Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Nisan '11

 
Kategori
Siyaset
 

Çıraklık ve kalfalık dönemi

Çıraklık ve kalfalık dönemi
 

Son haftalarda anket lafları duymaz olduk. Halbuki şunun şurasında seçimlere kırk gün kadar bir şey kaldı. Normal olarak böyle zamanlarda kamuoyu araştırma şirketleri sürekli olarak anketler yaparlar ve bu anketlerin sonuçlarını kamuoyu ile paylaşırlardı. Acaba artık böyle anketler yapılmıyor mu, yoksa yapılıyor da sonuçları gizli mi tutuluyor? 

AKP’de bir seçim heyecanı göremiyorum. Bunu bizim bu bölgeye bakıp da söylediğimi düşünmeyin. Burada zaten iktidar partisi yok. Ama Türkiye genelinde de ben AKP’de geçen yılların heyecanını ve hevesini göremiyorum. Bir bıkkınlık, bir doygunluk, bir gevşeme ve boş vermişlik görüyorum. Sanırım benim gördüklerimi Başbakan da görüyor. Tayyip Bey, hem tabanını hem de teşkilatını yeniden havaya sokmak için bir şeyler yapma ihtiyacı hissediyor. O “ Fransız kalma” muhabbetleri ve işimize kimseyi karıştırmayız efelenmeleri hep bunun için diye düşünüyorum. Yoksa bizim işimize her zaman ve herkes karışıyor ve ne acıdır ki her zaman her istediğimizi de yapamıyoruz. Yani o Davos’taki “one minute-van minut” benzeri çıkışlar artık kimseyi etkilemiyor. 

*** 

Başbakan her vesileyle kamuoyunu meşgul eden bazı davalar ve bazı tutuklamalar için “yargının işine hükümet karışmaz, Türkiye bir hukuk devletidir” gibisinden laflar etmesine rağmen CHP’nin Mustafa Balbay ve Prof. Dr. Mehmet Haberal gibi bazı Silivri tutuklularını listelerinde aday göstermesine tepki vererek “dışarıda adam bulamadılar da içeriden adaylar gösteriyorlar” sözleri hem yargıya müdahaledir, hem de haklarında kesinleşmiş hüküm olmayan sanıkları yargı kararını beklemeden mahkum etmektir. Kendisi bununla da yetinmeyip bu kişileri aday göstermenin darbeye ve darbecilere prim vermek olduğunu söylemiş ki, bu sözler yargıya müdahalenin de ötesinde kendini yargının yerine koyarak hüküm vermektir. 

*** 

Başbakan’ın geçen hafta yaptığı ve yirmiye yakın televizyon kanalının naklen verdiği konuşmasında kullandığı ifade belki de bazı şeyleri net olarak özetliyor: 

“Önce çıraklık dönemimizi, sonra da kalfalık dönemimizi bitirdik. Bu sefer de seçilince ustalık dönemimizi yaşayacağız…” 

Sanırım bu mealde bir laf etmişti. Bu laf büyük ölçüde doğru bir laftı ve sekiz yıllık AKP iktidarının her konudaki acemiliğini, bilgisizliğini ve beceriksizliğini açık bir şekilde gözler önüne seriyordu. Sekiz yıllık iktidarları döneminde çıraklar tarafından yönetildiğimizi o kadar fazla hissettik ki… 

Bunları ve sonuçlarını önümüzdeki günlerde huzurlarınıza getireceğim. 

*** 

Başbakan’ın çıraklık dönemi olarak ifade ettiği ilk seçim zaferinden 2007 seçimlerine kadar olan süre aslında belki de ülke yönetimi olarak en başarılı oldukları dönemdi, çünkü kendilerinden önce hazırlanıp yürürlüğe konmuş bir istikrar paketini çırak olarak aynen sürdürme akıllılığını gösterdiler. Ama ondan sonraki dönemlerde Türkiye’nin ekonomik olarak gelişip güçlenmesi, üretimin arttırılması, sosyal adaletin sağlanması, terörün sona ermesi, milli birlik ve kardeşliğin sağlanması, hukukun üstünlüğü gibi ülkenin temel sorunlarına yönelik bir plan ve programlarının olmadığını da gördük. Arada açılım falan gibi ortaya attıkları bazı projeleri anlatmakta bile güçlük çekmeleri bu projelerin de bir altyapıya sahip olmadıklarının göstergesi. 

*** 

Son söz; Sayın Başbakan çıraklık ve kalfalık dönemlerinden bahsettiler. Bilindiği gibi çıraklık ve kalfalık geleneği bizim kültürümüzde vardır. Ama her çırağın ve kalfanın mutlaka bir ustaları vardır. O ustaların yanında yetişerek ustalaşırlar. 

Acaba Sayın Başbakan’ın sekiz yıllık çıraklık ve kalfalık dönemlerinde ustası kim olmuştur? İşi kimden öğrenerek ustalaşmıştır? 

 
Toplam blog
: 114
: 548
Kayıt tarihi
: 18.11.09
 
 

Emekli öğretmenim. Üç yıldır Söke Ekspres gazetesinde günlük yazılar yazıyorum. 2008 Yılında röpo..