Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Mayıs '18

 
Kategori
Siyaset
 

Çizginin Ötesi

1979 yıllarında memleketini terk ederek Ankara’ya yerleşen iki hemşeriden birisi tüm kanunlara uymayı, başkasına ait olana el uzatmamayı prensip edindi. Çalışıp kazandı, kazandıklarının bir kısmıyla evinin kirasını ödedi, diğer kısmıyla evinin masraflarını, çocuklarının nafakasını temin etti. Elinde kalan çok az parayı da biriktirmeyi seçti. Ancak eline kalan miktar o kadar azdı ki, aradan on yıl geçtiğinde dahi söz konusu miktara baktığında hala kiradan kurtulması için gereken miktarın yüzde onuna ulaşamadığını görünce, ev alabilmek için gereken miktarı biriktirebileceğine olan inancını kaybetti.

Diğer hemşerisi ise öncelikle çevreyi kolaçan etti. Şehirde nerelerde fırsatlar var onu araştırdı. Daha önce köyden kalkıp şehrin dış kısımlarında bulunan eskiden koyunların otlatıldığı gecekondular semtinde insanların önce derme çatma ev sonra da kendi evleri gibi kullandığı yerler gördü. O da hemen orada gözüne kestirdiği boş bir araziyi gözüne kestirdi. Nasıl olsa boştu ve kimsenin işine yaramıyordu. Bari eker biçer, bir de gecekondu yaptı mı kiraya da para vermek zorunda kalmazdı. O da kendi isteklerini yerine getirdi. Bir yıla kadar gecekondusunu inşa etti ve kiraya vereceği parayı gecekondusunda kullandı.  Bahçeden de faydalandı. Meyve ağaçları ve sebze yetiştirmek için kullandığı bahçesi de olmuştu. Aradan bir zaman geçince evine su ve elektrik de aldı. Sonra imar affı geldi, cüzi bir ücret karşılığında arazi kendisinin oldu.

Aradan otuz yıl geçti, aynı köyden gelen şahıslardan birincisi şehirde halen kiracı iken, diğerinin iki apartmanı var ve bunları sahip olduğu araziyi müteahhide vererek elde etti. Apartmanın altında iş yerlerinden ve apartman dairelerinden ciddi bir kira geliri bulunuyor. Aradan zaman geçti ve hemşerisi kendi evlerinden birinde kiracı olarak oturuyor ve siyasete atılmayı düşünüyor. Çünkü siyaset masraflı bir uğraş ve kesinlikle masraf gerektiriyor ve mahallede o boyutta bir masrafı kendisi gibi karşılayacak birkaç insandan birisi.

***

Başka bir şehirden yola çıkan iki vatandaş yıllarca başkalarının yanında çalıştıktan sonra en sonunda bundan tam on yıl önce kendi işletmelerini açmaya karar verdiler.

Birisi tamamen kurallara sadık kalarak vergilerini günü gününe ödedi ve hiçbir kuruma en ufak bir vergi borcu, çalışanlarının sigortası, maaşı da dâhil hiçbir konuda en ufak bir hileye başvurmaksızın ödemelerini son kuruşuna kadar yaptı. Kimi zamanlar borçlarını ödeyebilmek için borçlansa da bir şekilde halletti, kendisine de ancak geçinebilecek kadar bir para kaldı.

Diğeri ise öncelikle devlete ödemesi gereken tüm ödemelerini bir şekilde geciktirdi. Devlet görevlileri geldiğinde “bir şekilde” onları ikna edip işine devam etti. Asla vergi ödemedi. Sonra aflar geldi. Aflarda da ödemedi. Sonra seçimler geldi. Siyaseten af gelince borçlardan kurtuldu. Gelirlerini başka yerlere aktararak ödemelerini daima öteledi. Kendisine zarar verme ihtimali olmayanların borçlarını asla ödemedi. Prensip şuydu; bu kişinin borcunu ödemezsem beni böyle bir alacak için öldürebilir mi? Cevap genellikle hayır olurdu. Çünkü hemen herkesin bir ailesi, annesi babası ve sevgilisi belki canı kadar çok sevdiği çocukları vardı. Dolayısıyla kendisini öldürme ihtimali olmayanların asla borçlarını tam olarak ödemedi. Maddi durumu parasal gücü diğerine göre fazla olduğundan diğerlerine göre daima en ucuza aldı, en pahalıya sattı, vergiden kaçtı, maaştan yırttı, sigortadan af geldi derken, ciddi bir sermaye sahibi oldu. Şimdi çeşitli iş merkezlerinde dükkânları ve arsaları apartmanları çeşitli yerlerde ortaklıkları var. Mahallesinin ileri gelenlerinden olduğu için, siyasi partiler kendisine teklifler getirdiler. Ne de olsa seçimin yükünü, maddi yıkımını başkasının üzerine dağıtabilme kapasitesine sahip kişilerden birisi olması kendisine avantaj sağlıyor.

Söz konusu hikâyeler hayal olamayacak kadar gerçeğine, Türkiye gerçeğine yakın.

Sistem kimi ödüllendirirse ona hizmet eder. Burada önemli bir denge unsuru var. Ya herkes çizginin ötesine geçmeye niyet ederse ne olacak? Din, ahlak ve birtakım şeyler bunun için var galiba…

 

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..