözlerin şeklinden ziyade, içlerinden geçen anlamları alıp sürüklüyor bizi hep ordan oraya.. Bakışlar ruhların yansımaları olduğundan olsa gerek, en çok bakışların büyüsüne kapılıp gidiyor insan dediğin.

Karşımıza çıplak ruhlarıyla gelmese bile kimileri.. Usul usul soymayı seviyoruz ruhları hepimiz, bunu bilinçli yapmasak da!

Farkında mıyız bilmiyorum ama konuşurken soyduğumuz şey üzerindeki giysileri değil karşımızdakinin!
Ruhunu örten örtüleri kaldırmaya çalışıyoruz sohbetlerimizde..
Sevinçlerini.. Hüzünlerini.. Arzularını ve heyecanlarını yakalamak heyecanlandırıyor bizi de en çok!

Hepimizde zaten bir keşfetme arzusudur yatıyor.
Ve insan gözünün önüne direk serilenleri görmekten değil.. Aslında görmediklerini arayıp bulmaktan tatmin oluyor en çok.
Sevdiğinin ruhuna doğru esrarengiz ve çekici bir yolculuğa çıkmayı.. Onun söylediklerinde değil, söylemediklerinde bir anlam aramayı daha çok istiyor..
Hele de biz kadınlar!?
Karşımızdaki erkeğin açıkça söyledikleri ve yaptıklarından daha çok.. Söylemek istedikleri, kastettikleri yani anlatma(ma)ya çalıştıkları daha çok ilgimizi çekiyor.

Bazen.. Karşımızdaki insan ruhunun tüm çıplaklığı ile de çıkabiliyor karşımıza.
Seriveriyor tüm çıplaklığıyla, beklenmedik bir anda, özünde taşıdıklarını..
Özlemlerini...
Değer verdiklerini..
Heyecanlarını...
Korkularını...
Sevinçlerini ve hüzünlerini...
Tercih ettiklerini ve etmediklerini..
Kaldırıp aniden ruh örtüsünü, o ruhunun tüm çıplaklığıyla bizse tüm savunmasızlığımızla kalakalıyoruz öylece..

O zaman dananın kuyruğu kopuyor işte!
İşte onun ruhunu çırılçıplak görebildiğimizde başlıyor o ruha dair tutsaklığımız!

Görünüşüyle değil, aksine ruhunun bizdeki yansımaları ile etkileyen oluyor bizi çünkü!
Çünkü "aslında görünmeyeni görmek" en çok etkiliyor bizi!

Hoş!??

Bu çıplaklığı herkes de fark edemiyor galiba! Herkes sahip olamıyor ruhun soyunmuşluğunu görme becerisine.. Hatta gönüllü soyunsa da kimilerimiz ruh örtülerinden.. Yine de göremiyor karşısındaki bazen!

Galiba bunu başarabilmek için, biraz, kendi gönül gözümüzün, yürek pencerelerimizin yaşama fazlasıyla açık olması gerekiyor!

Aksi halde?..
Yani ''yaşama, yüreğinin penceresini açmayı başaramamış pek çokları'', bırakın ruhların çıplaklından etkilenmeyi.. Karşılarındakinin bedenini sadece "et" olarak görmekten ileri gidemiyor hiçbir zaman!

Olsun varsın!

Ben karşımdaki ruhları soymayı seveceğim ısrarla!

Ve benim soymama gerek kalmadan, ruhunun tüm çıplaklığıyla karşıma çıkma cesareti gösterebilmiş olana da şapka çıkarmaya devam edeceğim!

Nasıl ki görmek, görebilmek her babayiğidin harcı değilse?.. Bu kadar cesur olup, ortalıklarda çırılçıplak bir ruhla arz-ı endam eylemek de hiç kolay değil!

Ruhları soymak kolay iş olmadığından belki, çıplak bedenlerimizle bugün daha kolay dolaşıp dursak da ortalıklarda veya kuytularda...
Ruhumuzu kapkalın örtülerle sarmalamayı tercih ediyoruz beden çıplaklığımıza inat!

Hatta...
Hatta bazen yatakta uzanırken bile yan yana çırılçıplak... Ruhumuzu ve ruhunu soymayı başaramadıktan sonra üşüyoruz, odanın ve yanımızdaki bedenin sıcağına inat!

İşte ruhları soymak hiç kolay olmadığından tehlikeli galiba aniden ruh çıplaklığı ile karşılaşmak!..

 
Toplam blog
: 117
: 2206
Kayıt tarihi
: 22.06.06
 
 

1969 İstanbul'unda açmışım gözlerimi bu dünyaya... Ege Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu, şimd..