- Kategori
- Magazin
Çırılçıplak Yıkanılmaz Sevişilmez Örtünün
Seversin dünyayı doludizgin*ama o bunun farkında değildir*ayrılmak istemezsin dünyadan*ama o senden ayrılacak*yani sen elmayı seviyorsun diye*elmanın da seni sevmesi şart mı*Yani Tahiri Zühre sevmese*
Hımmmm
Hımmmhımmmm
Hım hımm hımmmmm
Yine sıcağı sıcağına mis gibi bir konu
Bu sefer ki ıslak hatta ıpıslak
Damlalar düşüyor vücutların üzerinden
Bedeni nemli parmaklar üzerinde geziniyor kelimeler
Sabun mu şampuan mı olric diyor
Ben bilmem efendimiz suyu kapatın da fatura kabarmasın
Şortum neredeydi
Peki ya bornozum
Şöyle yakınlara almalı ki tezetezden ulaşayım
Değil mi sebastian
Zeytinyağlı sabun her derde devadır
Yapılması sakıncalı olan davranışlardan imiş çırılçıplak yıkanmak
Suyun altına girerken örtülü olmak lazımmış
Bilhassa avret yerleri
Yıllarca bilmediğimiz, duymadığımız, öğretilmeyen bir şey
Şeyini şey ettiklerimiz yüzünden gümbürtüye mi gideceğiz nedir
Adem babamız ve Havva annemiz geldi aklıma olric
Yılan zehrinden sorumlu değildir efendimiz
Elma ise hiçbir şeyinden
Anadan üryan yaşamadılar mı irem bağında
Araya parça atasım geldi Mark Twain*Ademle Havvanın Güncesi*
"Benden alınma bir kaburgadan yaratıldığını söylüyor. İnanılır şey değil. Gene uyduruyor. Benim kaburgalarımda bir eksilme olmadı ki…
Dün gene her zamanki gibi, suda kendini seyrederken göle düştü. Neredeyse boğuluyordu. Son derece sevimsiz bir duyguymuş suya düşmek…
Şimdi de yılanla bozdu aklını. Öbür hayvanlar çok hoşnut bu durumdan, çünkü üzerlerinde giriştiği olmadık deneylerle hepsinin rahatını kaçırıyordu.
Yılanın yasak ağacın meyvesinden yemesini öğütlediğini, bunu yaparsa çok büyük bir yükselmeyle değişivereceğini söylediğini anlatıyor.
Sıkıntılı günler geçiriyorum, dün gece alıp başımı kaçtım.
Arkadaşlığına gitgide daha çok alışıyorum. Onsuz çok yalnız, yıkılmış bir insan durumuna düşerdim doğrusu.
Beni, başımıza gelen bu işlerin sorumlusu olmakla suçlandırıyor. Sözde yılan ona yasak meyvenin, elma değil kestane olduğunu söylemişmiş."* (Adem)
"Dün geldim. Ağacın tepesinde duruyor, hiç inmiyor. Bu yaratığın, dinlenmekten başka kaygısı yok. Hiçbir şey yaptığını görmedim.
Çok aşağılık bir beğenisi var, iyilikten incelikten anlamıyor. Hayvanlarını elinden kurtarmaya çalıştım. İlk kez konuştu. Ne güzel.
Konuştuğunu öğrendikten sonra, daha bir ilgi duymaya başladım ona. Çünkü ben konuşmaya bayılırım.
Bütün hafta, tanışmak için ardında dolaştım. Hep ben konuştum, o biraz sıkılgan gibi. Hep biz diyorum konuşurken. Alışıyor yavaş yavaş.
Şimdi çok iyi geçiniyoruz, her geçen gün biraz daha tanıyoruz birbirimizi. Benden kaçmıyor artık.Son iki gündür, bütün varlıklara ad takma işini bütünüyle üstüme aldım. Çünkü bu alanda pek yeteneği yok. Ne kadar kendini sıksa da, akla yakın bir ad bulamıyor.
İlk üzüntüm. Dün benden kaçtı. Benim, kendisiyle konuşmamı istemez gibi görünüyordu.
Her şey düzeldi şimdi, çok mutluyum. Ona elmalardan birkaç tane düşüreyim dedim, başaramadım.
Yasak elmalar bunlar. Onun dediğine göre, iş aşacakmışım başıma. Olsun.
Çok az konuşuyor, belki de pek zeki olmadığı için.
Bütün sabah buralara çeki düzen vermeye çalıştım, temizlik yaptım. Hiç umurunda bile olmadı.
Çiçekler topladım, yemek için süslendim ve onu beklemeye koyuldum. Ama gelmedi.
Gelmezse gelmesin. Çiçeklere ilgi duyduğu da yok zaten. Beni de umuramıyor…"*(Havva)
Nerede kalmıştık sebastian?
Çıplak yıkanma şort yakınlaşma bornoz mekruh
Anlamlı bir bütünlük taşıyacak şekilde cümle kurmalı mıyız olric?
Bırakalım dağınık kalsın efendimiz
Pazar Pazar notu:
Düşünme bak böcekler de öyle yapıyor kanığım demiş ne iyi demiş
Gri bulutlarla kaplı gökyüzü notu:
Seni de sevmem onu da süt oğlan
İllaki yazılması gereken yazı notu:
Kadına şiddet raporu mu açıklanmış 2014’ün el atmalı en can acıtıcı tarafından
Gidiyorum ama mutlaka geleceğim notu
;)))