Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Efsane FB 1907 Baterist Metin

http://blog.milliyet.com.tr/efsanefb1907

02 Temmuz '08

 
Kategori
Doğal Hayat
 

Çirkin Siyah Taş!..

Çirkin Siyah Taş!..
 


Onüçüncü yüzyılda, bugün Belçika' nın sanayi merkezi sayılan bölgede, Houillos isimli yoksul bir demircinin, ocağını yakacak kadar dahi odunu kalmamıştı... Kasabasındaki bir simyacı ona, "Dağa git, orada kayaların bazı yerlerde siyahlaştığını göreceksin... Bu siyah taşlardan topla ve ocağına koy" demişti. Houillos bu sözlerden hiç bir şey anlamamıştı fakat, başka bir çaresi olmadığı için, mecburen simyacının dediklerini yerine getirdi. Bu harika taşların ocakta yanmasına şaştığı gibi, nasıl yandıklarını da anlamıyordu tabii.


Bugün en yetkili bilginler dahi bazı konularda kuşku içerisinde kalabiliyorlar. Bataklıklarda çürüyen bitkiler neden Birinci Zaman' da kömür oldular da başka devirlerde, aynı koşullar altında bulundukları halde kömürleşmediler?.. Labaratuvarlarda, bitkisel maddenin bu şaşırtıcı dönüşümünü tekrarlamak için yapılan deneyler, bu kimyasal oluşumu vermekte başarısızlıkla sonuçlanmıştır.


Bu konuda sanırım o nemli topraklarda, o durgun sularda yaşayan mikro-organizmaları da hesaba katmak gerekir.


Bir taşkömürü parçasının düzgün yüzeyine mikroskopla bakılırsa, birçok bitki türü kalıntısının oraya birikmiş olduğu göze çarpar. Bu bulamaç, içerisinde bazen bakterilerin bulunduğu farkedilen bir çeşit pelteyle pekişmiştir.


Belki Houillos' tan önceleri de taşkömürü kullanılmıştı. Lâkin bu yabancı madde ancak 12 ya da 13' üncü yüzyıldan itibaren topraktan çıkarılmaya başlandı.


İşin asıl garip tarafı, taşkömürü ilk başlarda ateş yakmak için kullanılmamıştır. Onun yeryüzünde en çok aranılan madde konumuna gelmesini sağlayan, doğrudan doğruya kullanılmadığı bir alan olan maden sanayiidir. Bunun sebebini anlamak için, eskiden maden sanayiinde nasıl çalışıldığına bir göz atmak gerekir... Yerde açılmış bir delikten ibaret olan hayli ilkel bir fırında, odun kömürüyle demir cevheri karıştırılıp birkaç günlük ısıtma sonucunda, içerisinde büyük ölçüde yabancı madde bulunan bir çeşit demir süngeri elde edilirdi.


Böylece demir madeni olan ülkelerde, yüzyıllardan beri odun kömürü temin edilen ormanlar, gün geldi, tükendi. Yerden çıkarılan kömür bulununca, onu önce odun gibi, yâni havasız bir yerde yavaş yavaş ısıtarak işlemek akla geldi. Bu işlemin sonunda elde edilen; demir sanayii için çok gerekli bir madde olan ve hemen hemen salt karbon sayılan "kok" kömürüydü.


Hakikaten de taşkömürü, katı haldeki karbonla, içerisinde yanıcı gazlar bulunduran katranların karışımıdır. Bu gazlar, 150 yıldan beri "havagazı" ya da kısaca "gaz" ismi altında kullanılmaktadır.


Kömür, hayli uzunca bir süre sanayinin kralı sayıldı ve her şey ona bağlıydı. Günümüzde bu madenin önemi iyice azalmıştır. Çünkü kömür, git gide toprağın daha derinlerinde açılan, aşırı tehlikeli ocaklardan binbir zahmet ve eziyetle çıkarılmaktadır. İnsanlar için yeryüzünde, maden ocaklarından daha çetin çalışma koşulları olan bir başka yer yoktur! Yakın zamanlara kadar kara elmas, kandillerin güç belâ aydınlattıkları karanlık dehlizlerde, kazma kürek yardımıyla elde edilmekteydi. Parçalanan ve arabalara yüklenen kömürleri, ocakların dibinde yaşamaya mahkum atlar naklederlerdi. Elektrik çalışma şartlarını biraz kolaylaştırdı... Artık ağır işi makinalar yapmakta, ocaklar da daha aydınlık olmaktaydı.


Bu sebeple taşkömürü, toprak ananın sinesinde sakladığı, ama insanların çok sonraları keşfettiği sıvı ve gaz halindeki yakıtlardan çok daha pahalıya malolmaktadır.

 
Toplam blog
: 1907
: 3759
Kayıt tarihi
: 28.07.07
 
 

03 Şubat 1967 İstanbul doğumlu, romantik bir müzisyenim işte... Müzik, bateri, spor, Fenerbahçe, ..